Gezegenimizdeki en eski ve en önemli arkeolojik yapılar hangileri hiç merak ettiniz mi? İşte size kısa bir derleme!
İnşa tarihi: MS 125
Romalıların 2.000 yıl önce, ihtişamlı portikosu dev granit sütunlarla destekli, kubbeli bir şaheser olan Pantheon gibi büyüleyici yapılar inşa ettiğini düşünmek akıllara durgunluk veriyor. Dünyanın kullanımda olan en eski binası Pantheon’da, başınızı yukarı kaldırıp görkemli tavana ve kubbenin tam ortasından içeri göksel bir ışığın süzülmesine imkân tanıyan filgözüne baktığınızda içinizde oluşan mekân duygusu tarif edilemez.
İnşa tarihi: MS 70-80
Pantheon’dan birazcık daha eski olan, Roma’nın en ünlü klasik yapısı Kolezyum kaçırılmaz bir güzellik. Gladyatörlerin ve vahşi hayvanların üzerilerinden geçerek arenaya çıktığı yer altı yollarının ziyarete açılması buraya yapılacak gezintileri daha da heyecanlı kılıyor. Resmi adı Amphiteatrum Flavium olan bu devasa arenanın açılışı, muntazam bir şekilde düzenlenmiş oturaklarında 50.000’i aşkın izleyici, önde imparator ve Vesta Bakireleri, en üste ise avamlar, köleler ve tüm kadınların katılımıyla MS 80’de yapılmış. Açılışın onuruna, 5.000 kadar vahşi hayvanın öldürüldüğü biliniyor.
İnşa tarihi: MÖ 16
Dünyanın en iyi korunmuş Roma tapınaklarından biri olan Maison Carrée, MÖ 16 yılında, şehir nüfusu 60.000’e ulaşmışken, inşa edilmiş. Nîmes’deki diğer Roma kalıntıları arasında Maison Carrée’ye ait, 1. veya 2. yüzyıldan kalma bir amfitiyatro ve yakınlarda yer alan Pont du Gard su kemeri bulunuyor.
İnşa tarihi: MÖ 246-208
38 yılda inşa edilmiş bu devasa kompleks yalnızca kısmen kazılmış durumda. Henüz hepsi kazılmamış bu karmaşık yapıda ele geçirilen en dikkat çekici buluntu pişmiş topraktan yapılmış çok sayıda asker heykelinden oluşuyor. 1974’de, yerli bir çiftçi tarafından keşfedilen Toprak Askerler mozoleye koruyuculuk ediyor. Topraktan yapılma bu garnizonda yalnızca bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış 8.000 asker, 520 atı olan 130 savaş arabası ve 150 süvari atı bulunuyor.
İnşa tarihi: MÖ 300
Sanchi Budist tapınak yerleşkesindeki bu “Büyük Stupa” aslen imparator Asoka tarafından MÖ 3. yüzyılda inşa ettirilmiş. Bölgeye seyahat eden Gill Charton, stupa hakkında şunları yazıyor: yakınlardaki Vidisha şehrinden gelen fildişi oymacıların sergilediği taş işçiliğinin hayret uyandırıcı inceliği Roma İmparatorluğu’nda üretilmiş herhangi bir şeyle mukayese dahi edilemez. Stupa, İngiliz görevlilerce 1818’de yeniden keşfedilmiş, ancak İngiliz arkeolog Sir John Marshall’ın, oymalarda Magadha Krallığı’nın hâkimi olmadan önce bu bölgede yaşamış Asoka’nın yaşamının anlatıldığını keşfetmesi bir yüzyıl daha almış.
İnşa tarihi: MÖ 432-447
Modern Atina’nın, diğer bir deyişle balta girmemiş bir beton ormanının, üstünde yükselen Akropol beşinci yüzyıla dayanan üç tapınakla taçlandırılmış. İhtişamı içinizde hissetmek istiyorsanız her yıl üç milyondan fazla turisti kendisine çeken bu yapıya girişiniz, 46 Dor sütunuyla desteklenen ve klasik mimarinin en etkileyici örneği olduğu düşünülen Partenon’dan olmalı. Gece olduğunda, altın ışıklara boğulmuş Akropolis’ten aşağı yürümeyi ihmal etmeyin.
İnşa tarihi: MÖ 530
Antik Pasargad kentinin bir parçası olan bu yapı İran’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 22 varlığından biri. Büyük Kiros’un bu mezarı MÖ 6. yüzyılda inşa ettirdiği biliniyor. Kentte mozolenin yanı sıra, Toll-e Takht kalesi ve iki kraliyet saray daha yer alıyor.
