Bir zamanlar firavunlara bağlı olan Nubia’daki Kuş Krallığı’nın hükümdarları, yaklaşık bir yüzyıl boyunca Mısır’ı kontrol altına aldı. Mısır ritüellerini benimseyerek, her iki medeniyeti de etkileyen bir kültür yarattılar.
Mısır’ın güneyinde, Nil Nehri uçsuz bucaksız çöl manzarası boyunca kıvrılarak akar. Günümüzde Sudan sınırları içinde yer alan bu bölge, antik çağda Nubia olarak biliniyordu. Nubia’nın tarihi, Nil boyunca uzanan altı katarakt tarafından şekillendirilmişti. Bu noktalar, nehir yatağındaki kayalık oluşumlar nedeniyle Nil sularının güçlü akıntılar halinde akmasına neden olur, kesintisiz ulaşımı imkânsız hale getirirdi. Bu coğrafi engeller nedeniyle, Nubia uzun süre boyunca kuzeydeki güçlü komşusu Mısır’dan izole kaldı.
(İlgili: Bir Fotoğrafçının Gözünden Nubia’nın Az Bilinen Piramitleri)
Ancak MÖ 8. yüzyıldan itibaren, günümüzde Sudan’ın kuzeyinde yer alan Kuş Krallığı’ndan gelen Nubialı firavunlar Mısır’ı yönetmeye başladı. Yüz yıldan fazla bir süre boyunca antik Mısır geleneklerini yeniden canlandırıp uyarlayarak, Mısır’ın gelişimini yüzyıllar boyunca etkileyen bir miras bıraktılar.
Nubia’da belgelenen ilk yerli monarşi, Yukarı Nubia’da yer alan ve Kuş olarak da bilinen bağımsız Kerma Krallığı’ydı. MÖ 2. binyılda büyük bir gelişim gösteren bu krallıkta, Kuşit hükümdarları, Kerma kentinin merkezinde yükselen devasa deffufa gibi kerpiç yapılar içinde dini ritüeller gerçekleştiriyordu.
Nil Nehri üzerinden Nubia’ya ulaşmanın zorlukları nedeniyle, komşu Mısır ile ekonomik, kültürel ve hatta askeri etkileşimler genellikle çöl üzerinden geçen kara yolları aracılığıyla gerçekleşiyordu. Eski Krallık döneminde Mısırlı tüccarlar, ticaret yapmak ve altın, fildişi, tütsü ve köleleştirilmiş insanlar elde etmek için Nubia’ya seyahat ediyorlardı. MÖ 2.200 civarında yazılmış bir mektupta, Firavun II. Pepi, Nubia’ya seyahat eden Yukarı Mısır valisi Harkhuf’a şöyle sesleniyordu:
“Derhal kuzeye, saraya gel! Acele et ve Ufuk Halkının Ülkesi’nden getirdiğin bu pigme köleyi canlı, sağlıklı ve iyi durumda yanında getir! O, tanrı için dans edecek, kral Neferkare’nin (II. Pepi) kalbini neşelendirecek, ona sevinç verecek!”
Daha sonra, Orta Krallık döneminde (yaklaşık MÖ 1.975–1.640), Mısırlılar Aşağı Nubia’da surlar inşa ederek, Birinci ve İkinci Kataraktlar arasındaki (Asvan’dan Abu Simbel’in ötesine kadar) Kuş topraklarını firavunların kontrolü altına aldı. Bu hamlenin amacı, bölgedeki ticareti kontrol etmek ve Mısır’ın güney sınırlarını güvence altına almaktı.
(İlgili: Bu Piramitleri, Afrika’nın İlk Uygarlıklarından Biri İnşa Etti)
Yeni Krallık döneminde (yaklaşık MÖ 1.539–1.075), 18. Hanedan’ın ilk firavunları, Nubia topraklarını Dördüncü Katarakta kadar ele geçirdi. Mısırlı firavunlar, MÖ 1.550’den 1.069’a kadar Kuş olarak adlandırdıkları Nubia topraklarını yönetmek üzere genel valiler atadı. Bu valiler, Abu Simbel ve Soleb’deki gibi görkemli tapınaklar ve kaleler inşa ettirdiler.
