Bu İki Şarap Fıçısı Rönesans’ta Tuvalet Olarak Kullanılmış

Yaklaşık 300 yıl önce bu iki devasa fıçıdan son şarap damlaları da içildikten sonra, birinin aklına bu koca küplerin işlevlerini toprakta sürdürmelerini sağlayacak parlak bir fikir geldi: boş fıçıları toprağa gömecek ve tuvalete dönüştüreceklerdi.

Bu iki şarap fıçısı Rönesans sırasında Kopenhag’da tuvalete çevrilmişti. C: Journal of archaeological Science: Reports, Vol. 20, Hald M. M. et al, 602-610, Copyright Elsevier (2018).

Geçtiğimiz tarihlerde, arkeologlar Rönesans dönemine ait bu tuvaletleri Kopenhag’da bir yol döşeme çalışmasının öncesinde yürütülen bir kazı sırasında keşfetti. Tuvaletler bulunduğunda, o dönemde içlerine boşaltılanlar da hala varlığını sürdürmekteydi. Arkeologların belirlediğine göre, şehirdeki bir evin arka bahçesine yerleştirilmiş bu eğreti tuvaletler 1680’lere tarihlendiriliyor.

Çoğu kimse 300 yıllık bir tuvalet karşısında burun kıvırabilirdi, ancak arkeologlar bu keşfi büyük bir şans saydılar. Yıllar yıllar önce bu tuvaletlere oturmuş insanların beslenme şekilleri, ticari ortaklıkları ve alışkanlıkları hakkında önemli ipuçları sunan organik maddeyi elekten geçirmek ve incelemek gerekliydi.

(Leonardo Da Vinci’nin Yaşayan Akrabaları Bulundu)

Danimarka Ulusal Müzesi’nden çevresel arkeoloji araştırmacısı ve aynı zamanda çalışmanın da baş araştırmacısı olan Metter Marie Hald, “Tuvaletlerini incelediğimiz insanlar ekmek, balık ve etle, bunların yanı sıra çeşitli meyve, ot ve baharatlarla iyi bir şekilde besleniyordu” diyor.

“Yediklerinin çoğunluğu bölgede yetişen ürünlerdi, fakat tüketilen bitkilerden bazıları egzotikti, bu da bize örneğin ta Endonezya’dan gelmiş karanfilin satın alınabildiğini gösteriyor.”

Hald’in belirttiğine göre, yalnızca bu karanfillerin varlığı bile, Kopenhaglıların uzun mesafeli ticaretle, o dönemde Endonezya Hollanda sömürgesi olduğundan muhtemelen Hollandalı ticaret şirketleriyle getirilmiş eşyalara, erişim sağladığını işaret ediyor.

Tuvaletlerden alınan, elekten geçirilmiş bitki kalıntısı örneği. C: Mette Marie Held

Hald, “Hollandalı tüccarların 1680’lerde Kopenhag’da yaşadığını biliyoruz. 300 yıl önce, küresel bir ticaret ağının hali hazırda bir parçası olduğumuzu düşünmek güzel” diyor.

Tuvalet içeriğinden alınan örnekler elendikten sonra, bilim insanları Rönesans sırasında insanların neyle beslendiğini belirlemek için mikroskoplardan yararlandı. Bir şey kesindi: Tuvaletleri her kim kullandıysa sağlıklı ve çeşitli bir diyete sahipti. Havyan kemikleri ve bitki tohumlarının analizi bu insanların doyasıya ringa balığı ve çavdar ekmeği yediğini ortaya çıkardı.

Hald’ın bildirdiğine göre, bu insanlar, yılan balığı, morina ve levrek gibi diğer balık türlerini, ayrıca elma, ahududu, kiraz, dereotu ve kişniş gibi meyve ve otları da satın alabiliyordu.

(Antik Dönemlerde Zarlar Adil Değildi)

Hald,“İncir, üzüm ve limon gibi, uzaklardan gelen bazı meyvelerin kurutulmuş olması muhtemel. Bunlar Akdeniz bölgesinden geliyordu ve kuzeye doğru yolculukları sırasında çürümemeleri için kurutuluyorlardı” diyor.

Ev dışında kullanılan bu tuvaletler ayrıca mutfak için bir çöp kutusu niteliği de taşıyordu ki bu durum içlerinde neden domuz ve sığır kemiği bulunduğunu açıklıyor. Hald, yaptığı açıklamada, “Ayrıca tuvaletlerin içinde bir kedi kemiği de bulduk, bu kedilerin yendiğini göstermiyor, biri muhtemelen arka bahçeyi süpürürken ölü bir kediyi fıçının içine atmış” diyor.

Tuvaleti kullananlar iyi beslenmiş olsalar da yiyeceklerini her zaman iyi pişirmemişlerdi. Mikroskobik incelemeler sonucunda tuvaletlerde birkaç parazit türüne rastlandı. Hald, bu parazitlerin, “iyi pişmemiş yiyeceklerden ve ellerini yıkamayan insanlardan” kaynaklandığını söylüyor ki o dönemde bu, alışılmışın dışında bir durum değildi.

“Parazit enfeksiyonları o dönemde oldukça yaygındı. Ve çalışmamız gösteriyor ki parazitlere rağmen, 1680’lerdeki Kopenhaglılar son derece ileriydiler.”

Araştırma Journal of Archaelogical Science: Reports’un ağustos sayısında yayımlandı.

https://www.livescience.com/62990-wine-barrel-renaissance-bathrooms.html

Ege Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü mezunu. Arkeoloji ve özellikle sanat tarihini çok seviyor.

You must be logged in to post a comment Login