Kuşatma altındaki bir şehir için tehlike sadece kapıdaki düşman değil, aynı zamanda azalan günlük ihtiyaç kaynaklarıdır.
Arkeologlar, İzmir’de çatışmalarla dolu Bizans çağında bir şehir olan Metropolis’in vatandaşları için hayatta kalmanın bir anahtarını keşfettiler: 600 ton su taşıyabilen dört büyük sarnıç.
Kazı başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ve ekibi, 7 metre toprak altında gömülü dört bağlantılı yapıyı buldu.
Geç Roma ve erken Bizans döneminde (yaklaşık MS 284 ila 750) inşa edilen sarnıçlar, şehrin en yüksek kısmı olan surlarla çevrili akropolde bulunuyordu. Şehrin alt kesimlerinde bulunan diğer su kaynaklarına, saldırılar sırasında erişilemezdi.
(İzmir’de 1.500 Yıllık Gelişmiş Mühendisliğe Sahip Yapı Bulundu)
Prof. Dr. Serdar Aybek ortaya çıkarılan yapılarla ilgili, “Metropolis Antik Kenti’nin 2020 yılı kazı çalışmalarıyla bundan 1500 yıl önce bu bölgede yaşayan insanların hayatına dair yeni bir kapı açmış olmanın heyecanı içindeyiz. Akropoliste yeni keşfedilen dört sarnıç yapısı Metropolis’te antik dönemde yaşayan ustaların su mühendisliği alanında ne derece bilgili olduklarını kanıtlıyor.” diyor.
Aybek, üç katlı bina yüksekliğindeki sarnıçların antik kentte bulunan en iyi korunmuş yapılar olduğunu ekliyor. Muhtemelen diğer ihtiyaçları karşılamanın yanı sıra yakındaki bir hamama su sağlıyorlardı.
Metropolis Antik Kenti, uzun bir tarih boyunca faaliyet göstermişti. MÖ 3. yüzyılda kurulan yerleşim, “Ana Tanrıça Kenti” olarak da biliniyor. Neolitik Çağ’dan Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ve Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan eserler barındırıyor.
Kuşatmaya direnebilmek için
Kazı alanında yapılan çalışmalarda, Metropolis halkının aşağı kentteki su kaynaklarına alternatif olarak kentin en yüksek merkezi olan akropolise bu sarnıçları inşa etmesinin temel nedenlerinden birinin, özellikle Bizans Çağı’ndaki savunma gereksiniminden kaynaklandığı ve kente gerçekleştirilecek olası bir saldırı ya da kuşatma esnasında güçlü surlarla çevrili akropolisteki sarnıçların halkın su ihtiyacını uzun süre karşılayacağı için kuşatmaya direnmek adına hayati bir önem taşıdığı ortaya çıktı.
Metropolis akropolisinde bulunan dört sarnıcın 600 ton su kapasitesine sahip olduğu tahmin edilirken, halkın günlük su tüketimi, tarımsal faaliyetler ve kamu yapılarının su ihtiyacı hesaba katıldığında yan yana dört sarnıcın inşa edilmesine gereksinim duyulduğu belirlendi.
Sarnıçlar çöplüğe çevrildi
Yapılan çalışmalarda, MS 12. ve 13. yüzyıllarda Metropolis kent halkının, sarnıçları çöplük olarak kullanmaya başladığı anlaşıldı. Sarnıçlarda çok sayıda yemek artığı, hayvan kemiği ve seramik parçaları tespit edildi. Bu alandaki en yoğun buluntuların bitkisel ve hayvansal bezemelere sahip sırlı seramikler olduğu belirtildi.
Sarnıçta tespit edilen hayvan kemikleri üzerinde yapılan incelemeler büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarının yoğun olarak tüketildiğini gösterirken, sarnıç zeminine atılmış halde bulunan ve sarnıçların inşasından önce Helenistik döneme ait olduğu belirlenen mermer mimari parçalar da gün yüzüne çıkarıldı. Bu parçalar arasında dikdörtgen bir sunak ve onurlandırma yazıtı parçası olduğu tespit edildi.
Anıtsal yapılar ve küçük buluntular
Metropolis Antik Kenti kazı çalışmalarında bugüne kadar Helenistik Döneme ait tiyatro, bouleuterion (meclis binası), stoa (sütunlu galeri) ile Roma İmparatorluğu Dönemi’nde inşa edilen iki hamam yapısı, hamam ve palaestra (spor alanı) kompleksi, mozaikli salon, peristil ev, dükkanlar, genel tuvalet, cadde ve sokaklar gibi antik kent dokusunu oluşturan yapılar ve mekanlar bulundu. Ayrıca bu mekanların kazı çalışmaları sırasında seramik, sikke, cam, mimari parçalar, figürler, heykeller, kemik ve fildişi eserler ve birçok maden buluntudan oluşan birçok eser gün yüzüne çıkartıldı. Kazılarda elde edilen eserler, İzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir Tarih ve Sanat ile Selçuk Efes müzelerinde sergileniyor.
You must be logged in to post a comment Login