“Cupid’in Öpücüğü ile Yeniden Canlanan Psyche” heykeli, 18. yüzyılın sonlarında Neoklasik dönemin en önemli heykeltıraşlarından biri olan İtalyan sanatçı Antonio Canova’nın eseri.
Derin bir romantizm ve incelikle işlenmiş mitolojik bir aşk hikayesini temsil eden eser, Canova’nın sanatındaki duygusallık ve zarafetin mükemmel bir örneği. İtalyan sanat koleksiyoncusu John Campbell’ın siparişi üzerine yapılan heykel, Yunan mitolojisindeki bir hikayeden esinleniyor: Cupid ve Psyche, yani Aşk ve Ruh.
Apuleius’un “Başkalaşımlar” eserinden bildiğimiz hikayeye göre, Psyche bir kralın olağanüstü güzelliğiyle ünlü biri kızıdır. Öyle güzeldir ki, insanlar ona bir tanrıça gibi tapınmaya başlarlar ve hatta güzellik tanrıçası Venüs’ü (Aphrodite) bile ihmal ederler. Bu durumdan rahatsız olan tanrıça, oğlu Cupid’den (Eros), Psyche’yi dünyanın en çirkin varlığına aşık etmesini ister. Ancak, Cupid Psyche’yi gördüğünde ona aşık olur ve Psyche’nin güvenli bir şekilde bir şatoya yerleştirilmesini sağlar. Kimliğini ve görüntüsünü Psyche’den saklayarak her gece onunla buluşan Cupid, yalnızca karanlıkta birlikte olabileceklerini, eğer onun gerçek formunu görürse, aralarındaki ilişkinin sona ereceğini söyler.
Psyche bu şartları en başta kabul eder, ancak bir süre sonra merakına yenik düşerek Cupid’in gerçek kimliğini görmeye karar verir. Uyurken yanına yaklaşır ve baş ucundaki mumu yakar. Işık altında, Cupid’in olağanüstü güzelliğini görür ve ona daha da fazla aşık olur. Ancak, o sırada eriyen mum Cupid’in omzuna damlar ve onu uyandırır. Cupid, ihanet edildiğini görünce, hemen Psyche’nin yanından uçar.
Kalbi kırık Psyche, Cupid’i geri kazanmak için çaresizce dolaşır ve sonunda Venüs’ün hizmetine girer, umutsuzca onun sevgisini ve affını kazanmayı umar. Venüs, Psyche’ye bir dizi imkansız görev verir, ancak her defasında çeşitli ilahi müdahalelerle bu görevleri tamamlar. Son görevinde, Psyche yeraltı dünyasında Proserpina’dan aldığı bir kavanozu hiç açmadan Venüs’e götürmelidir. Ancak, yeniden merakına yenik düşen Psyche, kutuyu açmasıyla birlikte son nefesini vererek onu yalnızca Cupid’in öpücüğünün uyandırabileceği derin bir uykuya dalar.
Canova’nın heykeli, bu mitolojik öykünün dramatik bir anını, yani Cupid’in Psyche’yi öperek hayata döndürdüğü anı betimliyor.
Canova, bu eserde insan formunun zarafetini ve inceliğini gösterirken, dengeli kompozisyonu, detaylı işçiliği ve figürlerin yumuşak, yuvarlak hatları ile dikkat çekiyor. Canova’nın mermeri işleme becerisi, Psyche ve Cupid’in tenlerinin gerçekçiliğini ve dokusunu göstermede özellikle belirgin.
Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen eser, sanatsal yetenek ve duygusal derinlik açısından dünya sanat tarihindeki en değerli parçalardan biri olarak kabul ediliyor.
You must be logged in to post a comment Login