2023 Ekim Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

Kaçırmış olanlar için 2023 yılının Ekim ayında, Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.

10- Neandertaller ile İlk Olarak 250.000 Yıl Önce Çiftleşmişiz

Yeni araştırmaya göre Neandertaller ve anatomik olarak modern insanlar ilk olarak 250.000 yıl önce çiftleşti; bu tarih düşünülenden çok daha eski.

Daha önce Neandertaller ile modern insanların ilk olarak 75.000 yıl önce melezleştiği düşünülüyordu. C: Science Photo Library

120.000 yıl önce Sibirya’da yaşayan bir Neandertal’in genomları ile Sahra altı Afrika’daki modern insanların genomlarının karşılaştırılması, her iki türün göç ve melezleşme tarihine dair yeni bilgiler ortaya çıkardı. Nature dergisinde 2016 yılında yayımlanan bir genetik analize göre, şimdiye kadar Neandertaller ve anatomik olarak modern insanların (Homo sapiens) ilk kez 75.000 yıl önce çiftleştiğine inanılıyordu. Ancak Current Biology dergisinde yayımlanan yeni bir analiz, Afrika’daki bir grup Homo sapiens’in yaklaşık 250.000 yıl önce Avrasya’daki Neandertallerle çiftleştiğini ortaya çıkardı.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

9- Mısır Firavunu Sahure’nin Piramidinde Gizli Odalar

Mısır firavunu Sahure için inşa edilen Sahure Piramidi’ndeki restorasyon çalışmalarında, daha önce bilinmeyen gizli odalar bulundu.

Keşfedilen depolardan biri. Çelik kirişlerle korunan bir geçit. C: Mohamed Khaled

Keşif, piramitte daha önce belgelenmemiş bir dizi depolama odasını ortaya çıkardı. Bu keşif, Beşinci Hanedan’ın (MÖ 2.400) ikinci kralı ve Abusir’e gömülen ilk kral olan Sahura’nın piramidinin mimarisine yeni bir ışık tutuyor. Yapılan çalışmalarda şimdiye kadar sekiz depo keşfedildi. Bu depoların kuzey ve güney kısımları, özellikle tavan ve orijinal döşemesi ağır hasar görmüş olsa da, orijinal duvarların ve döşemenin bazı kısımlarının kalıntıları hala görülebiliyor. Kat planının ve her depo odasının boyutlarının dikkatli bir şekilde belgelenmesi, araştırmacıların piramidin iç kısmına ilişkin anlayışını büyük ölçüde değiştirdi.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

8- Ritüel Olarak Yamyamlığın En Eski Kanıtı

Kuzey Avrupa’da bulunan 15.000 yıllık kanıtlar, insanların zorunluluktan değil, kültürlerinin gereği olarak yamyamlık yaptığını gösteriyor.

Gough Mağarası’ndaki bir insan kafatası, etleri çıkarıldıktan sonra kasıtlı olarak bir kap şekline getirilmiş. C: Natural History Museum, London

Günümüzde çoğu insan ölülerini ya gömüyor, ya da yakıyor. Ancak atalarımızdan bazıları işleri biraz farklı yürütüyordu. Gough Mağarası, İngiltere’nin güneydoğusunda yer alan bilinen bir Paleolitik alan. Cheddar Geçidi’nde yer alan mağara, belki de en çok, kap haline getirildiği düşünülen şekil verilmiş 15.000 yıllık insan kafatasları ve diğer insanlar tarafından kemirilmiş kemiklerin keşfiyle tanınıyor. Peki Gough Mağarası’nda yaşayan insanlar bir istisna mıydı, yoksa aslında Kuzey Avrupa’nın daha geniş bir yamyamlık kültürünün parçası mıydı? Yeni bir makale, artık bu insanların yalnız olmadıklarını öne sürüyor.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

7- Amazon, Kolomb Öncesi 10.000’den Fazla Yapıyı Saklıyor Olabilir

Arkeologlar, bir hava araştırması ve modelleme çalışmasına dayanarak, Amazon’daki toprak yapıların en az yüzde 90’ının tespit edilemediğini keşfetti.

