Nicopolis antik kenti içinde bulunan ilk Roma İmparatoruna ait zafer anıtındaki dikkate değer araştırmalar, bu imparatorun tarihi değiştiren avantajlarını ortaya çıkarıyor.
Arkeologlar ve tarihçiler, insanlık tarihindeki en önemli olaylardan biri üzerine sıra dışı bir ışık tutuyorlar. Bu olay: Roma İmparatorluğu’nun doğumuna sebep olmuş bir savaş.
Yunanistan’ın kuzeybatısındaki denize bakan eşsiz bir zafer anıtı üzerine yapılan ayrıntılı bir inceleme, büyük öneme sahip olan askeri anlaşmanın uzun süredir var olan sırlarından birazını; Julius Caesar’ın evlatlık oğlu ve varisi (ve daha sonra Roma’nın ilk imparatoru olacak olan) Octavian ile Mısır Kraliçesi Kleopatra (ve onun Romalı sevgilisi, Mark Antony) arasındaki büyük deniz savaşını açığa çıkarıyor.
(Gotlara Karşı Yunanlar: Yeni Bulunan Metinde Ortaya Çıkan Epik Antik Savaş)
Zafer anıtının kalıntıları, Yunanistan’ın en büyük antik yıkık kenti olan Nicopolis’in bitişiğinde hala ayakta.
Roma’nın ilk imparatoru olduğunda Augustus unvanını alan Octavian, MÖ 31’de bu çok önemli deniz savaşını kazandı. Ve şimdi; 2000 yıldan uzun bir süre sonra, Antik Yunan’ın Actium’daki dini tapınağının yakınlarındaki savaş alanına yukarıdan bakan, Augustus’un bu mükemmel zafer anıtının detaylı analizleri, dünyayı değiştiren bu savaşın nasıl kazanıldığını daha iyi anlamaları için akademisyenlere yardım ediyor.
Kleopatra ve Mark Antony’nin gemilerinin büyük çoğunluğunun, Octavian’ınkilerden daha büyük ve bu nedenle daha az manevra kabiliyetine sahip olduğu düşünülmüştü. Ancak son yıllardaki zafer anıtı kazılarından elde edilen çok önemli arkeolojik veriler, Kleopatra ve Mark Antony’nin gemilerinin gerçekten alışılmadık derecede büyük olduğuna dair ilk arkeolojik doğrulamayı sağlıyor. Bu durum, daha küçük ve daha hızlı tekneleri olan Octavian’a tarihi değiştiren bir avantaj sağlayacaktı. Bu söz konusu kanıt, ayrıca arkeologların Octavian’ın savaş taktikleri ardındaki askeri mantığı çözmeye başlamalarına da izin veriyor.
Octavian’ın büyük zafer anıtının önüne yerleştirilmiş yaklaşık 35 niş dizisinden çok önemli veriler elde edildi. MS 1. yüzyıldan kalma bir Roma şiirinin bir parçasından, bu nişlerin, Mark Antony ve Kleopatra’nın en önemli savaş gemilerinden bazılarının büyük bronz deniz koçbaşlarını tutması için yapıldığı biliniyor. Octavian, onlara ait 350’yi gemiyi ele geçirdi ve bunlardan sadece 35 koçbaşını, düşmanlarının yenilgisini daimi olarak sergilemesi için bir savaş ödülü olarak seçti.
Bazılarının yalnızca son iki yılda kazılarının yapıldığı nişlerin analizleri, bunların hepsinin farklı boyutlarda olduğunu ve bu nedenle belirli düşman koçbaşlarını zapt etmek için farklı şekil ve büyüklüklerde yapıldığını ortaya koydu.
