Arkeologların sürekli olarak ölüleri rahatsız ederek kimi zaman dünyanın, kimi zaman da bazı yerel bölgelerin başına pek çok bela açtığı fikrini akıllara kazıyan filmler bir zamanlar modaydı. “Öcülerle” dolu arkeoloji dünyasının arka bahçesinde neler olduğunu ortaya koyan bu korku filmlerini sizler için derledik.
The Mummy, Howard Carter’in ünlü Tutankamon keşfinin ve ilerleyen yıllarda keşfi yapan ekibin sırasıyla ölümünün dünyada nasıl bir yankı bulduğunu anlatıyor.
1921 senesinde Mısır’da geçen filmde, İngiliz arkeologlar eski Mısır prensi Imhotep’in 3700 yıllık mumyasını bulurlar. Mezarda eski Mısır’ın bilgelik ve yazı tanrısı Thoth’a ait belgeler de bulunur. Genç bir arkeolog büyük bir hata yaparak belgede yazanları yüksek sesle okur ve mumya tekrar hayata döner. 10 yıl sonra Sir Joseph oğlu Frank’le bölgeye geri döner. Keşif grubunun içinde gizemli Mısırlı Ardath Bay de vardır. Ardath Bay, eski aşkının mezarını bulabilmek için keşif grubuna katılmış olan Mumya’dır. Eski aşkını hayata döndürmek için tüm güçlerini kullanmaya hazırdır.
Belki de tüm zamanların en unutulmaz korku filmi olan Şeytan da arkeolojinin gizemli dünyasını konu edinen filmlerden biri. Nitekim filmin “öcüsünü” yine arkeologlar uyandırmakta. Filmin açılışında Baba Merrin İran’da arkeolojik bir kazı yürütmektedir. Kazılar devam ederken Sümer ve Akad mitolojilerinde, rüzgar cinlerinin kralı ve tanrı Hanbi’nin oğlu olan Pazuzu ile göz göze gelir ve kendimizi kızıl bir güneş eşliğinde Amerika’da buluruz.
Bir grup arkeolog maceraperest, Paris metropolünün saklı kalmış yer altı mezarlarını araştıracakları gizem ve macera dolu bir yolculuğa çıkarlar. Sokaklardan daha dolambaçlı olan yerin altı, kaşifleri, uzun zaman önce kendini unutturmuş gizemler ve ölülerden arta kalanlar kadar kendi iblisleriyle de yüzleştirir.
Bu şekilde bir özeti olan filmin bizi ilgilendiren kısmı, filmin korku filmi olmasından çok günümüz dünyasında kirada oturmayan şeytanın bir şekilde arkeologlar yardımı ile dünyamıza salınıyor olması.
Aslında korku filmi değil, bir bilim kurgu filmi olmasına rağmen yine de korkunç bir film. Bir grup arkeolog Stonehenge yakınlarında bir insan iskeleti çıkarırken ana kayanın altında bir tür antik makine bulurlar. Bu makinenin ne işe yaradığını bilemeyen işçiler yanlışlıkla mekanizmayı çalıştırınca dünyanın sonunu dahi getirebilecek bir olaylar zincirini başlatırlar. Film hakkında eklenebilecek maalesef hiçbir şey yok. En nihayetinde dünyanın sonu gariban bir İngiltere Tunç çağı insanın mezarında bulunan bir makine ile oluyor.
Arkeologlar İrlanda’daki bir bataklıkta iyi bir şekilde korunmuş (hatta o kadar iyi korunmuş ki hop dese uyanacak) 2000 yaşında bir Mumya buluyorlar. Bu mumya zamanında çok fazla kişinin canına kastetmiş iğrenç bir katil; adı ise Bog. Bog arkeologlar tarafından dürtülünce haliyle uyanıyor ve milleti öldürmeye başlıyor. Bizim arkeologlar da hatalarını anlayıp amansız defans oyuncusu ve tahsilatçı Vinnie Jones abimizi çağırıyorlar. Ekip Bog’u avlamaya çalışarak filmi geçiriyorlar.