Amazon coğrafyasında Kolomb öncesi bir toprak yapı. C: Diego Lourenço Gurgel

Yeni araştırmaya göre, 10.000’den fazla keşfedilmemiş Kolomb öncesi yapı (23.000 kadar olabilir) muhtemelen Güney Amerika’daki Amazon yağmur ormanlarının yoğun bitki örtüsünün altında gizli. Amazon, Brezilya, Bolivya, Peru, Ekvador, Kolombiya, Venezüella, Guyana ve Surinam’da yaklaşık 5,5 milyon kilometrekarelik devasa bir alanı kaplıyor. Yerli toplumlar 12.000 yıldan fazla bir süredir geniş yağmur ormanlarında yaşıyor. Ancak arkeologlar şimdiye kadar kalıcı yerleşim yerlerinin, tören alanlarının ve altyapılarının yalnızca küçük bir kısmını ortaya çıkarabildi.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

6- İtalya’da Kerberos ve Kentaur Tasvirleri Olan Bir Mezar Bulundu

Deniz kentaurlarının, cehennem köpeği Kerberos’un ve diğer efsanevi varlıkların tasvirleri, İtalya’da 2.200 yıllık açılmamış bir mezarda bulundu.

Mezarda, Aşk Tanrısı benzeri iki figürün yanında, dairesel bir kalkan tutan iki ichthyocentaur’un veya deniz kentaurunun bir tablosu yer alıyor. C: Ministry of Culture, Italy

Napoli yakınlarındaki altyapı çalışmaları için yapılan kazılar sırasında arkeologlar, birkaç kişinin gömülmesi için oda veya nişlerin bulunduğu büyük bir mezar olan hipogeumun mükemmel durumda olduğunu ve girişinin hala döşemelerle kaplı olduğunu fark ettiler. Mezar çok sayıda fresk ile süslenmişti. Bunlardan en önemlisi, buraya “Kerberos’un Mezarı” adının verilmesini sağlayan, yeraltı dünyasının üç başlı koruyucusu Kerberos’u tasvir ediyor. Mezarda Kerberos’un freskinin yanı sıra, Yunan hoplitleri ve Romalılar tarafından taşınan bir kalkan olan clypeus’u tutan ichthyocentaur (balık, at, adam) gibi diğer mitolojik sahnelerin tasvirleri de yer alıyor.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

5- İlk Şehirler Kurulurken Kafa Travmalarında Ciddi Artış Oldu

Araştırmalar, Mezopotamya’da ilk şehirler inşa edilirken kafa travmalarında dramatik bir artış olduğunu ortaya koyuyor.

Kafa travması şiddetli bir ölümün kanıtını oluşturuyor. C: Joachim Wahl/Tübingen Üniversitesi

Mezopotamya ve Orta Doğu’daki ilk şehirlerin gelişimi, bölge sakinleri arasındaki şiddetin önemli ölçüde artmasına neden oldu. Kanunlar, merkezi yönetim, ticaret ve kültür, şiddet içeren ölüm oranlarının Erken ve Orta Tunç Çağı’nda (MÖ 3.300 ila 1.500) yeniden düşmesine neden oldu. Bulgular, araştırmacıların MÖ 12.000 ila MÖ 400 yılları arasındaki dönemde kişilerarası şiddetin gelişimine ilişkin incelikli bir tablo çizmelerini sağladı. Bu dönem, tarımın gelişmesi, göçebe yaşam tarzının geride bırakılması, ilk şehir ve devletlerin kurulması gibi insanlık tarihindeki köklü değişikliklerle tanınıyor.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

4- 500 Yıl Önce Ritüelde Öldürülen İnka Kızının Yüzünü Görün

500 yıl önce kurban edilen “Juanita” olarak bilinen mumyalaşmış kız, 1995 yılında Peru’nun Ampato yanardağında bulunmuştu.

