Mısır’ın En Büyük Kraliyet Düğünlerinden Birinin İçyüzü

Antik Mısır’ın en büyük firavunlarından biri olan II. Ramses’in Hitit prensesi ile evlenmesi iki eski düşman ülkenin aralarındaki siyasi ittifakı güçlendirdi, ancak düğün hazırlıklarını tamamlamak pek de kolay olmadı.

Firavunun Hitit kralı III. Hattuşili’nin kızı ile olan evliliğini belgeleyen stela Büyük Ebu Simbel Tapınağı’nda bulunuyor ve II. Ramses heykelleri bu alanda sıralı haldedir. III. Hattuşili’nin kraliyet mührü (aşağıda) bu hanedanlık birleşmesi için çok sayıda yapılan yazışmalarda kullanılmıştır.

II. Ramses, Mısır’da en uzun saltanat süren firavunlardan biriydi. 65 yılı aşan hükümdarlığı süresince Mısır, askeri ve kültürel anlamda muhteşem bir çağ yaşadı. Bu başarısı ona ‘Büyük Ramses’ unvanını kazandırdı.

Mısır’da firavunlar 30 yıl süren hükümdarlıklarını abideleştirmek için “Heb Sed Festivali” denilen jübileyi düzenliyorlardı. II. Ramses de MÖ. 1249 yılında bu önemli töreni gerçekleştirmek için görkemli yeni başkenti Pi-Ramses’i seçmişti.

Hükümdarlığı boyunca günümüz Türkiye’sine ve Suriye’nin kuzeyine yayılmış olan Hitit imparatorluğu da dahil olmak üzere, hiçbir etken Mısır’ın güvenliğini ve refahını tehlikeye atamadı. MÖ. 1275 yılında Kadeş Savaşı’nı kazanan II. Ramses, Hititler’e karşı savaşı neredeyse kaybedecek olmasına rağmen, bu zaferini olduğundan daha ezici göstermişti. Aşağı Nubya’da Nil Nehri kenarında bulunan Ebu Simbel’de II. Ramses’in 18 metre yüksekliğinde kumtaşı heykelleri bulunmakta ve savaş sahneleri firavunun görkemli cenaze tapınağının duvarlarını süslemekte. Aynı zamanda bu süslemelere kendisinin hem mimari, hem de halkla ilişkilerde uzman olduğunu gösteren birçok örnek de dahil. Tarihçiler tarafından Mısır ve Hitit kayıtları karşılaştırıldığında ise savaş sonucunun Ramses’in tasvir ettiğinden daha az tek taraflı olduğu düşünülüyor.

Kuzeydeki Hititler: Etkileyici Aslanlı Kapı günümüz Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hitit başkenti Hattuşaş’da yer almaktadır. Şehir zamanında tek bir duvarla çevrildiydi ve 50,000 nüfusluk popülasyona sahipti.

MÖ. 1258 yılında savaşın sonucu olarak Hitit kralı III. Hattuşili, iki imparatorluk arasındaki düşmanlığı sona erdirmek amaçlı bir antlaşma imzalamayı kabul etti ve böylelikle antik Mısır’ın en yaratıcı ve zengin dönemlerinden birine öncülük etmiş oldu. Dokuz yıl sonra, “Heb Sed Festivali” yaklaşırken, Ramses ve Hititler, daha yakın ve siyasi bir ittifak için firavun ve bir Hitit prensesi arasında bir evlilik tasarladılar. Üstelik bu prenses herhangi bir prenses de değildi; Firavunun, Kral Hattuşili’in doğan ilk kız çocuğunda gözü olduğu, daha önce Mısır’dan gönderilen elçiler tarafından açıkça ifade edilmişti.

Büyük Ramses’in Hükümdarlık Dönemi
MÖ. 1279 yılında, I. Seti’nin oğlu, büyük bir “kurucu” ve savaşçı, Prens Ramses babasının yerine geçti ve II. Ramses adını alarak firavun oldu.
MÖ. 1275 yılında, Mısır ve Hitit kuvvetleri Kadeş Savaşında çarpıştılar. Ramses neredeyse hem savaşı hem hayatını kaybedecek olmasına rağmen yine de bu durumu büyük bir başarı elde etmiş gibi göstermiştir.
Yaklaşık M.Ö. 1264 yılında, Kadeş Savaşı’nın anısına Aşağı Nubya’da Ebu Simbel’in büyük cenaze tapınaklarının yapımına başlandı.
MÖ. 1258 yılında, Ramses ve Hitit kralı III. Hattuşili günümüz Suriye’nin ve İsrail’in kontrolü için aralarında geçen rekabeti sonlandırmak adına barış antlaşması imzaladı.
MÖ 1249 yılında, 30 yıl süren hükümdarlığından sonra, II. Ramses ilk kraliyet jübilesini Nil Delta’sında bulunan görkemli başkenti Pi-Ramses’de kutladı.
MÖ. 1245 yılında Ramses, Hattuşili’nin kızıyla evlendi ve prensesin Mısırlı ismi Maathorneferure oldu.
MÖ. 1213 yılında, II. Ramses 60 yılı aşan hükümdarlığından sonra vefat etti ve 13. oğlu olan Merneptah tahta geçti.

