Jeologlar, insanlar da dahil olmak üzere aile ağacındaki en çok bilinen hayvanları içeren ilk atayı keşfettiler.
Ikaria wariootia olarak adlandırılan küçük solucan benzeri yaratık, en erken bilateral simetrili ya da ön ve arkası, iki simetrik tarafı ve bir ucu bağırsağa bağlanan açıklıkları olan organizmaydı.
Süngerler ve alg matları gibi en eski çok hücreli organizmalar değişken şekillere sahipti. Toplu olarak Ediacaran Biota olarak bilinen bu grup, karmaşık, çok hücreli organizmaların en eski fosillerini içeriyor. Bununla birlikte, bunların çoğu, ağız veya bağırsak gibi çoğu hayvanın temel özelliklerinden yoksun olan ve Dickinsonia olarak bilinen zambak yastığı şeklindeki yaratıklar da dahil olmak üzere günümüzdeki hayvanlarla doğrudan ilişkili değildi.
(Yalnızca Birkaç Fosilden Bilinen 5 İnsan Atası)
İki taraflı simetrinin geliştirilmesi, hayvan yaşamının evriminde kritik bir adımdı, organizmalara bilerek hareket etme yeteneği ve vücutlarını organize etmek için ortak ama başarılı bir yol verdi. Solucanlardan böceklere, dinozorlara ve insanlara kadar çok sayıda hayvan, aynı temel iki taraflı simetriye dayanan bu vücut planına sahip.
Modern hayvanların genetiğini inceleyen evrimsel biyologlar, tüm bilateral simetrililerin en eski atalarının basit duyu organları ile basit ve küçük olacağını tahmin ediyordu. Böyle bir hayvanın fosilleşmiş kalıntılarının korunması ve tanımlanmasının imkansız olmasa da zor olduğu düşünülüyordu.
Bilim insanları, Güney Avustralya’nın Nilpena kentindeki Ediacaran Dönemi’nden kalma 555 milyon yıllık fosilleşmiş oyukların bilateral simetrililer tarafından yapıldığı konusunda hemfikirdi. Ama oyukları yapan yaratığın hiçbir işareti yoktu.
Doktora Scott Evans ve jeoloji profesörü Mary Droser, bu oyukların bazılarının yakınında minik, oval izler fark etti. Araştırmacılar, belirgin bir kafa ve kuyruğu ve hafifçe yivli kas sistemi olan silindirik bir gövdenin düzenli, tutarlı şeklini ortaya çıkaran üç boyutlu bir lazer tarayıcı kullandılar.
Hayvan, 2-7 milimetre uzunluğunda ve yaklaşık 1-2.5 milimetre genişliğinde, büyük bir pirinç tanesinin büyüklüğü ve biçimindeydi. Bu boyutlar, bulunan oyuklar ile tutarlıydı.
Evans, “Bu hayvanların bu aralıkta var olması gerektiğini düşündük, ancak her zaman tanımlamanın zor olacağını anladık. Üç boyutlu taramalar yapıldıktan sonra önemli bir keşif yaptığımızı biliyorduk.” diyor.
Makale: Scott D. Evans el al., “Discovery of the oldest bilaterian from the Ediacaran of South Australia,” PNAS (2020).
You must be logged in to post a comment Login