Kamboçya’daki Angkor Vat tapınak-şehri, turistlerin Asya’da en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olmanın yanında, 9. ve 15. yüzyıllar arasında Güney Asya’nın çoğunluğuna hükmeden Khmer İmparatorluğu’nun başkentiydi. Fakat yeni bir araştırma Angkor Vat’ın Khmer mirasının sadece bir parçası olduğunu gösteriyor.
Geçen sene yapılan lazer taramaları, bölgede keşfedilmemiş birçok arkeolojik alan bulunduğunu gösterdi. Yağmur ormanları içinde keşfedilen bir şehir, Kamboçya’nın günümüzdeki başkenti Phnom Penh’den bile daha büyük olabilir.
The Guardian‘dan Lara Dunston’a göre, arkeolog Damian Evans ve ekibi helikopter kızaklarına “Lidar” olarak bilinen bir lazer tarama sistemini bağladı. Lidar, lazer ışıklarını yere yöneltiyor, ve daha sonra yeraltındaki (ve bitki örtüsünün altındaki) yapıların yüksek çözünürlüklü bir resmini çıkarmak için veri topluyor.
Khmer’lerin inşa ettiği yapıların çoğu ahşap ve doğada çözünen diğer malzemelerle yapıldığı için, yıllar içinde yok oldular ve orman yağmurlarının altında kaldılar. Fakat Lidar teknolojisi, toprak yığınlarını, duvar temellerini, duvarları, yolları ve bitki örtüsünün altında kalıp görünmeyen diğer kalıcı yapıları tespit edebiliyor.
Evans’ın Arkeolojik Bilim Dergisi (Journal of Archaeological Science)’ta tarif edilen projesinde 90 saat içinde 1900 kilometre kare alan tarandı. Taramalar, yağmur ormanlarının altında şehirler ve tapınak komplekslerini ortaya çıkardı.
Evans “Yağmur ormanları altında, kimsenin orada olduğunu bilmediği tüm şehirler var” diyor. Bunlardan en büyük gözükeni Mahendraparvata. 2012 yılındaki Lidar taramaları Mahendraparvata’nın bir kısmını ortaya çıkarsa da, 2015 araştırması şehrin gerçek büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Washington Post‘tan Travis Andrews’ın belirttiğine göre Evans için en büyük sürprizlerden biri, Angkor Vat’ın 100 km doğusunda, Preah Khan tapınağının yanında bir Ortaçağ şehri bulmak olmuş. Evans “Nerdeyse 10 yıl boyunca yer üstünde çalışma yaptık, bu tapınağın çevresinde bir şehir olması gerektiğini düşünüyorduk, ama bulamadık. Şimdi aniden, aradığımız şehir önümüzdeki ekranlarda belirdi. Gözümüzün önünde duruyormuş. Orada olmadığına karar verdiğimiz şehir birden ortaya çıktı” diye şaşkınlığını açıklıyor.
Araştırmacılar henüz bu uzaktaki alanların çoğunu ziyaret etmemiş ve incelememiş olsa da, Lidar taramasıyla havadan yapılan inceleme şimdiden tarihi yeniden yazıyor gibi gözüküyor. Londra Üniversitesi’nden Peter Sharrock’a göre bu taramalar, Khmer İmparatorluğu’nun şehir, tapınak ve kanal kompleksleriyle 12. yüzyılın bilinen en büyük imparatorluğu olduğunu gösteriyor.
Evans, taramaların ayrıca Khmer İmparatorluğu’nun gizemli çöküşünün hikayesini de değiştirdiğini söylüyor. Evans Associated Press‘e yaptığı açıklamada “Tarihçiler, Taylandlılar kuzeydeki kaleleri işgal etmeye başlayınca Khmer’lerin güneydeki şehirlere göç ettiğine inanıyordu. Fakat bu taramalar güneyde büyük bir şehir olmadığını gösteriyor ve bu fikrin doğruluğunu sorguluyor” diyor.
Bu keşif hakkında Evans’ı en çok etkileyen, Khmer imparatorluğunun karmaşıklığı ve yaşadıkları çevreyi değiştirebilme yetenekleri oldu. Khmer’ler binlerce kilometrelerce ormanı ortadan kaldırarak araziler açmış, nehirlerin yönünü değiştirerek bir su sistemi oluşturmuştu.
Evans “Bundan çıkardığımız sonuç şu ki, insanların çevrelerini ne kadar şekillendirdiğini hafife almışız” diyor.
Smithsonian.com, Jason Daley, 14 Haziran 2016
You must be logged in to post a comment Login