Neandertaller ile 45.000 Yıl Önce Kuzeyde Yan Yana Yaşadık

Modern insanlar 45.000 yıl önce Kuzey Avrupa’ya ulaştı ve burada Neandertaller ile birkaç bin yıl boyunca birlikte yaşadı.

Ranis’te 8 metre derinlikteki LRJ katmanlarını kazmak oldukça zordu ve çukuru desteklemek için ayrıntılı bir iskele gerekiyordu. C: Marcel Weiss

Almanya’daki bir arkeolojik alanda ortaya çıkarılan kemik parçalarının genetik analizi, modern insanların (Homo sapiens) 45.000 yıl önce Kuzey Avrupa’ya ulaştığını ve Neandertallerin nesli tükenmeden önce birkaç bin yıl boyunca aynı bölgede var olduğunu kesin olarak gösteriyor.

Bulgular, yongalanmış yaprak şeklindeki taş alet bıçaklarıyla tanınan Ranis (Almanya) yakınlarındaki bölgenin, kuzey orta ve kuzeybatı Avrupa’daki modern insan Taş Devri kültürünün doğrulanmış en eski yerleri arasında olduğunu ortaya koyuyor.

Homo sapiens ve Homo neanderthalensis’in yan yana yaşadığına dair kanıtlar, iki türün zaman zaman kendi aralarında çiftleştiğini gösteren genomik kanıtlarla tutarlı. Bu aynı zamanda Avrupa ve Asya’nın yaklaşık 50.000 yıl önce modern insanlar tarafından iskan edilmesinin, 500.000 yıldan fazla bir süredir bu bölgede yaşayan Neandertallerin yok oluşuna yol açtığı şüphesini de besliyor.

(İlgili: Neandertaller Modern İnsanlardan 408.000 Yıl Önce Ayrılmış)

Ranis’teki yaprak biçimli uçlar olarak adlandırılan taş bıçaklar, Moravya, Polonya, Almanya ve Birleşik Krallık’taki çeşitli bölgelerde bulunan taş aletlere benziyor. Aynı kültür tarafından üretildiği düşünülen bu aletlere Lincombian-Ranisian-Jerzmanowician (LRJ) kültürü veya tekno-kompleksi adı veriliyor. Önceki tarihlendirme nedeniyle Ranis bölgesinin 40.000 yaşında veya daha eski olduğu biliniyordu, ancak aletleri kimin yaptığını gösteren tanınabilir kemikler olmadığından bunların Neandertallerin mi yoksa Homo sapiens’in ürünü mü olduğu belli değildi.

Makalenin yazarlarından biri olan Elena Zavala, “Yeni bulgular, Homo sapiens’in bu teknolojiyi yaptığını ve Homo sapiens’in 45.000 yıl önceki bu zaman diliminde bu kadar kuzeyde olduğunu gösteriyor. Yani bunlar Avrupa’daki en eski Homo sapiensler arasındaydı” diyor.

Ranis’teki yeni kazılardan elde edilen insan kemiği parçası. C: Tim Schüler

Profesör Jean-Jacque Hublin, “Ranis mağarası alanı, Homo sapiens’in Avrupa’nın yüksek enlemlerine ilk yayılımına dair kanıt sağlıyor. Neandertaller tarafından üretildiği düşünülen taş eserlerin aslında erken Homo sapiens alet takımının bir parçası olduğu ortaya çıktı.” diyor.

“Bu, döneme ilişkin önceki bilgilerimizi temelden değiştiriyor: Homo sapiens, Neandertallerin güneybatı Avrupa’da ortadan kaybolmasından çok önce kuzeybatı Avrupa’ya ulaşmıştı.”

Anne tarafından akrabalara ait kemikler mi?

Zavala, Ranis’te 2016 ile 2022 yılları arasında yapılan yeni ve daha derin kazılardan ve 1930’lardaki daha önceki kazılardan elde edilen hominid kemik parçalarının genetik analizini gerçekleştirdi. Antik kemiklerdeki DNA oldukça parçalanmış olduğundan, tamamı yalnızca anneden miras alınan mitokondriyal DNA (mtDNA) olan DNA’yı izole etmek ve dizilemek için özel teknikler kullandı.