İnşa tarihi: MÖ 2100
Ur Zigguratı, Fırat ve Dicle nehirlerinin ağzına konumlanmış bir tapınak. Yaradılış Kitabı’na göre burası inananların babası İbrahim’in yaşadığı yerdi. 16 kraliyet mezarına ait kalıntılar 1920 ve 30’larda, lapis lazuli taşıyla bezeli altın hançer, anlaşılması güç bir şekilde oyulmuş, boynuzları çalılığa takılı altından bir koç heykeli, boğa başlı lir ve bir Sümer kraliçesine ait altın başlık da dâhil antikitenin en değerli hazinelerini keşfetmiş Sir Leonard Woolley tarafından gün yüzüne çıkarılmıştı. Woolley’in en büyüleyici bulgusu ise hiç kuşkusuz, dikkate şayan derecede iyi korunmuş bu ziggurattı. Zigguratın ön cephesi ve merdivenleri Saddam Hüseyin döneminde kısmen restore edildi.
İnşa tarihi: MÖ 2560
Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan günümüze kalan tek yapı Gize piramitleri, fotoğrafçıların kadraja sığdıramayacakları kadar büyük ve görkemli. Bu piramitlerden en büyüğü olan Khufu Piramidi (Keops Piramidi olarak da biliniyor) 138,8 metrelik bir yüksekliğe sahip ve yaklaşık 4.500 yıl önce inşa edilmiş. Lincoln Katedrali inşa edilmeden önce, 3.800’ü aşkın yıl boyunca insan elinden çıkmış en uzun yapı olma unvanını taşıyan bu piramit dünyanın en ünlü turizm destinasyonlarından biri. Olur da yolunuz düşerse tabanı etrafında yürümeyi ve eğer klostrofobik değilseniz içine girmeyi ihmal etmeyin.
İnşa tarihi: MÖ 2667-2648
Mısır’daki en büyük piramidi biliyoruz. Peki ya, en eski piramidi? Mısır’ın en eski piramidi olma onuru Büyük Giza Piramidi’ni neredeyse bir asır geride bırakan Zoser Piramidi’ne ait.
İnşa tarihi: MÖ 3200-2900
Newgrange, İrlanda’daki bu dairesel anıt mezar 5.000 yıldan daha önceye dayanıyor ve Boyne Vadisi’ndeki devasa boyutlu karmaşık yapıların bir parçasını oluşturuyor.
Christopher Somerville bu gizemli yapının inşasında sergilenen ustalığı “Bu mezarı inşa edenlerde ne gibi bir ruhsallık, ebedilik, ölümden sonra yaşam ve tanrı anlayışı olduğunu yalnızca tahmin edebiliyor, ötesine geçemiyoruz. Ancak, dini inanışlarının temelinde güneş olduğu çok açık. Kış dönümünde yani 21 Aralık’ta ufukta doğan güneşin ışınları doğrudan Newgrange’in içindeki mezar odasına giden geçite düşüyor” diyerek açıklıyor.
İnşa tarihi: 3180
Orkney’e yapılan ziyaretlerin odak noktası buradaki tarihöncesi alanlar oluyor. İskoçya’nın kuzey kıyısından on altı kilometre ileride 20’si meskun 70’den fazla ada boyunca, çok sayıda antik yerleşim ve tapınağın izlerine rastlamak mümkün, ancak bunlardan en önemlileri Mainland olarak bilinen ana adanın batısında kümelenmiş. Taştan iki daire, odalı bir mezar ve tarihöncesi Skara Brae köyünden oluşan bu kalıntılar UNESCO Dünya Mirası statüsüne sahip. Tarihöncesi dönemlere yoğunlaştırılmış kısa gezintilerin ardından, liman kenti Stromness ve yaşam dolu başkent Kirkwall da görülmeye değer yerler arasında.
İnşa tarihi: MÖ 3500
Galler’in en büyük ve en iyi korunmuş Neolitik mezar odası Preseli Tepeleri’nde yer alıyor.
James Bedding bölgeye yaptığı geziyi, “Kaleler, kurganlar, taş çemberler, dolmenler, dikili taşlar, mezar odaları ve tümülüsleriyle Preseli Tepeleri, tarih ve tarihöncesinin ağırlığı altında eziliyormuş gibi duruyor. Tepeleri dolaştıkça, taşların çoğunun yerel efsaneleri cezbettiğini keşfettim. Ağırlığının 17 tonu aştığı söylenen 5 metrelik kapak taşıyla bin yıllardır olduğu yerde durmakta olan Pentre Ifan ise favorimdi. Açıklığın, neredeyse 37 metre uzunluğundaki halk kurganlarına giriş olması muhtemel, ana hatları hala görebiliyorsunuz” diyerek anlatıyor.
