Genelde dokuz adası olduğu bilinen İstanbul’un aslında, 1010 yılında meydana gelen büyük depremle suya gömülen onuncu bir adası var: Vordonisi.
Büyükada, Kınalıada, Yassıada, Heybeliada, Sivriada, Burgazada, Sedefadası, Kaşıkadası ve Tavşanadası. Herkes İstanbul’un bu dokuz adasını bilse de, aslında onuncu adası olduğunu pek kimse bilmez. Bir zamanlar aktif olarak kullanılan bir ada olan Vordonisi adası, İstanbul’un pek bilinmeyen onuncu adası. Bunun nedeni ise 1010 yılında yaşanan büyük İstanbul depremi.
İstanbul’da Dragos ile Küçükyalı arasında, Maltepe sahilinin 700 metre açığında bulunan ve birçok arkeolojik eser barındıran tarihi Vordonisi Adası, Manastır Kayalıkları, Bostancı Çöken Ada ve Höreke isimleriyle de biliniyor. İki adacıktan oluşan Vordonisi’nin Bizans döneminde manastır olarak kullanıldığı biliniyor.
Zamanla bir şehir efsanesine dönüşen Vordonisi, Fener Rum Patrikhanesi’nin MS 500 tarihli İstanbul haritasının tekrar incelenmesi sonucunda yeniden fark edildi. Gizemli adalar, Bizans tarihçisi Semavi Eyice tarafından 1936’da kayıtlara geçti.
İstanbul’un Prens Adaları’ndan biri olarak nitelendirilen, Dragos ile Küçükyalı arasında, Maltepe sahiline 700 metre açığında bulunan Vordonisi Adası, 1000 yıl önce gerçekleşen büyük İstanbul depremi sonrasında sular altında kalmadan önce Bizans döneminde sürgünlere ve din adamlarına ev sahipliği yapıyordu ve en önemli yapısı üzerinde bulunan manastırdı.
Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’de, 1010 yılının Temmuz ayında oldukça büyük bir deprem oldu ve Vordonisi adası bu depremde sular altında kaldı. Vordonisi adasının üstünde yaşayanlarla birlikte suya gömülmesi diğer ada sakinleri için de panik yarattı. Fakat diğer adalar için böyle bir risk olmadığı, çünkü tüm adaların granit kayalıklar üzerinde yer aldığı öğrenildi. Vordonisi adası ise alüvyon bir tabakada oluşmuştu ve bu açıdan diğer adalardan jeolojik olarak farklıydı.
İkonoklazm tartışmalarının yaşandığı yıllarda, bilge lakaplı din alimi Photius (Patrik Fotius) henüz 38 yaşında olmasına rağmen patrik seçildi. 858 yılında patrik seçilen Photius, adaya bir manastır yaptırdı. Rakibi din adamı İgnatius daha sonra patrik seçildiğinde ona nispet olsun diye Küçükyalı’daki Satyros Manastırı’nı inşa ettirdi. Photios ve İgnatius farklı zamanlarda ikişer kez patrik seçildi. Biri patrik olunca, diğerinin itibarını sarsmak için elinden geleni yaptı. Bizans’ta o yıllarda yaşanan din ve çıkar kavgalarının meydana getirdiği bu mücadele sonucunda 867 yılında patriklikten azledilen Photios, Vordonisi adasına sürgün edildi ve son 7 yılını kendi yaptırdığı manastırda geçirdi.
Vordonisi manastırının ilginç bir hikayesi var. Küçükyalı‘daki Satyros Manastırı’nın ikizi olduğu ve dinsel fikir ayrılıkları sonucu inşa edildiği biliniyor.
Vordonisi’nin tam karşısında ve çok yakınında bulunan Küçükyalı Arkeolojik Alanı’nda araştırma yapan Koç Üniversitesi ve İtalya Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Alessandıra Ricci, adanın sualtı arkeolojisi temsilcileriyle araştırılması gerektiğini vurguluyor. Ricci, Vordonisi Adası’nın Küçükyalı Manastırı’nın tam karşısına denk geldiğini belirtirken, üzerinde çalıştıkları manastırın da 9. yüzyılda deniz kıyısında olduğunu ve zamanla uzaklaştığını söylüyor.
Ricci, “Vordonisi Adası’nda sürgün olan Patrik Fotius ile Küçükyalı’daki Patrik İgnatius arasında büyük çekişme yaşanıyor. Rekabet sonucu Patrik Fotius, adanın üzerine bir manastır yapınca da, Patrik İgnatius da aynı manastırı yaptırıyor. Vordonisi’nin bulunması, Küçükyalı’daki Satyros manastırının da önemini artırıyor. Bizans’ta Adalar’da rahipler yaşardı. Vordonosi adasında ufak çaplı da olsa yerleşim olabilir. Ada üzerinde kubbeli bir kilise yapısının olduğunu biliyoruz. Bu küçük adanın kalıntılarının tespiti için sualtı arkeolojik araştırmaların yapılması son derece önemli.”
Son olarak İstanbul’un gizemli adası Vordonisi’nin Unesco Dünya Mirası Listesi’ne alınması için çalışma başlatıldı.
Üzerinde manastır kalıntıları bulunan adanın arkeolojik açıdan aydınlatılarak gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar 2015 yılı Ekim ayında başlatılmıştı. Çalışmalar kapsamında dalış ekibi sular altında kalan adanın görüntülerini ve fotoğraflarını çekmiş, ardından konunun uzmanları tarafından araştırılması ve depremle ilgili bölgede nelerin yaşandığı öğrenmeyi amaçlamıştı.
Yapılacak çalışmayla adanın tüm tarihi ile keşfedilerek, Unesco’ya sunulması ve turizme açılması hedefleniyor.
You must be logged in to post a comment Login