Evet arkeologların salıverdikleri hayaletler listesinde sırada ise şeytani rahibeler var. Bir klişe olarak rahibelerin korku filmlerinde kullanımı her ne kadar basit gibi gözükse de çok iyi örneklerini (Ken Russel – The Devils) bildiğim için ihtiyatlı yaklaştığım filmlerden biriydi ancak hiç gerek yokmuş. Kanadalı arkeologlar Sicilya’da yaptıkları kazılarda tüm kasabaya düşman 500 yıl önce öldürülmüş beş rahibeyi uyandırıyor. Onlar da tüm kasabalılardan öclerini alıyor. Arkeologların sinema dünyasının ikinci sınıf kült filmlerindeki görevi olan şeytani şahsiyetleri uyandırmak en saf hali ile işlenmiş
Bu sefer hiç kimse herhangi bir kötü ruhun dünyamızda dolaşmasını arkeologlar ile ilişkilendiremez. Özgür ruhlu gençlerin Meksika tatilinde başına gelenler tamamen özgür ruhlu gençlerin Meksika’da yaptıkları tatil ile alakalıdır. Gençler parti, deniz, kumsal eğlenerek Meksika’ya gelmişken Maya harabelerini gezmeye karar verirler ve… Amerikalı genç turistlerin hazin ve hüzünlü hikayesi…
Rennes’de Kelt Tarihi okuyan genç arkeoloji öğrencisi Chloe, Broceliande ormanlarında keşfedilen önemli bir mezar sitesindeki kazılarda çalışmaktadır (Evet oldukça normal). Bir süre sonra Chole, yapılan kazılara katılmakta ısrar eden esrarengiz bir genç adamla tanışır. Bu sırada ekip, yapılan kazılar sırasında açıklayamadıkları bir takım garip olaylarla karşılaşmaktadır (Bir kazıda açıklanamayan en garip olay; kullanarak bitmeyecek tüm alet edevatın bir süre sonra teker teker yok olması olabilir en fazla). Bu olaylara üniversitenin bahçesinde esrarengiz bir yaratık tarafından vahşice öldürülen bir adam da eklenince, dehşet dolu bir labirentin dehlizlerindeki korku dolu macera başlar.
Amerikalı arkeologlar Mezopotamya’da bir dağın tepesinde yaptıkları kazılarda buzul altında kalmış Sümer medeniyetine ait bir mutant topluluğu ile karşılaşırlar. Tekrarlıyorum Sümerliler döneminde yaşamış bir mutant topluluğun buzul altından çıkarılması. Ur yakınlarındaki bir buzuldan söz edilmekte.
Yerli malı arkeoloji odaklı korku filmlerinin şahı olan Büyü’ye geldi sıra. Lanetli olduğuna inanılan bir köye araştırma yapmak için bir grup arkeolog gelir. Lanetin sebebi bundan tam 700 yıl öncesine dayanmaktadır. Kız çocuklarının uğursuzluğuna inanan köy halkı hepsini öldürür. Sadece bir baba kızına kıyamaz ve yaşlı bir kadın ona büyü yapar. Ayşe ve ekibi Artuklu Kralı Sultan Salih’e ait bir kitabı aramaya başlarlar. Zeynep, Ayşe’nin çok yakın bir arkadaşıdır ama duygularını engelleyememiş ve yıllardan beri arkadaşının kocası Tarık’a bir aşk beslemiştir. Zeynep’ in bu aşkı lanetin yıllar sonra tekrarlanmasına sebep olur. Büyücüye giden Zeynep, Tarık’ı elde etmek için yardım ister. Ama büyü yenilenir ve kötü cinler ekibe korku dolu günler yaşatmaya başlar. Korku öğesinin onlarda hayalet, bizde cin olması dışında diğerlerinden pek farkı olmayan filmde sadece arkeolog aynı arkeolog.
You must be logged in to post a comment Login