İnşa tarihi: MÖ 3650
Avebury’nin hemen güneyinde yer alan bu Neolitik mezar, MÖ 3000’le MÖ 2000 arasında inşa edilmiş Stonehenge’den çok çok daha eski. Şu ana kadar, alanda 40 bireye ait kalıntılara rastlandı.
İnşa tarihi: MÖ 3700
Neredeyse 6.000 yıl önce inşa edilen Ggantija, Malta’nın hemen üstünde yer alan Gozo Adası’nda bulunuyor.
Kompleksin içinde bulunan iki tapınağın yapıldığı taşlar öylesine büyük ki yerliler bunların devler tarafından inşa edildiğine inanmış. Gail Simmons, “ Yabani çiçeklerle örtülü bu devasa anıt taşların Stonehenge’den bin yıl daha eski olduğunu düşünmek inanılmaz” diyor.
İnşa tarihi: MÖ 3700
Orkney’deki Papa Westray adasında yer alan bu Neolitik çiftlik İngiltere’nin günümüze kalan en eski yapısı. Duvarlar 1,6 metre, yani ortalama bir ev duvarı yüksekliğinde. İçindeki taş mobilyalar ise hala bozulmamış. Alandan elde edilen bulgular yerlilerin koyun, domuz ve sığır beslediğini, balıkçılıkla uğraştığını, kabuklu deniz hayvanı topladığını ayrıca arpa ve buğday yetiştirdiğini gösteriyor.
İnşa tarihi: MÖ 4000-3650
7000’i aşkın taş kule (veya nuraghe) de dâhil çok sayıda antik kalıntı Sardinya adasının üzerine adeta avuç avuç saçılmış. Adadaki en eski yapı ise açık hava tapınağı olması muhtemel trapezoid bir platform.
İnşa tarihi: MÖ 4850
Fransa’da, Carnac’taki St. Michel höyüğü ve Bougon’daki tepe mezar kompleksi de dahil birçok tarihöncesi mezar bulmak mümkün. Bunlardan en eskisi ise Finistère bölgesindeki Barnenez kurganı. “Tarihöncesi Partenon” olarak da bilinen 6.687 yıllık bu kurgan 72 metre uzunluğa, 25 metre genişliğe ve 8 metre yüksekliğe sahip. Eğer “bina” kelimesi “insan elinden çıkmış, barınma için yapılmış, en az bir girişi olan üstü ve etrafı örtülü yapı” anlamına geliyorsa, burası dünyanın en eski yapısı.
İnşa tarihi: MÖ 12000-8400
MÖ 9000 dolaylarında inşa edilen Göbekli Tepe bilinen en eski dini yapı olma özelliğini taşıyor. Stonehenge’den iki kat daha eski olan bu yapının tarihi metallerin, çömleğin ve hatta tekerleğin keşfinden de geriye dayanıyor. Jeremy Seal, bölgeye yaptığı geziyi “Göbekli Tepe dikkat çekici derece güzel bir yer. Kısmen kazılmış çukurlardan başlarını yukarı kaldıran, üzerileri tilki, kuş, yaban domuzu, yılan veya kemer, peştamal ve uzuvlar da dâhil ciddi ölçüde stilize edilmiş insan atribüleri şeklinde oyulmuş dikili taşlar o döneme dair ipuçları veriyor. Tarihöncesini köklü bir biçimde değiştirmiş bu yapıyı görünce derinden etkileniyor, şaşkınlığa uğruyoruz.” diyerek anlatıyor.
İnşa tarihi: MÖ 21000
Geldik dünyanın insan elinden çıkma en eski yapısına! Bazı tahminlere göre, dünyanın en eski yapısı Theopetra Mağarası’nın girişini kapayan (yukarıda fotoğrafı görülen Meteora manastırlarının yakınındaki) taştan bir duvar. Bilim insanları bu duvarın 23.000 yaşında olduğunu ve rüzgârı önlemek için inşa edilmiş olabileceğini düşünüyor. Kulağa mantıklı geliyor, öyle değil mi?
The Telegraph. 25 Eylül 2018.
Bulgaristan’daki Orta Çağ Sikkesi, Bizans İmparatorunu Betimliyor
Elazığ’da Tesadüfen Bulunan Devasa Mozaik Gün Yüzüne Çıkıyor
Getty Müzesi, 2.500 Yıllık Bronz Sediri Türkiye’ye İade Etti
Eski Toplumlardan Sıcaklarda Evleri Serin Tutmak için Beş Ders
You must be logged in to post a comment Login