Hatay’ın Reyhanlı Karahüyük bölgesindeki Tell Kurdu Höyük’te, MÖ 5.200’e ait tabakadan beş insan ayak izi ortaya çıkarıldı.
Yağmurla ıslanmış çamurun üzerine basılarak oluşan bu izler, 7.000 yıl öncesinden bize uzanan sıradışı bir anı sunuyor.
Kazı başkanı Doç. Dr. Rana Özbal (Koç Üniversitesi), buluntunun hem nadirliği hem de bıraktığı doğrudan insan izi nedeniyle son derece önemli olduğunu vurguluyor:
“Geç evrede, yağmura maruz kalmış, ıslanmış bir doku içinde ayak izlerini çok dikkatli süpürerek bulduk. Önce birini, ardından diğerlerini açtık; tüm izleri üç boyutlu taradık ve en iyi şekilde belgeledik. O anı adeta doğrudan hissetmek mümkün oldu.”
Yağmurda Bırakılan İzler, Binlerce Yıl Sonra Okundu
İzler, ıslak zemin üzerinde yürümüş en az bir yetişkine ait beş ayrı ayak izi olarak tanımlandı. Yüzey, yağmurun oluşturduğu yumuşak çamurda kısa bir yürüyüşe işaret ediyor; izler bu halde kuruyup hızla örtüldüğü için bozulmadan günümüze ulaşabildi.
(İlgili: Sagalassos’ta 2.000 Yıllık Kadın Ayak İzi)
Ekip, hassas yüzeyi zarar vermeden açığa çıkarmak için mikro-kazı/süpürme teknikleri uyguladı; sonrasında izleri yüksek çözünürlüklü 3B taramalarla dijital ortama taşıdı. Böylece hem ayrıntılı morfometri mümkün oldu hem de ileri analiz ve sergilemeler için kalıcı bir kayıt oluşturuldu.
Tell Kurdu Höyük: Geç Neolitik’ten Erken Kalkolitik’e Büyük Yerleşim
Tell Kurdu, Amik Ovası’nda; Kuzey Mezopotamya ovaları, Anadolu’nun iç kesimleri ve Levant kıyıları arasında bir kavşak noktasında yer alıyor. Höyük, MÖ 6. ve 5. binyıllara tarihlenen uzun soluklu bir yerleşim olup Geç Neolitik ve Erken Kalkolitik tabakalarıyla, yerleşik yaşamın, tarım-hayvancılığın ve erken toplumsal örgütlenmelerin gelişimini izlemeye elverişli bir arşiv sunuyor.
Doç. Dr. Özbal: “Yerleşim, yerleşik hayata, tarım ve hayvancılığa geçişi ve Erken Kalkolitik’te devletleşmeye uzanan süreci belgeleyen büyük bir merkez. Ayak izleri bu geç evrenin içinde, günlük hayatın tam ortasından yakalanmış bir an.”
Tell Kurdu Kazı Projesi, 2022’den beri Rana Özbal (Koç Üniversitesi) ile Fokke Gerritsen’in (Hollanda Türkiye Araştırmaları Enstitüsü / NIT) eş-başkanlığında yürütülüyor.
Neden Bu Kadar Özel?
Çömlekler, taş aletler, mimari gibi kalıntılar dolaylı anlatırken; ayak izleri bireyin kendisine ait doğrudan bir imza olarak kabul ediliyor. Yürüyüş yönü, adım aralığı, hatta zeminin ıslaklığı gibi anlık koşullar okunabiliyor.
Bu tür izler, ıslak zeminin hızla örtülmesi ve daha sonra bozulmaması gibi istisnai koşullar gerektiriyor; bu yüzden çok ender ortaya çıkıyor.
3B taramalar, hem bilimsel ölçümler (boyut, basınç dağılımı, adım ritmi) hem de müze/sergi ve eğitim için kalıcı, paylaşılabilir veriler sağlıyor.
You must be logged in to post a comment Login