Vebanın, dört yüz yıl boyunca Avrupa, Orta Asya ve çevresini etkilediği ve her 10 ila 20 yılda bir tekrar döndüğü az bilinen bir gerçek.
Orta Çağ yemek repertuvarında bir 21. yüzyıl insanının iştahını kabartacak çok şey olmasa da o dönemlerden günümüze ulaşmış bazı yiyecekler var.
Arkeoloji adına birçok gelişmenin yaşandığı bir yılın ardından, 2019 yılında dünyadaki en dikkat çekici arkeolojik keşifleri seçtik.
Ünlü gezgin Marco Polo birçok şeyle tanınıyor, ancak onu meşhur kılan asıl şey, dünyanın ilk çok satan seyahatnamesini yazmış oluşu.
Bilecik'te, Osmanlı’nın kuruluş yıllarında uç beyi İsa Sofi adına yapılmış türbede keşfedilen çizimlerin hepsi Gök Tanrı inancıyla ilişkili çıktı.
2019 yılı boyunca Türkiye'nin dört bir yanında arkeologlar tarafından yapılmış en heyecan verici on arkeolojik keşif.
Balta sallayan kapüşonlu cellat görüntüsünü unutun; Ortaçağ figürleri hakkında bildiğimizi düşündüğümüz çoğu şey doğru değil.
Bu toprakların sakinleri astronomiden matematiğe ve mimariye kadar birçok farklı alanda çok sayıda keşfe ve gelişime imza attı.
Kral IV Edward ,ayakkabıların ulaştığı ilginç uzunluktan rahatsız olunca parmak ucundan 5 cm daha uzun ayakkabıların giyilmesini yasakladı.
Napolyon Bonapart, Fransa’nın Korsika adasındaki soylu bir aileden gelip Avrupa kıtasının büyük bir çoğunluğuna hâkim oldu.
Geçmişten bu yana ruj yapımında deniz yosunundan kanatlı böceklere, kurşundan sentetik kimyasallara kadar tuhaf maddeler kullanılmış.
Hunlar Avrupa'yı yağmaladılar ve Roma'nın yıkılışı için suçlandılar, ancak arkeolojik kayıtlar daha az şiddet içeren bir hikaye öneriyor.
Ev dışındaki okullarda eğitim gören erkekler, vatandaş ve asker olarak hayata hazırlanırken, kızlar ise eğitim görmüşse şanslı sayılıyordu.
Şaşalı günlerini geride bırakan Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyıldan itibaren kültürel ve sanatsal varlıklarının çoğunu kaybetti.
Şanlıurfa'daki Harbetsuvan Tepesi, Göbeklitepe benzeri yaklaşık 10.000 yıllık tapınak alanları ve dikilitaşları ile merak konusu oldu.
Antik Yunan sanatı, sanatın değerlendirildiği bir ölçüt oldu ve mükemmelliğin neye benzemesi gerektiği konusundaki fikirlerimizi şekillendirdi.
İsimleri yıkımla eş tutulan Vandallar, gerçekten de böyle kötü bir mirası hak ediyor muydu?
Halı; üstünde oturulan, çadırlara serilen ya da duvarların süslendiği gündelik bir eşya iken zamanla kültürümüzün bir ifadesi olmuştu.
Farklı dönem ve kültürel mozaikten beslenen Minyatür Sanatı, aslında yalnızca Osmanlı’ya ait bir tasvir biçimi değildi.
Taş Devri dendiğinde çoğumuzun aklına ateş yakmaya çalışan bir mağara adamı gelir. Gerçekte bu, gülünç derecede eksik bir tasavvur.