Yeni Ördek Gagalı Dev Dinozor Türü Tanımlandı

75 milyon yıllık fosillerin yeniden analiziyle, Hadrosaur ailesine ait dev bir ördek gagalı dinozorun yeni tür olduğu resmen kanıtlandı.

Penn State Lehigh Valley’de yardımcı öğretim görevlisi D. Edward Malinzak’ın da aralarında bulunduğu bir araştırma ekibi, New Mexico’da yeni bir ördek gagalı dinozor türü tanımladı. (Görsel: NMMNHS / Sergey Krasovskiy)

Dinozor türleri arasına yeni bir üye katıldı. Penn State Lehigh Valley’den bir biyoloğun da aralarında bulunduğu uluslararası bir ekip, daha önce farklı bir dinozor olarak sınıflandırılan 75 milyon yıllık bir fosilin, kendine ait dev, ördek gagalı bir tür olduğunu keşfetti.

New Mexico Doğal Tarih ve Bilim Müzesi ile çalışan ekip, yeni tanımlanan türe, ilk olarak 1916 yılında bulunduğu bölgeye ithafen Ahshiselsaurus wimani adını verdi.

(İlgili: Bu Tuhaf Gagalı Sürüngen, Modern Timsahların Akrabasıydı)

Penn State Lehigh Valley’de 2021’den bu yana biyoloji alanında yardımcı öğretim görevlisi olan D. Edward Malinzak ve ekibi, bulgularını New Mexico Doğal Tarih ve Bilim Müzesi Bülteni’nde yayımladı. Bu bulgular, New Mexico’da bulunan fosillerin yeniden analiz edilmesiyle ortaya çıktı.

Yeni tür nasıl tanımlandı?

Yeni tanımlanan tür, çok sayıda başka türü de içeren otçul, ördek gagalı Hadrosaur ailesinin bir parçası. Ekip, bu tespiti yapmak için numunelerin anatomik ve morfolojik karşılaştırmasını, diğer Hadrosaur cinsleri ve türlerindeki fosillerle gerçekleştirdi.

Çalışmanın baş yazarı ve Montana Eyalet Üniversitesi’nden paleontolog Sebastian Dalman, “Büyük otçul dinozorlardan oluşan Hadrosaur ailesi, yaklaşık 20 milyon yıl boyunca Kuzey Amerika’nın Batı İç Havzası’ndaki Geç Kretase karasal ekosistemlerinde en bol bulunan dinozorlar arasındaydı” diyor.

Holotip numunesi, yeni bir türü resmen kategorize etmek için kullanılan fosil veya fosil parçaları koleksiyonunu ifade ediyor. Ahshiselsaurus wimani‘nin holotip numunesi, eksik bir kafatası, sağ jugal (elmacık kemiği), quadrate, dentary (diş kemiği) ve surangular (eklem üstü kemiği) dahil olmak üzere çeşitli izole kranial elementlerden ve bir dizi eklemli servikal omurdan (boyun omurları) oluşuyor.

Ahshiselsaurus wimani, orijinal olarak 1935 yılında Hadrosaur cinsi olan Kritosaurus‘un bir numunesi olarak sınıflandırılmıştı. Malinzak, aradan geçen 90 yıl sonra bu sınıflandırmanın yanlış olduğunun anlaşıldığını söylüyor.

Malinzak, “Kritosaurus hâlâ kendine ait türleri olan geçerli bir cins. Biz, Kritosaurus‘un bir bireyi olarak gruplandırılan bir numuneyi ele aldık ve onun, kendi cinsi ve türü olmayı gerektirecek kadar önemli ölçüde farklı anatomik özelliklere sahip olduğunu belirledik” diye belirtiyor.

Karşılaştırmalı analiz ve evrimsel içgörüler

Araştırmacılar, artık Ahshiselsaurus wimani olarak adlandırılan numunenin kemiklerini yakından inceledi ve bu kemikleri diğer hadrosaur numunelerinin kemikleriyle karşılaştırdı.

Ayrıca, türler arasındaki evrimsel ilişkileri tahmin etmek için mevcut verileri kullanan bilimsel bir yöntem olan filogenetik analiz gerçekleştirmek amacıyla fosillerin fiziksel özelliklerini kullandılar.

Çalışmanın ortak yazarı ve New Mexico Doğal Tarih ve Bilim Müzesi İdari Direktörü Anthony Fiorillo, bir türü tanımlamadaki ana kriteri şöyle açıklıyor; “Genel bir kural olarak… kafatası kemikleri, hayvanlardaki farklılıkları belirlemenin gerçekten temelini oluşturuyor. Bir kafatası bulduğunuzda farklılıklar görüyorsanız, bunun ağırlığı, örneğin farklı görünen bir ayak parmağı kemiğinin diğerinden farklı görünmesinden çok daha fazla.”

Malinzak ayrıca, bu keşfin, dinozorların Kuzey Amerika boyunca göç ve Kuzey ile Güney Amerika arasındaki taksonomik alışveriş tarihini destekleyen ek bir kanıt olduğunu belirtiyor. Yeni tür, New Mexico’dan kuzeye, Kanada’ya ve ayrıca Orta Amerika üzerinden Güney Amerika’ya yayılan daha büyük bir grubun parçası.