MÖ yaklaşık 1075–715 yılları arasına tarihlenen Üçüncü Ara Dönem olarak bilinen süreçte, Mısır siyasi kargaşa ve gerilemenin sancıları içindeydi. Bu dönemde Nubia, firavunların doğrudan müdahalesinden büyük ölçüde bağımsız kaldı ve birkaç yeni, bağımsız Kuş krallığı gelişti.
Bunlardan biri, Dördüncü Katarakt yakınlarında, MÖ 8. yüzyılın ortalarında ortaya çıktı ve krallığın başkentini Napata’ya, kraliyet mezarlığını ise yakınlardaki El Kurru’ya taşıdılar. Bu Kuş krallığının hükümdarları, bir zamanlar kendilerini yönetenleri yönetecekler, hatta kendileri Mısır firavunu olacaklardı.
Taharqa: Fâtih Firavun
Bu yeni Kuş krallığı, Alara ve Kashta adlı iki kral tarafından kuruldu. Kashta’nın oğlu Piye, daha sonra krallığın sınırlarını Elephantine’ye, yani günümüz Asvan’ına kadar genişleterek Aşağı Mısır’ı Kuş yönetimine bağladı. Piye, gözünü Yukarı Mısır’a da dikti ve MÖ 727 civarında Hermopolis’i ele geçirip Memphis’i yağmaladığı bir askeri sefer düzenledi. Ancak Piye, Mısır üzerindeki Kuş hakimiyetini sağlamlaştıramadan Napata’ya döndü.
(İlgili: Antik Nubia’da Tanrıça İnancı: Hathor Kimdi?)
Onun başaramadığı bu görevi, halefleri Shabaka (diğer adıyla Shabaqo) ve Shebitku (diğer adıyla Shabataka) tamamlayacaktı. Bu Nubialı krallar, 25. Hanedan olarak adlandırılan yeni Mısır hanedanının temsilcileri olarak başkenti Teb’e taşıdılar ve Nil Deltası’na kadar uzanan geniş bir bölgeyi kontrolleri altına aldılar.
25. Hanedan’ın en ünlü firavunu ise şüphesiz Shebitku’nun kardeşi Taharqa idi. Birçok araştırmacı, Taharqa’nın, İncil’in Yeşaya Kitabı’nda Asur Kralı Sanherib’in Yahuda Krallığı’na düzenlediği saldırıyla ilgili olarak bahsedilen Kuş kralı Tirhaka olduğuna inanıyor: “Sanherib, Kuş Kralı Tirhaka’nın kendisiyle savaşmaya geldiğini duydu.” (2 Kings 19:9)
Mısır kaynaklarına göre, Shebitku’nun hükümdarlığı döneminde Taharqa, Asurlulara karşı Yahuda Krallığı’nı desteklemekle görevlendirilmişti. Sonunda Kudüs, Assurluların eline geçmedi ve İncil’e göre bu durum, tanrının Hizkiya’nın dualarına yanıt vermesine bağlanmıştı: “Rab’bin meleği Asur ordugâhına gidip yüz seksen beş bin kişiyi öldürdü… Bunun üzerine Asur Kralı Sanherib ordugâhını topladı ve geri çekildi.” (2 Kings 19:35-36)
Taharqa: İnşa Eden Firavun
Taharqa, iktidar hakkının yalnızca kalıtsal değil, aynı zamanda ilahi bir yetkiye dayandığını vurguluyordu. Kawa’daki Amun Tapınağı’ndan bir stel üzerinde şu sözleri yer alıyor:
“Şahin göğe yükseldikten ve babam Amun, her toprağın… ayaklarımın altına serilmesini emrettikten sonra Memphis’te tacımı aldım.”
