Günümüzde arkeoloji, toplumun algısına egemen olan arkeoloji klişelerinden çarpıcı derecede uzak bir noktada.
Indiana Jones ve Lara Croft’un cevaplaması gereken çok şey var. Toplumun arkeoloji algısı çoğu zaman tamamen modası geçmiş durumda ve bu nitelendirmeler pek yardımcı olmuyor.
Yine de, bugün uygulandığı şekliyle arkeoloji, filmlerde ve video oyunlarında tasvir edilen “mezar soygunlarına” neredeyse hiç benzemiyor. Aslında, eğlence alanındaki disiplinin bilimsel tasvirlerine çok az benziyor.
(Dünya, İnsan Çağı’na Girmiş Olabilir)
Nature Ecology and Evolution’da yeni yayımlanan bir makale, bu tür sıradışı tasvirleri olduğu gibi çekmeye büyük ölçüde hazır olan izleyiciyi duraklatmayı amaçlıyor. Bilim insanlarının, multi-milyon euro’luk enstrümantasyon ve son teknoloji bilgisayarları kullanarak beyaz laboratuvar önlüğü içinde uyguladıkları bir arkeolojiyi ortaya çıkarıyor.
Ayrıca biyoçeşitliliğin korunması, gıda güvenliği ve iklim değişikliği gibi tamamen modern zorlukların ele alınmasına katkıda bulunmaya hazır bir arkeoloji ortaya koyuyor.
Araştırmanın baş yazarı ve Enstitü Arkeoloji Bölümü Direktörü Nicole Boivin, “Bugün arkeoloji, bir asır öncesinden çarpıcı biçimde farklı bir disiplin.” diyor.
“Filmlerde tasvir edildiğini gördüğümüz mezar soygunları zirvede olsa da, geçmişin arkeolojisi buna muhtemelen günümüz arkeolojisine göre daha yakındı. Bugün arkeolojinin çoğu, tam tersine, yönelim açısından oldukça bilimsel ve günümüz sorunlarına hitap etmeyi amaçlıyor.”
Alanın son birkaç on yıldaki araştırma katkılarını inceleyen araştırmacılar, net bir sonuca varıyor: bugünün arkeolojisinin, modern çağın zorluklarını ele almaya katkıda bulunacak çok şeyi var.
Araştırmanın yazarlarından olan Alison Crowther, “Günümüzde insanlar doğayı şekillendiren en büyük güçlerden biri haline geldi.” diyor. “İnsanların egemen olduğu yeni bir jeolojik döneme, Antroposen’e girdiğimizi söylediğimizde, bu rolü kabul ediyoruz.”
Geçmişe odaklanmış bir disiplin olan arkeoloji, Antroposen’de karşılaştığımız zorlukları nasıl ele alabilir? Profesör Boivin, “Geçmişin görmezden gelemeyeceğimiz geniş bir kültürel bilgi repertuvarı sunduğu açık.” diyor.
İki araştırmacı, geçmişle ilgili verilerin geleceğe hizmet edebileceği birçok yolu gösteriyor. Geçmişte neyin işe yarayıp neyin işe yaramadığını analiz ederek – insan toplumunda etkili bir şekilde uzun vadeli deneyler sunarak – arkeologlar, sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı destekleyen faktörler ve bunlara karşı çalışan faktörler hakkında fikir edinirler. Aynı zamanda modern sorunlara eski çözümleri de vurgularlar.
Dr. Crowther, “Araştırmacıların, geçmişte insanların toprakları zenginleştirme, yıkıcı yangınları önleme, daha yeşil şehirler yaratma ve fosil yakıtlar olmadan su taşıma yolları hakkındaki bilgileri kullanarak modern dünyayı nasıl geliştirdiklerini gösteriyoruz” diyor.
İnsanlar ayrıca, bazı durumlarda asırlık hatta bin yıllık olan teras ve sulama sistemleri de dahil olmak üzere eski teknolojileri ve altyapıyı kullanmaya ve uyarlamaya devam ediyor.
Ancak araştırmacılar, iklim değişikliğine ve Antroposen’in diğer zorluklarına karşı teknolojik ve sosyal çözümlerin devam eden önemini vurgulamaya istekli.
Profesör Boivin, “Bu, geçmişi yüceltmekle veya ilerlemeyi karalamakla ilgili değil” diyor. “Bunun yerine, insanlık için sorumlu ve yapıcı bir rotayı yönlendirmek için geçmişin, bugünün ve geleceğin en iyilerini bir araya getirmekle ilgili.”
Max Planck Institute for the Science of Human History. 18 Ocak 2021.
Makale: Nicole Boivin, Alison Crowther. 2021. Mobilizing the past to shape a better Anthropocene. Nature Ecology & Evolution.
You must be logged in to post a comment Login