“İskelet parçalarının Homo sapiens’e ait olduğunu doğruladık. İlginç bir şekilde, birkaç parça aynı mitokondriyal DNA dizisini paylaşıyordu; hatta farklı kazılardan elde edilen parçalar bile. Bu durum, parçaların aynı kişiye veya anne tarafından akrabalarına ait olduğunu gösteriyor ve bu yeni buluntuları onlarca yıl öncesine ait olan bulgularla ilişkilendiriyor.”

Kemik parçaları ilk olarak, paleoproteomik adı verilen bir alan olan kemik proteinlerinin analizi yoluyla, Collège de France’da doktora öğrencisi Dorothea Mylopotamitaki tarafından insana ait olduğu tanımlandı.

Zavala, Ranis’in mitokondriyal DNA dizilerini Avrupa’daki diğer Paleolitik bölgelerdeki insan kalıntılarından elde edilen mtDNA dizileriyle karşılaştırarak, Avrupa çapında erken Homo sapiens’in bir aile ağacını oluşturmayı başardı. Ranis’te bulunan 13 kemik parçasının biri hariç hepsi birbirine oldukça benziyordu ve şaşırtıcı bir şekilde Çek Cumhuriyeti’ndeki Zlatý kůň’daki bir mağarada keşfedilen 43.000 yıllık bir kadın kafatasındaki mtDNA’ya benziyordu. Farklı gözüken tek kişi İtalya’dan bir kişiyle benzerdi.

Ranis’te bulunan LRJ taş aletleri. C: Josephine Schubert, Museum Burg Ranis

Zavala, “Bu bazı soruları gündeme getiriyor: Bu tek bir popülasyon muydu? Buradaki ilişki ne olabilir? Ancak mitokondriyal DNA açısından bu, tarihin yalnızca bir yüzü. Bu sadece anne tarafı. Bunu araştırmaya başlayabilmemiz için nükleer DNA’ya ihtiyacımız var.” diyor.

Orta ve Üst Paleolitik arasında bir geçiş alanı

Zavala, uzun süre boyunca gömülü kalmış kemiklerde, kemik aletlerde ve çökeltilerde bulunan DNA’nın analizinde uzman. Ranis kazısının çeşitli seviyelerindeki tortular üzerinde yaptığı araştırmada, çok çeşitli memelilerden DNA elde edildi, ancak hominidlerden hiç elde edilemedi.

Kemik parçalarının morfolojik, izotopik ve proteomik analiziyle birleştirilen analiz, o dönemdeki çevrenin ve binlerce yıl boyunca mağarada iskan eden hem insanların hem de hayvanların beslenme biçiminin bir resmini çiziyor.

Örneğin ren geyiği, mağara ayısı, yünlü gergedan ve at kemiklerinin varlığı, bozkır tundrasına özgü ve günümüz Sibirya ve Kuzey İskandinavya’daki koşullara benzer soğuk iklim koşullarını ve büyük kara hayvanlarına dayalı bir insan beslenmesini gösteriyordu. Araştırmacılar, mağaranın öncelikle kış uykusuna yatan mağara ayıları ve sırtlanlar tarafından kullanıldığı, yalnızca periyodik olarak insan varlığının olduğu sonucuna vardı.

Bu düşük yoğunluklu arkeolojik kalıntılar, diğer Lincombian-Ranisian-Jerzmanowician bölgeleriyle eşleşiyor ve en iyi şekilde öncü Homo sapiens’in küçük, hareketli gruplarının kısa süreli amaca uygun ziyaretleriyle açıklanıyor.