Bu ifade, firavunun selefinin ölümünden sonra tahta geçtiğine işaret ediyor. Şahin ile (yani sık sık başka bir şahin-tanrı olan Hemen ile bağlantılı tanrı Horus ile) ilişkilendirilen kralın kimliği belirtilmemiş. Ancak aynı stel üzerinde yer alan ve Shebitku’nun “onu [Taharqa’yı] diğer tüm kardeşlerinden daha çok sevdiği” şeklindeki ifadesi göz önüne alındığında, burada Shebitku’dan bahsedildiği düşünülüyor.
Yaklaşık 26 yıl süren hükümdarlığı boyunca Taharqa, birçok anıt ve dini yapı inşa ettirdi. Karnak’taki Büyük Amun Tapınağı’na, tıpkı Taharqa köşkü olarak bilinen ilk avludaki yapı gibi yeni bölümler ekletti. Napata’daki Amun Tapınağı’nı yeniden inşa ettirdi ve MÖ 680 civarında Kawa’da Amun’a adanmış yeni bir tapınak yaptırdı. Kawa’daki kutsal alanda yer alan anıtsal yazıtta şu ifadeler bulunuyor:
“Şunu bilin ki, zihnim babam Kawa’nın Amun-Re’sine ait tapınak kompleksini [yeniden] inşa etmeye odaklandı, çünkü bu yapı yalnızca kerpiçten yapılmış ve toprakla örtülmüştü.”
(İlgili: Antik Kush Krallığının Yazı Sistemi Sonunda Çözüldü)
Taharqa, atalarının defnedildiği El Kurru nekropolünün karşı kıyısındaki Nuri’de kendisi için bir piramit inşa ettirdi. Mezarlık alanının neden değiştirildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte, bunun Napata’nın “Saf Dağ” olarak bilinen Gebel Barkal ile bağlantılı olduğu düşünülüyor. Nubia başkentinin siluetine hakim olan aklaşık 75 metre yüksekliğindeki bu doğal kumtaşı kayalığının şeklinin, kraliyet sembolü olan kobra (uraeus) figürüne benzediği söylenirdi.
Mısır Yeni Yılı Günü’nde Gebel Barkal’dan bakıldığında, güneş Taharqa piramidinin zirvesinden doğuyormuş gibi görünüyordu. Bu özel gün, Nil’in her yıl yeniden hayat veren taşkınlarıyla aynı döneme denk geldiği için Taharqa yalnızca güneş tanrısı Re ile değil, aynı zamanda ölüm ve bereket tanrısı Osiris ile de ilişkilendirilmişti.
Taharqa’nın Mirası
Taharqa’nın MÖ 664 yılındaki ölümü, Mısır üzerindeki Nubia hakimiyetinin çöküşünü simgeliyordu. Taharqa, zaten MÖ 667’de Asurbanipal’e karşı Aşağı Mısır’daki kontrolünü kaybetmişti. Onun halefi ve yeğeni olan Tanutamani, kısa bir süreliğine Yukarı Mısır’ı yeniden ele geçirdi, ancak MÖ 663’te Asurbanipal tarafından bir kez daha yenilgiye uğratıldı. Tanutamani Nubia’ya geri çekilmek zorunda kaldı ve hayatının geri kalanını burada geçirdi.
25. Hanedan’ın çöküşünün ardından, Nubia’da Meroë Krallığı kuruldu ve Mısır kültürünün izlerini MS 4. yüzyıla kadar yaşatmaya devam etti. Nubia tanrılarından aslan başlı Apedemak’ın, Mısır tanrısı Horus ile birlikte tasvir edildiği Naga Tapınağı, Kuşitlerin beslediği senkretik (birleşik) kültürü ve Nubia ile Mısır’ın sonsuza dek birbirine nasıl bağlı olduğunu gösteren önemli bir örneği temsil ediyor.
National Geographic. 8 Şubat 2025.
You must be logged in to post a comment Login