Göz kamaştıran mezarı keşfedilmeseydi Kral Tutankamon (MÖ 1341-1323) tüm dünya tarafından böylesine tanınır olmazdı.
9 yaşında tahta çıktı ve 18 yaşında öldü. MÖ 1332-MÖ 1323 yılları arasında hüküm sürdü. Babası ölünce, başka bir anneden olan üvey kızkardeşi Ankhesenamen ile evlenerek tahta çıktı. Saltanatının ilk yıllarında, Mısır’ın eski çok tanrılı dinine dönüş yaşandı. Kendisi de Tutankhaton adı yerine Tutankamon adını aldı.
(Renklendirilmiş 14 Fotoğrafla 1922 Yılında Tutankamon’un Keşfi)
Bu çocuk kralın iktidarı sıradandı. Dokuz yaşında tahta çıktığında, ülke hala ölen babası Akhenaten’in Mısır’ı geleneksel çok tanrılı dininden tek tanrılı bir dine geçirmeye yönelik verdiği yanlış kararın yarattığı kaosla çalkalanmaktaydı. Ay ismindeki kraliyet danışmanı, Akhenaten’in politikasını tersine döndürmek, eski tanrıları tapınaklarına geri getirmek için genç kralı adeta bir kukla gibi kullanmıştı.
Ortaya sürülen sayısız teoriye rağmen, Tutankamon’un ani ölümü gizemini koruyor. Sıtmadan mı ölmüştü? Kırılan ayağı kangren mi olmuştu? Belki de bir su aygırı yaralamıştı. Kral Tutankamon öldüğünde sadece 19 yaşındaydı. Bu vakitsiz ölümünün sebebi üzerine çok sayıda araştırma bulunuyor ve tahminler yürütülüyor. Hipotezler arasında, en yakın danışmanları tarafından suikaste uğramasından, bir savaş arabası kazasına ya da sıtma gibi bir hastalıktan, genetik kemik problemlerine (muhtemelen anne babasının yakın akraba olması nedeniyle) kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik bulunuyor.
Geçtiğimiz yıllarda Tutankamon’un mumyasına yapılan otopsi, onun vücudu hakkında bilgi sahibi olmamızı sağladı. Neredeyse genç bir kadınınki kadar geniş kalçaları vardı, bacağındaki bir yamukluk nedeniyle bir ayağını tam yere basamıyordu ve dişlekti.
Kralın, öldüğünde birkaç kırık kaburgaya sahip olması ve kalbinin mumyalanmamış olmasını bazı bilim insanları, muhtemelen bir av sırasında bir suaygırı saldırısı sonucu göğsüne almış olabileceği ezici darbeler olarak yorumluyor. Ölüm nedeni ne olursa olsun kral çabucak unutulmaktan ziyade aceleyle gömülmüştü.
Geçen 3.000 yılın ardından 1922’de, arkeolog Howard Carter Tutankamon’un Krallar Vadisi’ndeki mezarını gün yüzüne çıkardı. Keşif tüm dünyada manşetlere oturdu. İnsanları en çok etkileyen Tutankamon’un mezarı değil onunla birlikte gömülenlerdi. Carter bunları, “olağandışı ve güzel nesnelerden oluşan tuhaf ve harika bir koleksiyon” olarak yorumlamıştı.
En büyük ve belki de en ikonik hazine, kralın neredeyse 10 kilo altın içeren ölü maskesiydi. Öteki hayatında güçlü ve zengin kalacağını sağlama almak için onunla gömülen diğer nesneler arasında leopar derisinden pelerin, dört oyun tahtası, altı savaş arabası, 30 şarap kabı ve 46 yay da vardı. Carter’ın bu 5.398 mezar eşyasını listelemesi neredeyse on yılını almıştı.
Tutankamon’un mezarında, birçok değerli eşya bulundu. Ancak, bu değerli eşyalar arasında bilim insanlarını şaşkına çeviren en önemli buluntu meteorit demirinden yapılmış değerli bir hançer, zira Antik Mısırlılar’ın, dünyada bol miktarda demir varken, hançerin metali için neden o kadar alışılmadık bir kaynak kullanmış oldukları büyük bir merak konusu.
Tutankamon’un, Firavun Akhenaten ve kraliyet ikincil eşlerinden biri olan Kraliçe Kiya’nın oğlu olduğuna inanılmakla birlikte belirsizlikler devam ediyor. 2010 yılında yayınlanan ve Kral Tut’un mumyasından alınan bir DNA örneği analizine dayanan bir araştırmada, ebeveynlerinin kardeş oldukları ortaya çıktı.
Göz alıcı mezarı sayesinde Kral Tutankamon büyük bir ilgi uyandırarak Mısır tarihine diğer firavunların yaşarken yaptıklarından çok daha fazla katkı sağladı.
You must be logged in to post a comment Login