İki taraf da çok uzun süren müzakerelere giriştiler ve bu müzakerelerin bütün ayrıntıları tarihçiler tarafından günümüzde Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hitit başkenti Hattuşaş arşivlerindeki kil tabletler üzerinden çevrildi. 1906-08 yıllarında arkeologlar tarafından keşfedilen bu tabletler, iki imparatorluk arasındaki günlük siyasi ilişkileri ve iki kraliyet ailesinin birleşme planları hakkında detaylı bilgi sağladı.

Ramses Hattuşili’den bir elçi kabul ediyorken
MÖ. ikinci bin yılda, genellikle hükümdarlar günümüz zirvelerinin aksine birbirleriyle buluşmazdı. Akadlılar tarafında mar shipri denilen insanlar diplomasiyi yürütürlerdi. Bu devlet memurları aynı zamanda hem ulak hem de büyükelçilerdi ve asil veya aristokratik aile mensubuydular. Gösterişli tören eşliğinde aldıkları hediyeleri taşırlardı. Görsel: H. M. Herget.

Sert Konuşan Kraliçe

Çivi yazısı kama şeklindeki aletin ıslak kile bastırılması ile oluştu. Bu yöntemle yazılan Hitit tabletleri, kralın firavuna resmi evlilik teklifini sunması için firavun temsilcilerinin tarafından nasıl ikna edildiğini ortaya çıkardı. Hititler tarafında ise düğün hazırlıkları, prensesin çeyizine odaklanan Hattuşili’in eşi Kraliçe Puduhepa tarafından yürütülüyordu.

Ramses’in elçileri yeni gelinin gecikmesi yüzünden şikayet etmeye başladığında, gecikme sebebi olarak Puduheba, Hititler’in sözünü verdiği etkileyici çeyizin yanında mevcut olan kıtlığı ve kraliyet deposundaki yangını da suçlayan bir yazı yazmıştı. Kraliçe yazısında “kardeşim” diye hitap ettiği firavuna kendisinin hırsı yüzünden de sitem etmiştir. “Kardeşimin hiç mülkiyeti yok mudur?.. Ama kardeşim, benim masraflarım üzerinden sen gittikçe zenginleşiyorsun. Bu bir hükümdarın şöhretine ve haysiyetine yakışıksız bir durumdur.”

Buna rağmen, firavuna hazırlıkladıkları çeyizin onu tatmin edeceğini söylemiştir: “Bu çeyiz Babil kralınınkinden bile daha güzel olacak… Kızımı bu yıl gönderiyorum; hizmetkarlar, sığırlar, kuzular, atlar kızımla birlikte gelecekler.” Daha sonraki bir mektupta ise bu görkemli haracın, altın, gümüş, köleler, at, sığır, keçi, binlerce kuzu sürüsü biçiminde firavunun hediyesi olacağı söylenmiştir.

Hititlerin asıl talebi ise prensesin birincil eş rütbesine sahip olmasıydı. Firavunun haremine katılan diğer Yakın Doğu prensesleri gibi kuma pozisyonunda olması kabul edilemezdi. Ramses’in vermeye razı olduğu tek taviz ise prensesi birincil eşi yapmasıydı.

Yukarıdaki kabartmada, tahtta oturan II. Ramses (solda) Yukarı Mısır’ın beyaz tacını giyiyor. Tanrı Ptah (soldan ikinci) ve Set (sağda oturan) firavunla beraber oturuyorlar. Gelini, Kraliçe Maathorneferure, ve kızıyla Mısır’a gelmeyen babası, Kral Hattuşili (en sağda) ayakta duruyorlar. İkisi de firavuna ve tanrılara saygı gösterisinde bulunuyorlar. Hitit prensesinin Pi-Ramses yolcuğu kayıtları Ebu Simbel’deki Büyük Tapınak’ta bulunan dikili taşa oyulmuştu. Evililik Steli, firavunu yücelterek başlar ve Hititleri ikincil güç edasıyla resmeder: “Sen onları yönetirsin.. sonsuza kadar, bütün Kheta (Hititler) ülkesiyle beraber. Sen Ra’nın tahtı üzerinde parlarken, her ülke senin ayaklarının altında olur.” Daha sonra stel, prenses ve kortejin yolcuğunu anlatır: “Mülkleriyle geldiler, ve onlardan önce de muhteşem hediyeleri, gümüş ve altın… Her ülkeden büyük şefler geldi; Majesteyi gördüklerinde, ezilip korku içinde geri döndüler.”