Malinzak, dinozor çeşitliliğinin yaşadıkları ekosistemler hakkında da bilgi sağlayabileceğini ve sonuç olarak soylarının tükenmesine neyin sebep olduğu hakkındaki teorileri daha da geliştirebileceğini söylüyor.

Dinozor göçü ve ekosistem çeşitliliği

Malinzak, bulgularının dinozorların kıta içi hareketliliğine dair önemli ipuçları verdiğini belirtiyor:

“Fark ettiğimiz şey, Güneybatı’nın Kuzey’e göç eden bazı hayvanlar için bir ‘kaynak’ görevi görmesi. Çevresel değişiklikler görüyoruz. Görünüşe göre, farklı zamanlarda, kıtanın güney kesiminden organizma grupları kuzeye göç etmiş. Bu olaylardan birinde, yeni hadrosaur’un ataları kuzeye göç ederek başka bir hadrosaur grubunun yerini alırken, diğerleri de Orta Amerika üzerinden Güney Amerika’ya yayılmış.”

Malinzak, “Daha sonra, Asya’dan Kuzey Amerika’ya yeni formlar göç ettiğinde, daha önceki göçmenlerin soyunda gelenler kıtanın güney kesimine geri döndü ve burada daha eski soylar gelişmeye devam etti. Bu soylar, bir süre bölgede birlikte var olmuş gibi görünüyor. Bu durum, bu grubun bir noktada kıta genelinde sadece çeşitlilik açısından patlama yaşamakla kalmayıp, aynı zamanda Geç Kretase döneminde bu grubun dünya çapında yayılmasına da katkıda bulunduğunu gösterdi” diye açıklıyor.

Malinzak’a göre, Ahshiselsaurus wimani daha önce yanlışlıkla Kritosaurus‘un bir örneği olarak tanımlanmasına rağmen, aslında stratigrafik olarak Kritosaurus‘tan daha alt seviyede (kaya katmanlarında daha derinde) görünüyor. Bu da onun daha yaşlı olduğunu düşündürüyor. Bu bulgu, Güneybatı ikliminin çeşitli dinozor grupları için ideal bir ekosistem olduğuna işaret ediyor.

“Ekosistem, başlangıçta düşünüldüğünden daha çeşitliydi,” diyen Malinzak’a göre, bu, içinde bulunduğunuz çevrenin adaptasyonunuzu yönlendirdiği fikrini destekliyor. Eğer yeni bir grup göç ettiği bir çevreye iyi adapte olmuşsa, mevcut türlerin ‘yerini alabilir’; özellikle bölge çevresel bir değişim geçirmişse ve ‘ev sahibi ekip’ henüz adapte olamamışsa.

Öğretim ve gelecekteki araştırmalar üzerindeki etkisi

Öğrencilerine bilgiyi gerçek araştırmalara uygulama fırsatı vermek amacıyla, çalışmadaki yöntemleri Lehigh Valley’deki “BIOL 220W: Popülasyonlar ve Topluluklar” dersine dahil eden Malinzak, “Öğrencilerime, ekibimizin hangi bilgileri kullandığını, hesaplamaları nasıl yaptığımızı ve dağılma ve ıraksama olaylarını nasıl belirleyebildiğimizi gösterebildim. Bu yöntem, öğrencilerin ilişkileri inceleme fikrini teorik bir düşünceden, takip edebilecekleri somut bir sürece dönüştürmelerine yardımcı oldu” diyor.

Bu çalışmaya yansıyan uzmanlık derinliğini öven Penn State Lehigh Valley’in baş akademik sorumlusu Aníbal Torres, “Dr. Malinzak, kendi alanına olağanüstü bir tutku ve bağlılık getiriyor. Bu bağlılık, sürekli olarak anlamlı ve yüksek kaliteli bilimsel çalışmalara yol açıyor” diye belirtiyor.

Malinzak, bundan sonra ekibin yeni tanımlanan türü ve Güneybatı’da keşfedilen diğer fosil numunelerini incelemeye devam edeceğini söylüyor.

Malinzak’,’a göre bu keşif, bu alanda daha önce toplanmış olan diğer hayvanlara ait bazı numuneleri tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. “Evrimsel ilişkilerin bu hayvanların görünümünü nasıl şekillendirdiğini inceliyor ve bu ilişkilerin nasıl ortaya çıktığını, ayrıca bunları yönlendiren ekolojik baskıları anlamlandırmaya çalışıyoruz.”

“Yeni keşifler ve bilgiler, mevcut soruları yanıtlamamıza yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni sorular sormamıza da olanak sağlıyor. Mevcut çalışmamız nihai sonuç değil; daha çok ‘Bir turu tamamladınız, ama yarışta atılacak daha çok tur var’ gibi. İlerleme kaydediyoruz.”


Pensilvanya Eyalet Üniversitesi. 4 Aralık 2025.

You must be logged in to post a comment Login