Bulunduğu yer pek bir şeye benzemiyor, bir göbeğin hemen ucunda, Lavau’nun (Aube) ticari bölgesindeki prefabrik binalardan bir taş atımı mesafede. Fakat Kelt kültürünün Hallstatt döneminin (MÖ. 800 – MÖ. 450) en şahane örneklerinden biri olduğu iddia edilen MÖ 5. yüzyıldan kalma prens mezarı tam da burada.
4 Mart’ta halka açıklanan keşif, arkeologlar tarafından alanın boyutları kadar günışığına çıkarılan materyalden ötürü de “fevkalade” diye niteleniyor. Kazısı henüz tamamlanmamış olan mahzen de şüphesiz yeni sürprizlere gebe.
Kazı ekibi halihazırda Lavau’daki bu mezarı, Hochdorf’dakilerin (Almanya) veyahut Vix’te 1953’te keşfedilen meşhur mezarın benzeri kılan prestij nesnelerini günışığına çıkarmış durumda. Çapı bir metreyi bulan, incelikle işlenmiş ve dört tutamacı Yunan tanrı Akhelous’un boynuzlu başlarıyla süslenmiş devasa bir bronz kazan, çıkarılan malzemeler arasında en göze çarpanı.
“Bu kazanın büyük ihtimalle Etrüsk yahut Yunan yapımı olduğunu düşünüyoruz” diyor Arkeolog Emilie Millet.
Çoğunluğu Akdeniz’den gelen başka prestij nesneleri de bundan yirmi beş küsur yüzyıl önce toprağa verilmiş bu soylunun ekonomik ve politik gücüne işaret ediyor. Özellikle de, kazanın içinde bulunan Yunan yapımı içme vazosu – oinokhoe– eşi benzeri olmayan bir parça. Şölen boyunca kazandaki şaraptan almak için kullanılan siyah seramikten bu vazonun ağzı ve zemin kısmı da şerit altınla kaplanmış.
“Zengin Yunan mezarlarında bile böyle nesneler bulunmuyor” diyen Aix-Marseille Üniversitesi profesörü ve enstitünün başkanı Arkeolog Dominique Garcia’ya kalırsa Yunan zanaatkârlar üretimlerini barbar prensin kaprislerine uydurmuş olabilir. Nesnenin menşei ise kuşku götürmüyor. Diyonisos burada Yunan dünyasına özgü bir şölen sahnesinde, bir asma altında uzanır ve dişil bir figüre dönük halde resmedilmiş. Şarap tüketimi ve Yunanlıların sempozyum dedikleri şölenleriyle bağlantılı diğer tabak çanak türü öğeler de çıkarılanlar arasında. Kayda değer bir örnek olarak şarabı o dönemde içine karıştırılan otlardan arındırmaya yarayan gümüş ve altın bir kaşık sayılabilir.
Merhumun cinsiyeti henüz kesin olarak bilinmiyor – kemiklerinden bazıları mahzende görülebiliyor fakat henüz yerlerinden sökülmüş değil – ancak bronz bir bıçağın bulunması, Vix’tekinin aksine bir prensesle değil bir prensle karşı karşıya olunduğu düşüncesini güçlendiriyor. Ama Lavau’nun merhumu erkek de olsa kadın da olsa, defin mobilyaları bu dönemin Kelt elitlerinin Akdeniz dünyasının kültürel pratikleriyle haşır neşir olduğunu tekrardan öne sürüyor.
Arkeofili için çeviren: Pınar Umman
Kaynak: LeMonde
You must be logged in to post a comment Login