Tübingen Üniversitesi’nden araştırmacılar, Belçika’daki Goyet Mağarası’nda, Neandertaller’in yaklaşık 40.000 yıl önce kendi türlerinden bireylerin kemiklerini kırıp kestiğine ve hatta bu kemiklerden yapılmış aletleri kullandığına dair tüyler ürpertici kanıtlar ortaya çıkardı.
Belçika’daki kazılardan elde edilen Neandertal kemikleri, kasıtlı doğramalara dair kanıtları gün yüzüne çıkardı. Namur şehri yakınlarındaki Goyet mağarasından elde edilen bulgular, Alpler’in kuzeyindeki Neandertaller arasında yamyamlığa dair ilk kanıtları oluşturuyor. İskelet kalıntıları, radyokarbon tarihleme yöntemiyle 40.500 ila 45.500 yılları arasına tarihlendi. Dikkat çekici olan başka bir nokta, bu geç dönem Neandertallerin, kendi türüne ait bireylerin kemiklerinden yapılan aletleri kullanmış olması.
Goyet’in üçüncü mağara odasının incelenmesinde, farklı bilim dallarına ait araştırma sonuçlar bir araya getirildi. Bu sayede daha önceden tespiti yapılamayan 99 kemik parçasının Neandertal kemiği olduğu tespit edildi. Bu da Goyet mağarasının Alpler’in kuzeyinde, Neandertallere ait en büyük miktarda kalıntılara sahip olan sit alanı olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar 10 Neandertal’e ait mitokondriyal DNA’sının bütünüyle analizini yaparak, yaklaşık 30.000 yıl önce nesli tükenen bu insan türüne ait var olan genetik veri sayısını ikiye katladı. Araştırmacılar, geç dönem Avrupalı Neandertaller’de oldukça az genetik çeşitlilik olduğunu, diğer bir deyişle Neandertaller’in birbirlerine çok yakından ilişkili olduğunu ortaya çıkaran önceki çalışma sonuçlarını da doğrulamış oldular.
Goyet’in üçüncü mağara odası bundan yaklaşık 150 yıl önce kazılmıştı. Bugün araştırmacılar, hassas dijital ölçümleme, kemikleri kategorize etme, kemik parçalarının iyi koşullarda saklama kontrolünün sağlanması ve izotopik ve genetik incelemeler gibi güncel yöntemler kullanarak büyük miktarda yeni bilgiyi gün ışığına çıkarabiliyorlar.
Kesik, oyuk ve çentik izlerinin gösterdiğine göre, Goyet mağarasından elde edilen bazı Neandertal kalıntıları insan eliyle işlenmiş. Araştırmacılar bunu, bu kemiklerin ait olduğu bireylerin vücutlarının kesilip doğrandığına dair bir işaret olarak görüyor. Bu kesime ve doğrama eylemlerinin ayrıntılı şeklde yapıldığı tespit edildi. Goyet’deki kalıntılar deri yüzme, parçalarına ayırma ve kemik iliği çıkarma işlemlerinin yapıldığını işaret ediyor. Yamyamlık yapıldığı kesin olarak bilinmese de Tübingen Üniversitesi’nden Hervé Bocheren “Bu işaretler bizim, Neandertaller’in yamyamlık yaptığını düşünmemize yol açtı.” diyor.
Bocheren kalıntıların, bazı sembolik davranışların parçası olarak mı, yoksa sadece yemek için mi doğrandığını bilmenin imkansız olduğunu da ekliyor. Bocheren ayrıca Goyet’te atlara ve ren geyiklerine ait bulunan çoğu kalıntının da, Neandertal kemikleriyle aynı şekilde işlendiğini belirtiyor.
Neandertaller’in yamyamlık yaptığına dair kanıtlar şimdiye dek İspanya’daki El Sidrón ve Zafarraya, Fransa’daki Moula-Guercy ve Les Pradelles sit alanlarında yoğunlaştı, ve araştırmacılar uzun süredir bu olguyu tartışmaya devam ediyor. Goyet’in üçüncü mağara odası, Avrupa’nın daha kuzey bölgelerinde Neandertal yamyamlığına dair ilk örnek oldu.
Goyet mağarasında elde edilen 3’ü kaval ve 1 tanesi uyluk olan 4 kemik, Neandertaller’in ölmüş yakınlarının kemiklerini taş alet olarak kullandığını açık bir şekilde gösteriyor. Bu kemik aletler, taş aletlere şekil vermek için kullanılıyordu. Hayvan kemikleri de sıklıkla taş yontma aleti olarak kullanılıyordu. Bocheren “Neandertal kemiklerinin bu işlev için kullanılması çok nadir görülen bir şey, hatta Goyet’teki kadar sık olarak hiçbir yerde görülmedi.” diyor.
Bu yeni bulgular, nesilleri tükenmeden önceki son zamanda geç Neandertaller’in ölülerine ne yaptığına ilişkin birçok yeni ihtimali gündeme getiriyor. Bocheren, bölgedeki diğer Neandertal sitlerin hiçbirinde, ölülere Goyet’de yapıldığı gibi işlemler yapıldığına dair kanıtlar olmadığını söylüyor. Aksine bu alanlarda Neandertaller öldüklerinde gömülmüş.
Araştırmacılar, Avrupa’nın kuzeyindeki diğer Neandertal sitlerinin, Goyet’ye göre çok daha çeşitli taş aletler barındırdığını söylüyor. Bocheren “Bir yandan bu insanların davranışları arasındaki büyük farklılıklar, diğer yandan geç dönem Avrupalı Neandertaller arasındaki yakın genetik ilişki, farklı grupların sosyal yaşantısı ve aralarındaki etkileşimler hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor” diyor.
Araştırma Tübingen Üniversitesi’ne ait Senckenberg’teki İnsan Evrimi ve Paleo-çevre Araştırma Merkezi’nden Profesör Hervé Bocherens ve Johannes Krause ile yine Tübingen Üniversitesi’nden Cosimo Posth ve Christoph Wissing tarafından yapıldı. Araştırmaya ait sonuçlar Scientific Reports dergisinde yayınlandı.
Tübingen Üniversitesi, 6 Temmuz 2016
You must be logged in to post a comment Login