Bölgenin ticaret merkezi olan Petra Antik kenti, muhtemelen zamanla sayısı artan kent sakinlerine gıda sağlamak için yerli tarımdan faydalanıyordu.
Amerika Birleşik Devletleri’nden bir doçent, bölgede Nebatiler, Roma ve Bizans egemenliği sırasında gerçekleşmiş olan nüfus patlamasının, şaşırtıcı bir şekilde tarım faaliyetlerinin de içinde olduğu faktörlerden kaynaklanmış olabileceğini söylüyor.
New York Devlet Üniversitesi’nde doçent olan Jennifer Ramsey, “MÖ 1. yüzyılın sonlarında antik Yakın Doğu’daki ticaret imparatorluğunun başkenti olan Petra, bölgenin doğal ortamını etkiledi ve popülasyonda önemli ölçüde büyüme yaşandı.” diyor.
Ramsey, “Bugün yaşamaya elverişsiz bir doğal ortam gibi görünse de, Antik Yunan tarihçisi Diodorus Siculus, MÖ 1. yüzyılda Petra’yı önemli nüfusa sahip bir yer (yaklaşık 10.000 kişi) olarak tanımlıyor.” diyor.
(Petra: Kayaya Kurulmuş Bir Antik Kent)
Ramsey’e göre, Arabah Vadisi’ndeki Bir Madhkur yerleşimi, yılda 100 mm’den daha az yağış almasına rağmen; Petra’yı, Akdeniz’deki Gazze Limanı’na bağlayan antik Baharat Yolu üzerinde kervanların uğradığı önemli duraklardan biriydi ve Nebatilerin de bölgedeki iskanına dair kanıtlar var.
Ramsey, “Ayla yani Akabe gibi yerleşimler, Mısır’daki Roma hakimiyeti ve onu izleyen Kızıldeniz Limanı’nın yeniden canlanlandırılmasına karşılık olarak kurulmuş olabilir.” diyor.
Ramsey, “Muhtemelen Nebatiler bunu Arap Yarımadası’nın güneyinde, kontrolünü elinde tuttukları kazançlı aromatik ticaret ürünleri karşısında doğrudan bir tehdit olarak gördü. Daha sonra Trajan’ın MS 106 yılında Nebati Krallığı’nı Arabistan’ın bir ili olarak topraklarına katması ve ‘ Via Triana Nova’ yolunu inşa etmesi de büyük olasılıkla popülasyonun artmasına yol açtı.” diyor.
Ramsey, buna benzer şekilde Roma birlikleri MS 3. yüzyılın sonlarında Kudüs’ten Akabe’ye gönderildiğinde, Ürdün’ün güneyindeki askeri kamplardaki personelin sayısında da bir artış olduğunu söylüyor. Tabii askeri personelle birlikte sivil sayısı da artmıştı.
(Petra’da Devasa Büyüklükte Yeni Bir Yapı Bulundu)
Ramsey, “Roma birlikleri, Doğu sınırının en güneyindeki Roma askeri üssü olarak Akabe’de kalmaya devam etti; en azından MS 5. yüzyılın başına kadar.” diyor ve diğer kaynaklarda da Akabe’nin MS 630’da Arapların gelişine dek Geç Antik Çağ boyunca aktif bir ticari liman olarak kaldığını ekliyor.
Ramsey, “Bundan, Nebatilerin, az miktarda yağış miktarının kendi kullanımları için nasıl toplanacağını hızla öğrendikleri açık. Nebatilerin popülasyonları büyüdükçe kullandıkları çeşitli hidrolik mühendislik özellikleri belgelendi.” diyor.
“Ayrıca Nebatilerin burada büyüyüp buraya adapte olduğu gerçeği; alandaki duvarlarda, çiftlik evlerinde, harman yerlerinde, barajlarda ve vadi setlerinde karşılaşılan ve etnografik araştırmalarla bulunan arkeolojik kanıtlarla desteklendiği gibi; alandaki bitkisel kalıntılar da bunun böyle olduğunu doğrudan kanıtlıyor.”
“Akabe, Humayma, Bir Madhkur ve Ayn Gharandal yerleşim yerlerinde ayrıca Roma dönemi boyunca askeri amaçlı kullanılan kaleler yer alıyordu. Buralarda yaşayan yerli halklar, büyük miktarlarda besine ihtiyaç duyuyordu ve bunun da sonucu büyük ihtimalle tarımsal ürünlere karşı artan talep oluyordu.”
Bu yerleşim yerlerindeki büyük yerleşik popülasyonları desteklemek için, yapılacak her ölçekteki yerel tarımsal üretimin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Ramsey, “Bu, Ürdün’ün güneyindeki toplulukların ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yerel tarımsal üretime, özellikle de tahıllara güvendikleri anlamına gelmiyor.” diyor.
Ramsey bununla birlikte atıfta bulunulan verilerin (örneğin yabani otlar, samanlar ve tarla sistemleri gibi) en azından bir miktar yerel tarımsal üretime işaret ediyor.
“Dahası, yerleşim yerlerindeki iskan sürecinin farklı safhalarına ait tahıl tanelerinin ve işlenmiş mahsullerin varlığı da burada yerel bir tarım ekonomisinin olduğunu destekliyor.”
Ramsey, “Sonuçta, Güney Ürdün’de ve Negev Çölü’nde antik çağdaki doğal ortam, varlıklarını ayakta tutmak için daha fazla tarım ürününe ihtiyaç duyan daha geniş toplulukların bir yansıması olarak; çorak bir çölden daha yeşil ve antropomorfik bir ortama önemli ölçüde evrilmiş olacaktı.” diyor.
Saeb Rawashdeh. Jordan Times. 5 Ocak 2019.
You must be logged in to post a comment Login