Araştırmacılar, birbirinden muazzam derecede farklı iki tarih öncesi yaratık arasında şaşırtıcı bir bağlantı keşfetti.
Geçmişin dehşet verici yırtıcılarını düşünürken, avlarını ısırmak ve parçalamak için kullandıkları tırtıklı uçlara sahip bıçak benzeri dişleriyle ünlü olan teropodları ve tabii dinozorları hayal etmemek imkansız.
Tabii akla başka bir hayvan da gelebilir: kılıç dişli kediler. Bu hayvanlar dünya üzerinde, teropodlardan yüz milyonlarca yıl sonra dolaşmışlardı.
(Pterozorların Gizemli Kökeni Keşfediliyor)
Fakat bir araştırma ekibi, birbirinden muazzam derecede farklı bu iki tarih öncesi hayvan arasında şaşırtıcı bir bağlantı keşfetti. Ve evet, benzerlik dişlerindeydi.
Harvard Üniversitesi’nden Megan Whitney, King’s College London Üniversitesi’nden Aaron LeBlanc, Toronto Üniversitesi’nden Ashley Reynolds ve Manitoba Üniversitesi’nden Kirstin Brink; Biology Letters adlı akademik dergide yayımlanan raporda, yaklaşık 260 milyon yıl önce yaşamış büyük bir yırtıcı hayvan olan gorgonopsian’a ait fosilleşmiş dişlerden alınan ince kesitleri incelediler ve bu parçalardan yola çıkarak bir dinozor ile bir kılıç dişli kedi arasındaki benzerlikleri bulmaya çalıştılar.
Ekip, memelilerin erken dönem ataları olan ve dinozorlarla akrabalığı bulunmayan gorgonopsianların etobur dinozorlarla oldukça benzer diş yapısına sahip olduklarını keşfetti. Aslında bugüne dek dinozorların bu kadar öldürücü dişlere sahip olmasını sağlayan karmaşık doku organizasyonunun sadece dinozorlara özel olduğu düşünülüyordu. Görünen o ki bu dişlere dinozorlardan çok daha önce sahip olmayı başaran canlılar da varmış.
“Bir dinozor dişini gorgonopsian dişiyle karşılaştırdığınızda oldukça benzer göründüklerini fark edeceksiniz; ikisi de önde ve arkada tırtıklı kenarlara sahip birer bıçağa benziyor.” diyor Clayton H. Riddell Çevre, Yeryüzü ve Kaynaklar Fakültesi Jeolojik Bilimler Departmanı’ndan Yardımcı Doçent Brink.
Araştırma ekibi; uzmanlıklarını paleohistoloji (fosilleşmiş iskelete ait dokuların mikroyapısını inceleyen bilim dalı) ile birleştirdi ve dişlerdeki tırtıklı yapıya ait teorilerini test etmek amacıyla üç farklı zaman dilimine ait üç sinapsidden (gorgonopsianların da dahil olduğu, evrimsel hayat ağacında sürüngenlerden çok memelilerle yakından ilişkili olan bir hayvan grubu) alınan ince fosil kesitlerini inceledi.
“Et yiyen dinozorlardaki bu karmaşık diş dokusu organizasyonunun sadece onlara özel olduğundan o kadar emindim ki bu eşsiz özelliğin dinozorların Mezozoik Zaman’da güçlü birer yırtıcı haline gelmelerini sağladığını düşünüyordum.” diyor Brink.
“Bu çalışmayla elde edilen bulgular, bu tür dişlerin aslında dinozorlardakilerden yaklaşık 20 milyon yıl önce evrimleştiğini gösteriyor. Bu bilgi, bu özel diş yapısının eti ısırmak ve parçalamakta oldukça etkili olduğuna ve sinapsid soyu ile sürüngen soyu arasındaki yakınsak evrimin (birbiri ile çok uzak bir ilişkiye sahip gruplarda, bölge paylaşımı nedeniyle değil çevredeki benzer fonksiyonlar nedeniyle benzer özelliklerin gelişmesi) güzel bir örneğini teşkil ettiğine dair görüşleri destekliyor. Bu diş türü ilk olarak sinapsid soyunda evrimleşti ve çok daha sonraları dinozolarda da yakınsak olarak evrimleşti.”
Brink, daha önceki çalışmasında; dinozor dişindeki tırtıkların (sadece mikroskopla görülebilen) mikro iç yapısını bu tırtıkların nasıl geliştiğini anlayabilmek ve mikro iç yapının dişlerin fonksiyonu hakkında ipucu sağlayıp sağlayamayacağını öğrenebilmek için inceledi. Etobur dinozorların dişleri içinde benzersiz bir doku organizasyonuna rastladı; bu eşsiz organizasyon; tıpkı dinozorlar gibi tırtıklı dişlere sahip olan köpek balıkları, kertenkeleler, otobur dinozorlar, kılıç dişli kediler ve hatta sinapsid soyunda yer alan gorgonopsianların çok daha eski bir atası olan dimetrodonlarda bile görülmüyordu.
“2015 yılında, bu doku organizasyonunun sadece etobur dinozorlara özgü olduğu ve dinozor avını yediği sırada aşınmamaları ya da kırılmamaları için tırtıkları güçlendirdiği kararına vardım. Bu, et yiyen dinozorların evrimsel açıdan başarılı olmasının ve besin zincirinin en tepesinde yer almasının nedeni olabilirdi.” diyor Brink.
Keşif herkesi şaşırttı. Bu keşif sayesinde bu tür tırtıklı, keskin uçlu dişlerin, ilk olarak, zamanla memelilere evrimleşecek olan prehistorik hayvanlarda ortaya çıktığı, daha sonraları ise bağımsız olarak dinozorlarda evrimleştiği anlaşıldı.
“Çalışmanın sonuçları, bu mikroyapıların sadece dinozor dişlerinde görüldüğünü sandığımız için oldukça şaşırtıcıydı. Hatta, tırtıkları oluşturan bu eşsiz doku organizasyonu ilk önce memelilerin antik atalarında ortaya çıkmıştı; dinozorlarla pek bir ilgisi olmayan bu hayvanlar, onlardan çok daha önce yaşamışlardı.”
University of Manitoba. 24 Aralık 2020.
Makale: Whitney, M. R., LeBlanc, A. R. H., Reynolds, A. R., & Brink, K. S. (2020). Convergent dental adaptations in the serrations of hypercarnivorous synapsids and dinosaurs. Biology Letters, 16(12), 20200750.
You must be logged in to post a comment Login