Dahası, bazı nişlerin ayrıntılı tasarımları, her bir koçbaşının dikey boyutlarını ve şeklini ortaya koyuyor. Ve bu detaylardan arkeologlar çok önemli, kıvrımlı ve yatay olan, tüm tekneleri bir arada tutan (ve koçbaşının uygulanma şokunu absorbe eden) “pervaz” adı verilen kerestelerin alışılmadık derecede büyük olduğu çıkarımına ulaşmaya başlayabilecek duruma geldi. Gerçekten de, Antony ve Kleopatra’nın savaş gemilerinin bazılarının 40 metre uzunluğunda olduğu mantığa uygun geliyor.
Gelecekte niş boyutlarının daha ileri analizinin, bu yatay keresteler ve ayrıca bir düşman gemisinin çarpmasıyla ilgili kuvvet miktarı hakkında ek ayrıntılar ortaya çıkaracağı tahmin ediliyor. Bu da akademisyenlere, askeri gücün saflık ölçeğini ve ilgili gemilerin kabiliyetlerini anlaması hususunda daha da ileri gitmelerine yardımcı olacak.
Şimdiye dek tarihçiler ve arkeologların, Roma İmparatorluğu’nu doğuran mühim çatışmaya katılan teknelerin çarpma “ateş gücünü” tahmin etme konusunda yolun başında oldukları bile söylenemezdi. Bu araştırmanın, tarihçilerin Octavian’ın bu deniz savaşındaki taktiklerinin Antony ve Kleopatra’nın savaş gemilerinin devasa çarpma kapasitelerini etkin bir şekilde kullanmalarını engellemek için tasarlanmalarının nedenini yorumlama gücünü artırması muhtemel.
Niş boyutlarının kendisi, Antony ve Kleopatra’nın savaş gemilerindeki bronz koçbaşlarının, arkeologlar tarafından herhangi bir yerde bulunan en büyük antik koçbaşları boyutlarının en az dört katı olduğunu gösteriyor.
En büyük niş, 1,7 metre genişliğinde bir koçbaşına ev sahipliği yapacak şekilde inşa edilmiş gibi görünüyor. Dahası, niş kanıtları ayrıca bazı koçbaşlarının 1,6 metre yüksekliğinde olabileceğini ve 2,5 metre uzunluğuna kadar ulaşabilecek olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar devasa koçbaşlarının temel amacı liman girişindeki savunma sistemlerini kırmak olsa da bu özel savaşta amaçlanan rolü, neredeyse kesinlikle düşman gemilerinin su hattının altını delmek ve böylece potansiyel olarak onları batırmaktı.
Octavian’ın zafer anıtında kalıcı olarak sergilediği 35 düşman koçbaşından 20’si çok büyüktü, 15’i ise kesinlikle kocamandı.
Koçbaşlarının en büyüğü zafer anıtının batı ve doğu ucundaki nişlerde sergileniyor. Yapı, son 16 yılda arkeologlar tarafından sistematik olarak araştırılıyor. Gerçekten de, 35 nişin altısı sadece 18 ay önce tamamen kazıldı.
Yunanistan Kültür Bakanlığı ve Stavros Niarchos Vakfı tarafından finanse edilen bu büyük araştırmanın detayları, son zamanlarda Amerika Arkeoloji Enstitüsü tarafından Kaliforniya San Diego’da düzenlenen uluslararası bir arkeolojik konferansta açığa kavuşturuldu.
Nicopolis’te araştırmaya liderlik eden kıdemli arkeolog, Yunanistan Kültür Bakanlığı eski eserlerinin emekli küratörü Dr. Konstantinos Zachos, zafer anıtından elde edilen çok önemli arkeolojik verilerin analizinin devam edeceğini söylüyor.
Zachos, “Bu olağanüstü Roma yapısı hem tarihsel hem de arkeolojik olarak muazzam uluslararası öneme sahip ve devam eden araştırmaların, Roma İmparatorluğu’nu doğuran savaşa daha fazla ışık tutacağı düşünülüyor.” diyor.
