Lykos Ovası’nın ortasında, Frigya bölgesinin güneybatı sınırında yer alan Laodikeia Antik Kenti, Anadolu’nun en büyük metropollerinden biriydi.
Antik kent, Denizli’nin 6 km kuzeyinde, Eskihisar, Goncalı, Korucuk ve Bozburun köyleri sınırları içerisinde yer alıyor ve yaklaşık 10 km kuzeyde bulunan Pamukkale (Hierapolis) yolu üzerinde.
Laodikeia, Hierapolis (Pamukkale) ve Tripolis ile birlikte bölge için en önemli arkeolojik kalıntılardan biri. Yapılan kazılar, kentin Kalkolitik Çağ’dan (MÖ 5500) MS 7. yüzyıla kadar sürekli yerleşim gördüğünü gösteriyor.
Antik kaynaklara göre, Helenistik dönemde bir kent statüsüne kavuşan Laodikeia, MÖ 3. yüzyılın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından eşi Laodike adına kurulmuştu. Tarihi boyunca çeşitli krallıkların hegemonyasını hisseden kent, MÖ 130-129’da Roma Cumhuriyeti’nin bir parçası oldu. Özellikle Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerinde gelişen Laodikeia; ticaret, sanat ve kültür merkezi haline geldi.
Önemli ticaret yollarının kavşağında yer alması sayesinde şehrin en önemli geliri ticaretti, özellikle de tekstil ticareti. Ayrıca mermer, tahıl ve hayvan ticareti de şehre önemli bir gelir sağlıyordu. Vahiy Kitabı’nda adı geçen Yedi Kilise’den birine sahip olan kent, Erken Bizans döneminde metropol seviyesinde dini bir merkez haline gelmişti. Kazılarda çok sayıda tıbbi malzemenin bulunması, kentin aynı zamanda bir şifa merkezi olduğunu da akla getiriyor.
Helenistik ve Roma dönemlerinde sivil planlama oldukça organizeydi. Şehir, ana ve ara sokakların birbirini kestiği bir ızgara sistemi boyunca planlanmıştı. Dini, sivil ve kamu yapıları inşa edilen kentin altyapı sistemi bile mükemmel bir şekilde çalışıyordu. Devasa hamamlar agoralara bağlanıyordu. Kentin güney tarafında yer alan stadyum (Anadolu’nun bilinen en büyük stadyumu) ile kuzey tarafında yer alan batı ve doğu tiyatroları, toplumsal yaşamın, sanatın, sporun ve sivil alanın güzelliğine verilen önemi gösteriyor. Sokakları çevreleyen peristilli evlerin çevresine mağazalar inşa edilmişti. Bu durum ticaret ve yerleşim alanlarının bütünleşmesini gösteriyor. Böylesine entegre bir ortam, binlerce yıl öncesine dayanan aktif ticari yaşamın kökenlerini anlamamıza yardımcı oluyor.
Antik horoz kabartmaları, günümüz Denizli’nin simgesi olmaya devam eden “Denizli Horozu”nun varlığına işaret ediyor. Ayrıca nar, haşhaş ve kabak kabartmaları tarımsal üretimin geçmişten günümüze sürekliliğini gösteriyor. Kazılar, Denizli bölgesi için hâlâ büyük önem taşıyan tekstil üretiminin binlerce yıl öncesine dayandığını kanıtlıyor. Laodikeia’da 4000 yıl öncesine tarihlenen ağırşaklar, 1600 yıl öncesine tarihlenen tekstil boyahaneleri ve boyaları bulundu.
Tarihi boyunca birçok depreme maruz kalıp birçok kez yeniden inşa edilen Laodikeia, MS 7. yüzyılda İmparator Focas döneminde yaşanan şiddetli depremden sonra tamamen terk edildi. Kentin terkedilmesinin ardından sakinleri, Salbakos Dağı’nın (modern Babadağ) kuzey yamaçlarındaki Denizli-Kaleiçi ve Hisarköy’e yerleşti.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Laodikeia Antik Kenti’ndeki arkeolojik kazılar, 2003 yılından bu yana Pamukkale Üniversitesi öğretim üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında yürütülüyor.
You must be logged in to post a comment Login