Kayseri’deki Kültepe, Kaniş, Karum höyüğünde bulunan bir tablette beşik kertmesi geleneğinin 4.000 yıl öncesine uzandığı anlaşıldı. Fakat çocukların küçük yaşta evlenmesine müsade edilmiyordu.
Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, Kültepe tabletlerinde geçen ‘kız büyüdü’ ifadesinin, küçük yaştaki kız ve erkeklerin evlenmelerine müsaade edilmediğini, diğer taraftan Anadolu’da bazı bölgelerde hala yaşamakta olan beşik kertmesi adetini akla getirdiğini söyledi.
Kayseri’de 68 yıldır devam eden Kültepe Kaniş Karum kazıları, Anadolu’nun 4.000 yıl öncesini aydınlatmaya devam ediyor. Daha önce kadın hakları, ticaret, kişisel bilgi, siyaset gibi konularda bulunan tabletlere bir yenisi daha eklendi.
Buradaki tabletlerin bugünkü Arapça’nın atası olan Akadça’nın Assur lehçesiyle ve çivi yazısıyla yazıldığını belirten Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, Kültepe tabletlerinin 2014 yılında UNESCO tarafından, ‘Dünya Belleği Kütüğü’ne kaydedildiğini hatırlattı. Kültepe’de bulunan tabletler, herhangi bir kraliyet ya da üst düzey yöneticilere değil, tüccarlara ait. Dolayısıyla tabletlerden, halkın günlük yaşamına dair birçok şey öğrenmek mümkün oluyor.
Geçtiğimiz günlerde bulunan 4.000 yıllık tablette ise beşik kertmesi geleneğinin o dönemde de olduğuna dair bilgiler elde edildi. Prof. Dr. Kulakoğlu tablette yazan mahkeme zaptını şöyle anlattı:
“…..Ahu-waqar ve Zuba şahit olarak bizi tuttular ve Ahu-waqar Zuba’ya şöyle dedi:
“Kız kardeşim artık büyüdü (evlilik çağına geldi), buraya gel ne Kaniş şehrinde kız kardeşimi eş olarak al (onunla evlen).
Zuba şu cevabı verdi:
“Kız kardeşin orada otursun”.
Ahu-waqar şöyle konuştu:
“Kaniş şehrinde kız kardeşim hakkında koloni mahkemesinin kararını ver. Sen uzakta bir yerde bulunuyorsun. Kız kardeşim ne zamana kadar Kaniş şehrinde beklesin?”
Zuba şöyle cevap verdi:
“Git! Kız kardeşini gönlünün istediği yere (kimseye) kocaya ver.”
Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Bu mahkeme zaptına göre genç kızın erkek kardeşi, herhalde ağabeyi Ahu-waqar, davalı olan Zuba’yı kız kardeşi ile mahkeme huzurunda evlenmeye davet etmiştir. Çünkü genç kız artık büyümüş, evlilik çağına ulaşmıştır. Kızın erkek kardeşinin bu zorlaması, genç kızın davalıya, daha küçük yaşta iken, herhalde çocukluk çağında, söz verilip nişanlandığını açık olarak ortaya koymaktadır. Genç kızla nişanlanmış olan erkek de herhalde çok genç bir kişi idi. Şimdi onun evlenmekten çekinmesi, zorlanınca da evlenmekten vazgeçmesi böyle yorumlanabilir. Anılan mahkeme zaptında erkeğin mahkeme huzurunda sözlü bir beyanı başka bir deyimle evlenmekten vazgeçmesi aradaki nişanın bozulmasına yeterli olmuştur. Tabletlerde geçen ‘kız büyüdü’ ifadesi, küçük yaştaki kız ve erkeklerin evlenmelerine müsaade edilmediğini, diğer taraftan Anadolu’da bazı bölgelerde hala yaşamakta olan beşik kertmesi adetini akla getirmektedir” dedi.
İHA
You must be logged in to post a comment Login