Nişlerin detaylı çalışmasından önce, anıtla ilgili önemli bilgilerin bir kısmı MS 1.yüzyıl şairi Selanikli Philippus’un bir antik Roma epigramından edinilmişti. Zafer anıtı, koçbaşların kendi perspektifinden tanımlanıyordu:
“Bronz çeneli koçbaşları, gemilerin yolculuk seven zırhları. Bizler Actium’daki savaşa tanık olarak buradayız.”
Güney Florida Üniversitesi’nden nişlerin araştırılmasından sorumlu tarihçi Profesör William Murray, niş verilerinin devam eden analizinin büyük önem taşıdığını söylüyor.
Yunan ve Roma savaş gemilerinde önde gelen bir otorite olan ve antik Akdeniz’deki deniz savaşı konusunda en son kilit çalışmalarından biri olan “Titanların Çağı: Büyük Helenistik Deniz Donanmalarının Yükselişi ve Düşüşü” adlı çalışmanın yazarı Profesör Murray , “Ortaya çıkan kanıtın, gerçekten güçlü deniz koçbaşlarının neler yapabileceğini anlama konusunda bir devrim yaratması ve sonuçta ortaya çıkan çarpışmaların ardındaki güçlerin daha fazla yorumlanabilmesine yardımcı olması muhtemel.” diyor.
Onun bir hatırası olarak zafer anıtının inşa edildiği Atrium deniz savaşı, son zamanlarda daha da ünlü olan, 1960’ların en ünlü ve harika bir epik filmi “Kleopatra “ filmine uyarlandı. Bu filmde Elizabeth Taylor Kloepatra, Richard Burton Mark Anthony ve Roddy McDowall da Octavianus rolünde başrollerdeydi.
Ancak, anıt, Octavianus’un tarihi zaferini kutlamak ve Roma’nın büyük imparatorluğunun resmî oluşumunu anmak için inşa ettiği tek şey değildi. Octavianus buranın hemen bitişiğinde, 20.000’den fazla nüfusa sahip olan( çoğunlukla daha önce var olan yerel kasabalardan azımsanmayacak sayıda kişinin buraya yerleşmeye teşvik edildiği) büyük ölçekli bir şehir inşa etti (Nicopolis, Yunanca “ Zafer Şehri”).
Bu kentin muhteşem antik kent kapıları ve duvarları (4.8 kilometrelik kısmı hala görülebiliyor), tiyatroları, hamamları ve stadyumu ile Roma villaları, kiliseleri ve etkileyici su kemeri sistemi bugün hala ayakta ve turistler tarafından ziyaret edilebilir. Burası, Yunanistan’ın en büyük yıkık antik kenti ve Epirus’un Yunanlara ait bölgesindeki küçük Preveze kasabasının yaklaşık 6.4 kilometre uzağında yer alıyor. Uzun zamandır terk edilmiş durumdaki bu kentin devasa tiyatrosu şu an koruma altında.
Zafer anıtı ve şehrin etkileyici binalarının çoğu yüzyıllar boyunca hayatta kalsa da, söz konusu 35 muhteşem bronz koçbaşının tamamı (arkeologların bulduğu birkaç parça dışında) uzun zamandan beri ortadan kaybolmuş durumda. Sadece onların boş nişleri var ve bunlar, Antony ve Kleopatra’nın kaderine ve dünyanın gördüğü en büyük imparatorlukların ve politik sistemlerin doğuşuna tanıklık ediyor.
En nihayetinde bu bronz koçbaşlarının, kendilerinin olunca buradaki halk veya milislerce ya da Roma İmparatorluğu’nun büyük bir kısmının zayıfladığı ve yıkıldığı bir dönem olan MS 4. veya 5.yüzyılların bir evresinde Barbarların istilası sonucu ergitilmiş olması muhtemel. Bu anlamda, site sadece bu büyük imparatorluğun doğuşunu değil aynı zamanda ölümünün başlangıcını da temsil ediyor.
David Keys. The Independent. 24 Mart 2019.
You must be logged in to post a comment Login