Bir Mısır prensesinin karşılık olarak Hattuşili’ye gönderilmesi ise söz konusu bile olamazdı. Yüzyıldan uzun süredir firavunlar yabancı prenseslerle karşılıklı ayarlanmış evlilikler yapıyorlardı. Ramses’in beş tane Mısırlı olmayan eşi ve önceki kralın ise yedi yabancı eşi vardı. Halbuki, firavunlar asla kızlarının ülke sınırları dışına gönderilmesine izin vermezlerdi. Mektuplarda belirtildiği gibi tarafların birbirlerine eşit davranması koşulunun aksine bu durum bir Mısır firavunun kendi yüksek statüsünün tadını nasıl çıkardığını gösterme şekliydi. Bir Babil kralı olan I. Kadashman-Enlil bir Mısır prensesini istemeye cesaret ettiğinde bile, gelen cevap çok netti. II. Ramses ona, çok eski zamanlarda bile hiç bir Mısır kralının kızının (evlilik için) verilmediğini hatırlatmıştı.

Hattuşaş’tan ayrılma: Hattuşili’nin kızı ve korteji günümüz Adana’sına doğru güneye yol aldılar. Oradan Kizzuvatna Krallığı boyunca modern Suriye’da bulunan Halep’e ve son olarak da Mısırlılar ve Hititler’in yıllar önce savaştığı savaştığı Kadeş’e. Kraliçe Puduhepa tam bu noktada kızına veda etti. Yolculuğun geri kalan kısmı hakkında Evlilik Stelinden edinilen tek bilgi Hitit prensesinin Mısır’ın başkenti Pi-Ramses’e girdiğidir. Bu da Ramses’in 34. hükümdarlık yılındaki kış-bahar sezonunun (peret) 3. ayına denk gelmektedir: M.Ö. 1245, Şubat ayı

Pi-Ramses’e Yolculuk

Hattuşili, Ramses’e yazdığı mektupların birinde gelinin yolculuk için hazır olduğunu ve firavun temsilcilerinin prenses ile iki imparatorluğun sınırında buluşabileceğini yazdı. “Gelip kızımın başına güzel bir yağ sürebilir ve böylelikle kızımı Mısır’ın büyük kralının evine götürebilirler, kardeşim!”

Bu yazışmalarda bahsi geçen yağ sürme, gerçekleştiği bilinen tek evlilik ritüelidir. Yakın Doğuda oldukça yaygın olan bir uygulamaydı ve evlenmek üzere olan kadının rütbesini yükseltirdi. Genç kadının yolda olduğu haberini almak Ramses’i çok sevindirmişti ve bunun üstüne “Güneş Tanrısı, Fırtına Tanrısı, Mısırın Tanrıları ve Hitit ülkesinin tanrıları iki büyük ülkenin sonsuza kadar sürecek olan ittifakını buyurdular” yazdı.

Yazışmalarda, gelin hakkında bir kaç detay daha yer alıyordu. Hitit prensesinin kimliği sadece sonradan edindiği Mısırlı ismi “Maathorneferure” ile kayıtlara geçti. Prenses, muazzam bir kortej eşliğine Mısır’a gitmişti. Bu kortej zamanın hanedan evliliklerinde yaygın olan bir uygulamaydı. Yüz yıl kadar önce günümüzde Suriye’nin kuzeyine tekabül eden Mitanni İmparatorluğundan bir prenses 3,300 den fazla nedimeyle III. Amenhotep’in sarayına gelmişti. Bu kalabalık kortej, antik dönemin diplomatik bir hizmeti şeklinde de görülüyordu çünkü ülkelerine geri dönerken çok kıymetli bilgiler götürüyorlardı. Neden Kraliçe Puduhepa’nın kızının refakatçilerine tam koruma sağlanması talebinde ısrarcı davrandığına şaşırmamak gerek.

Puduhepa yolculuk esnasındaki güvenliğin sağlanmasına da ayrıca özen gösterdi. Her ne kadar vassal devletlerin arasından geçecek olsalar da haydutlar ve göçebeler tarafından saldırıya uğramayacaklarının garantisi yoktu. Yüz yıl kadar önce seyahat eden bir Hitit prensinin saldırıya uğraması akıllardan çıkmamıştı. Kendisinin Tutankamon’un dul karısı Ankhesamun veya Akhenaten’in dul karısı Nefertiti ile evlenmesi bekleniyordu, ancak prens Mısır’a yolculuğu sırasında bu evliliğe karşı olan Mısırlı yetkililer tarafından öldürülmüştü.