Ranis’ten alınan 1000’den fazla hayvan kemiğinin analizi, erken Homo sapiens’in geyik leşlerini ve aynı zamanda kurt dahil etoburların leşlerini işlediğini gösterdi. C: Geoff M. Smith

Bölgenin paleoiklim araştırmasını yürüten Sarah Pederzani, “Bulgular, Avrasya’ya dağılmış olan bu ilk Homo sapiens gruplarının bile bu tür sert iklim koşullarına uyum sağlama kapasitesinin zaten olduğunu gösteriyor. Yakın zamana kadar soğuk iklim koşullarına dayanıklılığın birkaç bin yıl sonrasına kadar ortaya çıkmadığı düşünülüyordu, dolayısıyla bu oldukça etkileyici ve şaşırtıcı bir sonuç.” diyor.

Ranis bölgesi, ilk olarak 1932 ile 1938 yılları arasında kazıldı. Burada bulunan yaprak biçimli uçlar, Orta Paleolitik dönemin son yıllarına (yaklaşık 300.000 ila 30.000 yıl önce) veya yaklaşık 50.000 yıl önce başlayan Üst Paleolitik dönemin başlangıcına atfedildi.

Ranis bölgesinin LRJ tekno-kompleksi ve Neandertallerle ilişkili geç Orta Paleolitik dönemden Orta Avrupa’daki modern insan Üst Paleolitik dönemine geçişin anlaşılması açısından taşıdığı önem nedeniyle, araştırmacılar arkeolojinin modern araçlarını kullanarak bölgeyi yeniden kazmaya karar verdi.

Yeni kazılar, yüzeyin yaklaşık 8 metre altındaki ana kayaya kadar uzanıyordu ve önceki kazıyı durduran muhtemelen mağara tavanından düşmüş bir kayanın kaldırılmasını içeriyordu. Hublin’in ekibi burada çakmaktaşı aletlerden parçalar ve LRJ tekno-kompleksi ile tutarlı bir kuvarsit yonga ortaya çıkardı.

Binlerce kemik parçasının daha sonraki proteomik analizi, dördünün hominidlerden olduğunu doğruladı. 1930’lardaki kazılarda ortaya çıkarılan kemik parçalarından dokuzu hominidlere aitti. Zavala’nın DNA analizi, 13 kemik parçasının tamamının Homo sapiens’ten geldiğini doğruladı.

Kuzey Avrupa’nın gözden geçirilmiş iskan tarihi

Ekip aynı zamanda alanın kronolojisini yeniden oluşturmak için farklı katmanlardan insan ve hayvan kemiklerinin radyokarbon tarihlemesini gerçekleştirdi; yüzeylerinde insan modifikasyonlarının izlerini taşıyan ve tarihlerini mağaradaki insan varlığına bağlayan kemiklere odaklandı.

Araştırmanın yazarlarından Helen Fewlass, “Hem kazı koleksiyonlarından elde edilen Homo sapiens kemiklerinin radyokarbon tarihleri, hem de yeni kazının LRJ katmanlarından elde edilen modifiye edilmiş hayvan kemikleri arasında çok iyi bir uyum bulduk. Bu da insan kalıntıları ile LRJ arasında çok güçlü bir bağlantı oluşturuyor.” diyor.

Kanıtlar, Homo sapiens’in 47.500 yıl öncesinden bu yana ara sıra bu bölgede iskan ettiğini gösteriyor.

“Ranis’te elde edilen sonuçlar, Alplerin kuzeyindeki Avrupa’nın kronolojisi ve yerleşim tarihi hakkındaki fikirlerimizi temelden değiştirdi.”


University of California – Berkeley. 31 Ocak 2024.

Makale 1: Jean-Jacques Hublin. (2024). Homo sapiens reached the higher latitudes of Europe by 45,000 years ago. Nature.

Makale 2: Pederzani, S., Britton, K., Trost, M. et al. (2024). Stable isotopes show Homo sapiens dispersed into cold steppes ~45,000 years ago at Ilsenhöhle in Ranis, Germany. Nat Ecol Evol.

Makale 3: Smith, G.M., Ruebens, K., Zavala, E.I. et al. (2024). The ecology, subsistence and diet of ~45,000-year-old Homo sapiens at Ilsenhöhle in Ranis, Germany. Nat Ecol Evol.

Makale 4: William E. Banks. (2024).  Stone tools in northern Europe made by Homo sapiens 45,000 years ago. Nature.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login