Uşak’ta yer alan Blaundos Antik Kenti’nde sürdürülen kazılarda, Demeter Tapınağı’nın avlusunda Roma dönemine ait iki heykel bulundu.
Büyük İskender’in Anadolu Seferleri’nden sonra Makedonya’dan gelenler tarafından kurulmuş ve şehir halkının kendilerine Makedonyalı Blaundus adının verdiği söyleniyor. Kent, Büyük İskender’den sonra Bergama Krallığına ardından da Roma İmparatorluğuna bağlanmıştı. Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer alan kentin önemli yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarları bulunuyor.
Uşak’ın Ulubey ilçesinde, derin vadilerle çevrili tepeye kurulu Blaundos Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmalarında bu yıl Demeter Tapınağı’nın yer aldığı alana yoğunlaşıldı.
(Uşak’taki Blaundos Antik Kenti’nde 400 Kaya Mezarı Bulundu)
Uşak Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Can başkanlığında yürütülen çalışmalar sırasında, kentin merkezinde yer alan tapınağın avlusunda iki heykel bulundu.
Ortaya çıkartılan heykellerden biri 185 santimetre boyunda ve başı yok, diğerinin ise başı, sağ kolu ve iki bacağı eksik. Heykeller, temizleme ve inceleme çalışmalarının ardından Uşak Arkeoloji Müzesi’ne götürüldü.
Birbirlerine çok yakın mesafede bulunan heykellerin orijinal yerinin neresi olduğunun henüz belirlenemediğini belirten Prof. Dr. Birol Can, “Heykeller tapınak alanına mı ait cadde kenarındaki onurlandırma heykellerinden mi, bunları henüz bilmiyoruz.” diyor.
Bir tanrı, imparator ya da devlet adamı olabilir
“Çevresinde birkaç yazıt ele geçti ama bu yazıtların heykelle bir ilişkisinin olup olmadığını da henüz araştırıyoruz. Her ikisi de mermer erkek heykelleri. Bunlardan biri giyinik, başı dışında tam boy olarak ele geçti. Bu bakımdan şanslıyız. Baş kısmı bilerek oyulmuş. Belli ki daha sonra kendi portresini yaptıran birisi o kısma o portreyi yerleştiriyordu. Başı hariç korunan boyu yaklaşık 185 santimetre. Diğer heykel ise başı, sağ kolu ve iki bacağı eksik halde ele geçti. Sol kolundan dolanarak sol omuzunda toplanan kısa bir pelerine sahip. Bunların kim olduklarını, bir tanrı, imparator ya da bir devlet adamı olup olmadıklarını henüz netleştirmiş değiliz.”
“MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren heykel sanatında bir zirve yaşandığını söyleyebiliriz. Bu dönemin özellikle filozof ve hatip heykelleri bu dönemden birkaç yüzyıl sonra Roma dönemi içerisinde de taklit edilmiş ve aynı formda heykeller yapılmış. Bunları da o anlamda düşünebiliriz. Yani Roma dönemi içerisinde ve tapınakla yaklaşık aynı dönemlerden, milattan sonra 1. yüzyılın sonları, 2. yüzyılın başlarından heykeller olduğunu düşünüyoruz.”
Heykellerin Roma İmparatorluğu’nun erken yıllarına ait olduğunu, benzer heykellere bakıldığında bunların birer tanrı ya da imparator heykeli olabileceğinin söylenebileceğini belirten Can, “Bulduğumuz bazı yazıt parçalarının üzerinde Roma imparatorlarının ismi geçiyor. Mesela Marcus Aurelius ikinci yüzyılın imparatorlarından. Tabii bu heykeller bu yazıtla ilişkili mi henüz bilmiyoruz. Üst düzey yönetici sınıfından bir devlet adamı veya bir siyasetçi heykeli olabileceğini de söyleyebiliriz.” diyor.
You must be logged in to post a comment Login