Yaklaşık M.Ö. 1264 yılında, Kadeş Savaşı’nın anısına Aşağı Nubya’da Ebu Simbel’in büyük cenaze tapınaklarının yapımına başlandı. Maathorneferure’den önce gelen kraliçelerden biri olan Nefertari’nin heykeli, dört II. Ramses heykelinin ayaklarının arasında bulunuyor.

Puduhepa, prensesin Hitit askerleri tarafından korunacağını ve yolun bir kısmında kendisinin de kızına eşlik edeceğini Ramses’e söyledi. Kral Hattuşili kızıyla beraber gitmedi çünkü onun refakatçilerin arasında görünmesi, kendisinden üst düzeydeki bir hükümdara saygı gösteriyormuş gibi yorumlanabilirdi.

Fakat Ramses propaganda konusunda çok başarılıydı ve kralın bu yokluğunu düğünü belgelendirirken görmezden geldi. Ramses’in Abu Simbel tapınağında bulunan Evililik Stelinde Hitit kralı kızıyla birlikte firavunu onurlandırırken gösterildi.

Bilinmeyen Bir Kader

Akhenaten dönemindeki kayıtlara göre, yani II. Ramses’ten yaklaşık yüz yıl önce, Hitit başkentinden Mısır’a giden en kestirme yol bir buçuk ay sürüyordu. Fakat, prenses ve refakatçilerinin yolculuklarını tamamlaması üç ila altı ay sürdü.

Bu yolculuk, Evlilik Stelindeki hiyerogliflerde şu şekilde anlatılmıştı: “Birçok dağa ve zorlu yollara saptılar ki böylelikle majestenin sınırlarına ulaşabilirlerdi.” Oyulmuş görsellerde Ramses, prensesin gelişini beklerken ve etrafında baş tanrılardan biri olan Ptah ve kaos, savaş ve fırtına tanrısı Set varken gösterilmiştir. Set, II. Ramses’in babası I. Seti’nin adının geldiği tanrıdır.

Yeni kraliçenin gelişini kutlamak için düzenlenen festivaller büyük ihtimalle dört yıl önce firavunun jübilesinin kutlandığı Pi-Ramses’de yer aldı. Prensesin yeni adı Maathorneferure oldu. Bu yeni isim “Horus’u gören Neferure” anlamına geliyordu. Bu inanç sistemine bağlı olan isimlendirme yöntemi prensesin Hattuşaş’da alışık olduğundan çok daha farklıydı. Bu noktadan sonra prensesin kaderi Mısır’a ve Mısır kültürüne bağlanmıştı. MÖ. 1245 yılında düğün gerçekleştiğinde, kendisi Ramses’in Büyük Asil Karısı unvanını kazandı. Bu durum kendisinden önceki Kraliçe Isıs-Nofret’in 10 yıl önce Kraliçe Nefertari’nin ölümünden sonra yerine geçmesiyle aynıdır.

Evlilikten sonra Maathorneferure’ye ne olduğuna dair çok az bilgi var. Muhtemelen bir kız çocuk doğurdu ve hiç erkek çocuğu olmadı. El Fayyum’un güneyinde bulunan Gurob hareminde yaşadığını kanıtlayan bir yazıt mevcut ve bu da kendisinin birincil eş statüsünü kaybettiği anlamına geliyor. Buna karşın, daha sonra ikinci bir Hitit prensesi Ramses’in eşi oldu ve bu da Maathorneferure’nin ölmüş olduğu fikrini güçlendiriyor. İkinci prensesin gelmesi ile antik dünyanın iki büyük ülkesinin arasındaki bu ittifakın tekrar yenilenebilmesi için yeniden bir evlilik gerçekleşmiş oldu.

Antik Mısır Mumyalarının Boyu Kraliyet Ailesinde Ensesti Doğruluyor


National Geographic. Susana Soler Polo. 1 Kasım 2016.

Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü mezunu ve Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü ile yandalı var. Paris Diderot Üniversitesi'nde Genetik yüksek lisansını tamamladı ve Jacques Monod Enstitüsü'nde Paleogenomik laboratuvarında doktorasına devam ediyor. Araştırma alanları: Fransa'daki Neolitik Dönemden itibaren antik insan popülasyonlarının demografisi ve dinamiği, nadir görülen genetik hastalıkların evrimi ve Orta Çağ Fransızlarının genetik yapısı.

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply