Araştırma, insanların aşırı avlanmasının büyük av hayvanlarının yok olmasına neden olduğunu ve av boyutlarının giderek düştüğünü gösteriyor.
Paleolitik dönemde kıtalar arası etkileşim oluşturma olaylarının insan evrimine güç verdiğine dair kanıtlar 2021 yılında arttı.
4.500 adet esere yapılan analiz, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında yaşamış bir toplumun pahalı takılara karşı tavır aldığını gösteriyor.
Yeni araştırmalar, “Çin'in Neolitik Venedik'i” olarak anılan Liangzhu'nun aşırı sel nedeniyle terk edildiğini gösteriyor.
Rusya'da bir tümülüs içinde bulunan gümüş levha, efsanevi yaratıklarla çevrili İskitlerin bereket tanrıçası Argimpasa'yı tasvir ediyor.
Çin'deki Zhou Krallığı'nın antik başkentindeki Savaşan Devletler dönemine ait bir mezardan bir kasede kömürleşmiş çay kalıntıları bulundu.
Zırhın tasarımı, Çin'e getirilmeden önce MÖ 6. ve 8. yüzyıllar arasında Yeni Assur İmparatorluğu'nda ortaya çıktığını gösteriyor.
Yapılan çalışma, soyu tükenmiş kuzenlerimiz Denisovalıların "dünyanın çatısına" yaklaşık 160.000 yıl önce ulaştığını öne sürüyor.
Uluslararası bir ekip, güney Sibirya'daki Denisova Mağarası'nın kilit bölgesinden soyu tükenmiş beş yeni insan fosili tespit etti.
Srivijaya İmparatorluğu’na ait arkeolojik kalıntılar sınırlı, ancak Musi Nehri boyunca yapılan son keşifler gizemli medeniyete ışık tutabilir.
Antik bir mezara açılan tünelde kalıntıları keşfedilen 25 yaşındaki adamın soyguncu olmadığı, bir cinayete kurban gittiği anlaşıldı.
Çakıltaşı ve kumtaşından yapılmış boğa jeoglifi, 3 metreye 4 metre boyutuyla Avrasya’da keşfedilen ilk hayvan jeoglifi olma özelliği taşıyor.
Gürcistan, Orozmani'deki buluntular, Homo erectus'un Avrasya'ya ulaşan ilk hominin olduğu tezini destekliyor ve yeni bilgiler veriyor.
9.000 yıl önce Çin'deki darı çiftçileri, Türkçe, Japonca ve diğer dillerin ortaya çıkmasına neden olan proto-TransAvrasya dili konuşmuş.
DNA analizine göre, Batı Asya'dan gelen göçmenler olduğu düşünülen insanlar, aslında yerel Buz Devri popülasyonunun doğrudan torunlarıydı.
Yeni bir çalışma, Japonya'daki modern nüfusun atalarının daha önce önerildiği gibi iki değil, üç farklı gruba ayrıldığını gösteriyor.
Gücünün zirvesindeyken, Roma İmparatorluğu’nun güneşli Cebelitarık Kayası’ndan Mezopotamya bataklıklarına kadar uzanan bir yol ağı vardı.
Antik dişlerin analizine göre, Amerika yerlileri daha önceki arkeolojik kanıtların öne sürdüğünün aksine Japonya’dan gelmemiş olabilirler.
Yeni bir araştırmaya göre, 69 Batı Roma hükümdarından yalnızca yüzde 24,8’i doğal sebeplerden hayatını yitirmiş.
Araştırmacılar, artan insan nüfusunun, şiddet düzeylerindeki artışla ilişkili olup olmadığını anlamak için geçmişi inceliyor.