Kudüs’te 6. yüzyıla tarihlenen bir manastırda yaşayan keşişlere ait iskeletlerde, onlara yasak olan yiyeceklerden yediklerine dair kanıtlar bulundu.
Arkeolojide insan kalıntıları üzerinde yapılan analizler, geçmişte yaşamış insanlarla ilgili yazılı kaynaklarda bulmamızın mümkün olmadığı şaşırtıcı gerçekleri, günlük hayatlarına dair sırları açığa çıkarabilir.
500’lerde Bizans manastırlarının çoğu, Afrika ve Yakın Doğu’daki çöllerde kurulmuştu. Bunların dünyanın kalanından uzakta kurulması, tesadüf değildi. Keşişlerin kişisel zevklerden arınmaları gerekiyordu. Dünya zevklerinden arınmak için ise ekmek ve su dışında çok az şeyle beslenmeleri gerekiyordu. Dünyadan bu şekilde izole yaşayan erken dönem manastırlarına tek istisna, Kudüs’teki Aziz Stephen manastırıydı. Çöllerde yaşayan kardeşlerinin aksine, buradaki keşişlerin dünya zevklerine erişimi kolaydı.
Ne yazık ki Aziz Stephen’deki keşişler bu baştan çıkarmalara karşı koyamamış gibi görünüyor. University of South Alabama’dan Lesley Gregoricka, manastırda bulunan 55 iskelete ait kemik örneklerini analiz etti. Kemiklerde bulunan karbon ve nitrojen izotoplarının oranı, antik dönem keşişlerinin nasıl beslendiklerini anlamada yardımcı oldu. Her ne kadar keşişlerin bazıları gerçekten de temelde ekmek ve suyla ve zaman zaman da meyve ve sebzelerle beslenmiş olsalar da, Aziz Stephen manastırındaki bütün keşişler için aynısını söylemek pek de mümkün değildi.
Keşişlerin çoğunun kemiklerinin nitrojen-15 açısından zengin olduğu ortaya çıktı. Nitrojen-15, sadece hayvanlardan elde edilen proteinin tüketilmesiyle vücudumuza girer. Bu da demek oluyor ki, büyük bir ihtimalle bu keşişler ya et ya da peynir ve diğer süt ürünleriyle besleniyorlardı. Her durumda bu tür besinler kişisel zevklerden arınmalarını gerektiren prensiplerine aykırıydı. Dahası, bu besinler 6. yüzyılda Kudüs’te de lüks tüketim maddeleri sayılıyordu. Yani, çok büyük bir ihtimalle, bu yiyecekleri elde edebilmek için keşişler, fakir hayatı yaşamalarını gerektiren yeminlerini bozmuş oluyorlardı.
Dallas Üniversitesi’nden Peter Hallie, “Sadece düşmüş, zayıf, deli ve şeytani keşişler et yiyordu.” diyor. Yani, ya Aziz Stephen Manastırı, daha saf olan diğer Bizans manastırlarının istemedikleri zayıf ve deli keşişlerin yaşadığı yerdi, ya da bu keşişler bu yasaklı beslenme alışkanlıklarını bir şekilde sır olarak saklamayı başardılar. Her iki durumda da, arkeologların 1500 yıllık bile olsa gizli sırlarımızı açığa çıkarabilme kapasitesi olduğunu görebiliriz.
gizmodo.com, sciencedirect.com
You must be logged in to post a comment Login