2008 yılında bulunan Australopithecus sediba’ya ait bir iskelet, önceden düşünüldüğü gibi bizim de dahil olduğumuz Homo cinsinin atası olmayabilir.
2010 yılında bütün bir şekilde bulunmuş olan bir iskelet bizim de dahil olduğumuz Homo cinsinin atası olmaya en iyi aday olarak gösterilmişti. Fakat bu durum gerçeği yansıtmıyor olabilir. Amerikan Fiziksel Antropologlar Derneği’nin yıllık buluşmasında bu fosil için yapılan analizler sunuldu ve buradaki verilere göre insan soyuna ait olmak yerine, Güney Afrika’daki diğer homininlere daha yakın akraba olduğu öne sürüldü.
2008 yılında Güney Afrika, Malapa’daki yıkılmış bir mağarada birçok farklı bireyin iskeletine ait fosiller bulunduğunda, onların bulucusu Witwatersrand Üniversitesi’nden paleoantropolog Lee Berger, bu fosillerin 2 milyondan 3 milyon yıl öncesine kadar olan boşluğu doldurmamıza yardım edebileceğini belirtti. Bu zaman dilimi ise bazı dik şekilde yürüyebilen australopithecinlerin Homo cinsinin ilk üyelerine evrildikleri zamana denk geliyor. Fakat 2.9 ila 2.4 milyon yılları arasına ait olan en eski Homo fosilleri parçalar halinde olup bir bütünlüğe sahip değildi. Bunlardan daha ilkel homininlerin yarım düzinesi ise atalarımız olarak kabul edilebilmeleri için gerekli olan zaman diliminde yürümüş olabilirler. Araştırmacılar arasında asıl atalarının 3.2 milyon yıllık fosil olan ünlü Lucy ve onun türü, Etiyopya’dan Australopithecus afarensis, veya başka bir australopithecin olup olmadığı tartışma konusuydu.
Fosilleri 1.98 milyon yıl öncesine tarihlenen Australopithecus sediba ise Homo cinsinin bütün üyelerinin doğrudan atası olabilmesi için oldukça gençti. Fakat Berger ve iş arkadaşları tarafından 2010 ve 2013 yıllarında Science dergisine altı makale sunuldu. Verilere göre Malapa fosilleri olan Au. sediba’nın yüzünde, dişlerinde ve vücudundaki birçok insansı özellik, 1.8 milyon yıl önce evrimleşmiş ve modern insanın doğrudan atası olan Homo erectus’un atası olabilmesi için Lucy veya diğer Doğu Afrika fosillerinden çok daha iyi bir adaydı.
Bir konuşmada Arizona State Üniversitesi’nde paleoantropolog Bill Kimbel, bütün haldeki Au. sediba kafatasını analiz etti ve onun erken Homo türleriyle bağlantısı olduğu iddia edilen özellikleri sistematik biçimde yok etti. Kimbel kafatasının gelişimini tamamlamamış genç bir bireye ait olduğunu belirtti. Tel Aviv Üniversitesi’nden paleoantropolog olan Yoel Rak ile yaptığı analizinde çocuğun 3 milyondan 2.3 milyon öncesine kadar Güney Afrika’da yaşamış olan Au. africanus ile bağlantısı olduğunu gösterdi. Ve eğer yetişkinliğe erişebilseydi, insansı yüz özellikleri Au. africanus‘a daha da çok benzemek için değişecekti.
Örneğin genç yaştaki Au. africanus’un elmacık kemiklerinin genişliği erken Homo türlerindeki gibi dar. Fakat Kimbel ve Rak, elmacık kemiği yapısının bireyler büyüdükçe ve çiğneme kasları geliştikçe nasıl değiştiğini anlayabilmek için diğer australopithecinleri, insansı maymunları ve Homo fosillerini inceleyip çocuğun büyüyüp yetişkin olduğunda yüz ve kafatasının nasıl görüneceğini tahmin edebiliyorlar. Au. africanus’a olan benzerliği oldukça dikkat çekici ve bu yüzden Kimbel Au. sediba’nın Au. africanus’a yakından ilişkili bir kardeş türü olduğuna inanıyor, uzun süreli kayıp olan bir insan akrabası olduğuna değil. “Au. sediba’nın Homo cinsiyle özel bir bağlantısı olduğuna inanmıyoruz.”
Au. sediba’nın Homo türlerinin atası olduğuna uzun süre boyunca şüpheyle yaklaşan araştırmacılar Kimbel’in konuşmasını ikna edici buldular. George Washington Üniversitesi’nden paleoantropolog Bernard Wood, “Çok doğru bir nokta!” diyor. New York’taki Amerikan Doğa Tarih Müzesi’nden paleoantropolog Ian Tattersall da Au. sediba’nın Au. africanus ile yakından bağlantılı olduğuna ve bu iki türün de erken Homo türlerinin atası olmadığı konusunda Kimbel ile aynı fikirde.
Fakat College Station’daki Texas A&M Üniversitesi’nden paleoantropolog ve 2013 yılında kafatasını açıklayan makalede Berger ile eş yazar olan Darryl de Ruiter, kendisinin ve eski bir öğrencisinin bu duruma karşıt olan bir sonuca ulaştıklarını söylüyor. Bu sonuca ise yetişkinliğe ulaştığında kafatasının nasıl değişebileceğini tahmin eden bilgisayara dayalı yöntemleri kullandıklarında ulaştılar. Kimbel’in konuşmasını dinleyen Ruiter, “Yetişkinliğe ulaştığında kafatasında oluşacak değişikliklerin, Au. africanus‘a benzemesini sağlayacak kadar kapsamlı olacağı kanısına katılmıyorum.” dedi.
Yetişkin bir Au. sediba kafatasının ve yüzünün neye benzeyeceğini bilmenin tek yolunun onlardan bir tane bulmak olduğunu söylüyor. “Bu soruna kesin bir çözüm için uzun süredir ihtiyaç duyulan yetişkin bir Au. sediba‘ya ait kafatasının keşfi beklenmeli.”
Sciencemag. 23 Nisan 2017.
You must be logged in to post a comment Login