Mısırın Mezoamerika’daki İlk Kullanımı Belgeleniyor

Orta Amerika’nın kaya sığınaklarında bulunan insan iskeletleri, mısırın ne zaman beslenme düzeninin önemli bir parçası olduğunu ortaya koydu.

Antik bir besin kaynağı olan mısır, ilk kez yaklaşık 6.500 yıl önce Maya ovalarında yetiştirildi. C: UNM

Neredeyse tüm marketlerin her bir reyonunda mısırdan yapılmış ürünler bulunur: taze mısır, konserve mısır, mısır gevreği, taco ekmeği, patlamış mısır, yüzlerce ürünün içindeki mısır şurubu, hayvan mamalarında, sabunlarda ve kozmetik ürünlerde kullanılan mısır dolgusu ve böylece devam eden upuzun bir liste.

İnsanların mısır yemeye başladığı zamana ışık tutmaya çalışan yeni araştırmayı yayımlayan ekibin baş araştırmacısı, New Mexico Üniversitesi Antropoloji Departmanı profesörü Keith Prufer’a göre mısır, 2019 yılında 1 milyar tona ulaşan üretimiyle -ki bu, pirinç üretiminin iki katıdır- insanlar tarafından evcilleştirilen belki de en önemli bitki olma niteliğini taşıyor.

Prufer’ın ekibinin yakın zamanda Science Advances adlı dergide yayımlanan son araştırması, günümüzde her zaman ve her yerde kolayca ulaşılabilen mısırın ne zaman insanların beslenme düzeninin kilit noktası haline geldiğine dair yeni bilgileri açığa çıkarıyor. Şimdiye dek, Orta Amerika tropikal bölgelerinde yaşayan insanların mısır yemeye ilk ne zaman başladığı hakkında çok az şey biliniyordu. Fakat Orta Amerika’nın kaya sığınaklarında son derece iyi korunmuş eski insan iskeletlerinin “benzersiz” keşfi, mısırın ne zaman Kıta Amerika’daki insanların beslenme düzeninin önemli bir parçasına dönüştüğünü ortaya koydu.

“Günümüzde mısırın popülaritesinin çoğu, hayvan yemlerinde kullanılarak değerlendirilen yüksek karbonhidrat ve protein değeri ile şekerli içeceklerin de dahil olduğu birçok işlenmiş gıdada tercih edilmesini sağlayan şeker içeriğinden geliyor. Ayrıca mısır, Mezoamerika’da geleneksel olarak mayalanmış içeceklerde de kullanılmış durumda.”

“9.000 yıl önce Meksika’da mütevazı bir şekilde yetiştirilmeye başlandığını göz önüne aldığımızda, mısırın nasıl dünyanın en dominant bitkisi haline geldiğini anlamanın yolu, insanları bu mahsule çeken şeyin ne olduğunu çözmekten geçiyor. Akademik makalemiz, mısırın insanlar tarafından temel besin maddesi olarak benimsenmesinin ilk doğrudan ölçütünü sağlıyor.” diyor Prufer.

Kazılar, New Mexico Üniversitesi profesörü Keith Prufer ile birlikte çalışan ve arkeologlar, biyologlar, ekologlar ve jeologlardan oluşan uluslararası bir ekip tarafından yürütüldü. C: UNM

Prufer, Nex Mexico Üniversitesi ile (Santa Barbara) California Üniversitesi liderliğindeki araştırmacılardan oluşan uluslararası ekibin Orta Amerika’daki ilk insanları, onların zaman içinde değişen ve yeni çevresel şartlara nasıl uyum sağladıklarını, bu değişikliklerin insan yaşamının tarihini ve toplulukları nasıl etkilediğini incelediğini söylüyor.

“Bu değişiklikleri evrimsel açıdan anlayabilmenin temel meselelerinden biri; avcı-toplayıcılıktan tarıma geçiş yollarının nasıl olduğu ile yenilikçi geçimsel stratejilerin temposunu ve gidişatını bilmektir. Besin üretimi ve tarım, insanlık tarihindeki açık ara en önemli kültürel yeniliktir.”

(Cahokia’nın Yükselişi, Mısır Tarımının Başlamasıyla Oldu)

“Tarım, aynı yerde daha büyük topluluklar halinde yaşayabilmemizi ve besin üretimi yapılan çevrede kalıcı yerleşimler geliştirebilmemizi sağladı. Bu değişiklikler en sonunda, 3.000 yıl ila 1.000 yıl öncesinde Maya bölgesinde Klasik Dönem şehir devletlerinin gelişimine öncülük etti. Ayrıca, bu çalışmaya kadar, ilk Mezoamerikalıların ne zaman çiftçiliğe başladıklarını ya da yeni kültigen (insanlar tarafından kasıtlı olarak değiştirilmiş veya seçilmiş) mısırı ne kadar sürede beslenme düzenlerinin demirbaşı haline getirdiklerini bilmiyorduk. Şüphesiz ki, tarımdan önceki faaliyetleri olan toplayıcılık, avcılık ve bahçecilik uğraşlarında oldukça başarılılardı, dolayısıyla zamanlamayı ve altında yatan süreçleri anlamak konusuna kayda değer bir ilgi gösteriliyor.” diyor Prufer.

İskelet numunelerine yapılan radyokarbon tarihleme, insanların yabani bitkileri ve hayvanları tükettiği mısır-öncesi avcı-toplayıcı beslenme düzeninden mısırla tanışma ve mısıra duyulan güvenin artışına geçişi gösteriyor. Mısır, 4.700 yıl önce bölgedeki insanların beslenme düzeninin %30’undan azını oluşturuyordu; 700 yıl sonra ise bu oran, %70’e yükselmişti.

Mısır, 9.000 yıl önce, Orta Amerika’daki Balsas Nehri Vadisi’nin alçak kesimlerinde yetişen yabani bir çayır olan “zea”dan evcilleştirilmişti. Kanıtlar, mısırın ilk olarak Maya ovalarında 6.500 yıl önce yetiştirildiğini, hemen hemen aynı zaman diliminde Meksika’nın Pasifik kıyısı boyunca da görüldüğünü ortaya koyuyor. Fakat mısırın o zamanlar “temel tahıl” niteliğinde olduğuna dair herhangi bir kanıt yok.

Mısır, ilk kez, likörün erken bir çeşidinin yapımında kullanılmış olabilir.

“Koçanların ve tohumların aslında beslenme açısından bir önem teşkil edemeyecek kadar küçük olduğu zamanlarda, mısır sapı suyunun, evcilleştirilmiş ilk mısır bitkilerinin asıl kullanım şekli olduğunu varsayıyoruz. İnsanların, şekerli içecekleri mayalayarak alkollü içeceğe dönüştürmekte gerçekten başarılı olduklarını görüyoruz. Mısır bitkilerinin insanlar tarafından daha büyük tohumlara sahip olacak şekilde yapay seçilime uğratılması, bitkinin kendi kendilerine yaşadıkları genetik değişikliklerle çakıştı ve bu durum, üzerindeki tohum sıralarında daha çok ve daha büyük tohumları olan daha iri koçanların ortaya çıkmasını sağladı.” diye açıklıyor Prufer.

Eski bireylerin beslenme düzenlerinde mısırın varlığını tespit etmek isteyen Prufer ve çalışma arkadaşları, 52 iskeletin kemikleri ve dişlerindeki karbon izotoplarını ölçtüler. Çalışmada, popülasyonun bütünsel bir numunesini yansıtan erkek ve kadın yetişkinler ile çocukların kalıntıları kullanıldı. Kalıntıların en eskileri 9.600 ile 8.600 yıl öncesine, en yenileri ise 1.000 yıl öncesine tarihleniyordu.

Analiz, en eski kalıntıların, kara hayvanlarını avlayarak yedikleri etin yanı sıra tropikal ormanlarda ve savanlardaki yabani bitkiler, palmiyeler, meyveler ve kabuklu yemişlerle de beslenen insanlara ait olduğunu gösteriyor.

Barton Creek Mağarası’ndan antik bir mısır koçanı. C: Jaime Awe

4.700 yıl kadar önce bazı bireylerin mısırı ilk kez tüketmeye başlamasıyla birlikte beslenme düzenleri birbirlerinden farklılaştı. Henüz anne sütüyle beslenen iki bebeğin izotopik işaretleri, annelerinin önemli miktarda mısır tükettiğini gösteriyor. Sonuçlar, sonraki bin yılda, popülasyon yerleşik tarıma geçtikçe mısır tüketiminin arttığını ortaya koyuyor.

Prufer, şu noktaya dikkat çekiyor: “Üzerinde çalıştığımız ilk toplumlarda mısırın nasıl temel tahıl haline geldiğini, kemiklerdeki izotoplara bakarak doğrudan gözlemleyebiliyoruz. Biliyoruz ki insanlar, binlerce yıl boyunca, mısırın yabani atası olan “zea” ile ve ilk mısırlar ile deneyler yapıyorlardı; fakat günümüzden 4000 yıl öncesine kadar mısır, temel tahıl niteliğini taşımıyordu. Sonraki süreçte ise bu bitki insanlar için vazgeçilmez oldu ve böylece önce Kıta Amerika’da sonra da dünyanın geri kalanında belki de en önemli besin ürünü haline geldi.”

Kazılar, Prufer’ın yanı sıra arkeologlar, biyologlar, ekologlar ve jeologlardan oluşan uluslararası bir ekip tarafından yürütüldü. Saha araştırmasında, koruma altındaki bölgenin ortak yöneticisi olan Belizeli sivil toplum örgütü “Ya’axche’ Koruma Vakfı”, bu vakıfla ortak çalışan kimseler, New Mexico Üniversitesi lisans öğrencileri ve mezunları görev aldı.

Prufer’ın söylediğine göre koşullar, kazı ekipleri için hiç de uygun değildi: “Belize’de yer alan Maya Dağlarındaki Bladen Tabiatı Koruma Alanı’nda (en yakın yoldan iki günlük yürüme mesafesinde, uçsuz bucaksız bir vahşi yaşam alanı), oldukça ücra olan iki kaya sığınağında beş yıl boyunca saha araştırması yaptık. Bu bölgede çalışabilmek için, her yıl bir ay boyunca, elektrik ile su olmadan ve hatta telefonlarımız çekmeden kamp yapmak zorunda kaldık.”

Araştırma yayımlanmış olduğuna göre ekip, çalışmalarını bir sonraki aşamaya taşıyabilir.

“Yeni teknolojiler, antik DNA üzerine yapılan çalışmalar ile besinlerin doku ve enerji bloklarına dönüştürülmesinde görev alan bireysel amino asitlerin izotopik analizi yardımıyla, moleküler analizi daha derinden inceleyebilmemizi sağlıyor. Halihazırda, çalışmamızı analizin gelecek nesilleri için genişletmek adına çalışan doktora öğrencilerimiz de bulunuyor,” diyor Prufer.


University of New Mexico. 3 Temmuz 2020.

Makale: Kennett, D. J., Prufer, K. M., Culleton, B. J., George, R. J., Robinson, M., Trask, W. R., … & O’Donnell, L. (2020). Early isotopic evidence for maize as a staple grain in the Americas. Science Advances, 6(23), eaba3245.

Kocatepe Üniversitesi'nde Hukuk okuyor. Dil, tarih ve arkeoloji alanlarında kendini geliştiriyor.

You must be logged in to post a comment Login