Arkeolog ve heykeltıraş Oscar Nilsson tarafından canlandırılan 14 yaşındaki “Juanita”. C: Dagmara Socha

500 yılı aşkın bir süre önce genç bir İnka kızı, günümüz Peru’sunda bulunan And Dağları’nın yükseklerinde düzenlenen bir kurban töreni sırasında öldürüldü. Şimdi ise bir sanatçı, “İnka Buz Bakiresi” olarak adlandırılan mumyanın hâlâ hayattayken neye benzeyebileceğine dair bir canlandırma yarattı. Kızın rengarenk alpaka yünlü elbiseleri, siyah saçları, dişleri ve tırnakları iyi korunmuş olsa da yüzü hava şartlarına maruz kalmış ve büyük ölçüde yok olmuştu. Kızın 13 ila 15 yaşları arasında olduğu ve MS 1440 ile 1450 yılları arasında öldüğü düşünülüyor. 1.40 boyunda, 35 kilogram ağırlığında ve iyi beslenmiş bir kızdı.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

3- Romalı Bir Temizlikçi Su Kuyusunda Sandaletini Düşürmüş

Romalı bir kuyu temizleyicisinin kaybettiği 2.000 yıllık bir sandalet. İspanya’nın kuzeyindeki Lucus Asturum’daki kazılarda keşfedildi.

Asturias’taki bir su kuyusunda keşfedilen Roma sandaleti. C: Esperanza Martín

Lucus Asturum (günümüzde Lugo de Llanera, Asturias, kuzey İspanya’da), MS 1. ve 4. yüzyıllar arasında İber Yarımadası’nın kuzeyinde idari merkez ve iletişim merkezi olarak hizmet veren bir Roma yerleşimiydi. 2021 yılında arkeologlar, ortasında avlusu ve kuyusu olan büyük bir ev buldu. Kuyunun içinde diğer birçok Roma eseri arasında, 2.000 yıl önce kuyuyu temizlemeye çalışan bir adamın kaybettiği bir sandalet bulundu. Nesnenin alçakgönüllülüğüne rağmen, bu bir unicum – eşi benzeri olmayan bir arkeolojik nesne – olarak nitelendirildi, çünkü daireler, ovaller ve orak biçimli figürlerle süslenmişti.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

2- Parthenon Mermerleri Aslında Rengarenkti

Yenilikçi tarama teknikleri, ünlü Parthenon Mermerleri’nin renklerinin, en az oymaları kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.

Hava koşulları, top bombardımanı, kaba kullanım ve aşırı temizlik, Parthenon mermerlerinin orijinal boyasının çıkmasına neden oldu. C: British Museum

Her ne kadar Parthenon mermerleri yüzyıllar boyunca keskin beyaz parlaklıkları nedeniyle hayranlık uyandırmış olsa da, binlerce yıllık hava koşulları, top bombardımanı, kötü kullanım ve aşırı temizlikten önce, heykellerin orijinal olarak parlak bir şekilde boyandığı uzun zamandır biliniyordu. Boyalarla ilgili kanıtların oldukça zor bulunması, British Museum’daki eski küratörlerin, yıllarca pigment izleri bulmak için boşuna uğraştıktan sonra bazen bunların boyalı olduğundan şüphelendiğini itiraf etmesine yol açtı.

Şimdi ise British Museum’un elindeki heykeller üzerinde yenilikçi tarama teknikleri kullanılarak yapılan yeni bir inceleme, “günümüze ulaşan boya zenginliğine” ilişkin çarpıcı kanıtları ortaya çıkardı. Araştırmacılara göre bu, mermerlerin boyanmasının şimdiye kadar hayal edilenden çok daha ayrıntılı bir girişim olduğu anlamına geliyor; potansiyel olarak oymaları kadar karmaşık ve incelikli.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

1- Irak’ta Anıtsal Lamassu Kabartması Ortaya Çıkıyor

Irak’taki arkeologlar, daha önce baş kısmı çıkarılarak kaçırılan devasa Lamassu kabartmasının gövdesini ortaya çıkardı.

Eski Eserler ve Miras Genel Müdürlüğü, lamassu kazılarının Musul’un kuzeyindeki Horsabad’ta gerçekleştirildiğini söyledi. Kabartma ilk kez 1992 yılında Iraklı bir kazı ekibi tarafından keşfedildi. Anıtsal kabartmanın kafası 1995 yılında çalındı, ancak daha sonra kurtarıldı ve bulunduğu yer olan Bağdat’taki Irak Ulusal Müzesi’ne yerleştirildi. Şimdi ise arkeologlar kabartmanın tamamını ortaya çıkardılar.

Lamassu, geçmişi eski Mezopotamya’ya kadar uzanan bir Assur koruyucu tanrısıydı. Genellikle insan başı, aslan, boğa veya ilişkili bir hayvan gövdesi ve kanatlarla tasvir ediliyordu.

Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login