Darı, Moğolistan İmparatorluklarını Nasıl Ayakta Tuttu?

Moğolistan’daki imparatorlukların diyetlerini inceleyen bir çalışma, darıya dayalı tarımın bu yönetimleri nasıl etkilediğini aydınlatıyor.

Kuzey Moğolistan’da ekili bir arazi. C: Alicia Ventresca Miller

Araştırmacılar antik Moğolistanlıların diyetlerini yeniden oluşturmak için diş minesi ve kemik kolajenindeki kararlı izotopları incelediler. Bulgular, Hiang-nu İmparatorluğu’nun (MÖ 200- MS 150) başarısını tahıl tarımı ile bağlantı kurarak ve Moğol İmparatorluğu (MS 1200-1400) dönemindeki devamlı tahıl tüketimini göstererek tamamen göçebe olan tarih öncesi toplumlar kavramına meydan okuyor.

(Hunlar: Attila’nın Ardındaki Amansız Savaşçılar Kimdi?)

Moğolistan’ın tarihsel ekonomisi dünyadaki tüm bölgeler arasında en az anlaşılmış olanı. Bölgenin devamlı, aşırı rüzgarları insan faaliyetlerinin izlerini ortadan kaldırıyor ve arkeologların geçmişi incelemek için güvendiği katman oluşumunu engelliyor. Günümüzde, ekin tarımı Moğolistan’daki besin üretiminin sadece küçük oranını içeriyor. Birçok akademisyen Moğolistan’ın yoğun insan nüfusunun eşsiz bir örneğini yansıttığını ve hiyerarşik politika sistemlerinin yoğun tarım ve stoklanmış tahıllar olmadan şekillendiğini belirtiyorlar.

Max Plank Enstitüsü İnsan Tarihi Bilimi’nden Dr. Shewan Wilkin’in öncülüğünde yapılan şimdiki çalışma, bozkırlarda ilk imparatorlukların oluşumu sırasında darının öneminin altını çizerek antik Moğolistanlıların diyetleri ve yaşamlarına dair ilk detaylı izleri sağlıyor.

Kuzu, keçi ve çobanları ile Moğolistan manzarası. C: Alicia Ventresca Miller

İzotop analizleri ve darıların imparatorluklarda önemi

Dr. Wilkin ve çalışma arkadaşları, daha önce kazılardan çıkarılmış 137 bireyden diş ve kaburga kemiği örnekleri aldı. İskelet parçaları, araştırmacıların kemik kolajeni ve diş minelerinin kararlı azot ve karbon izotop oranını inceledikleri Almanya’daki antik izotop laboratuvarında analiz edildi. Elde edilen bu oranlarla, bilim insanları yüzlerce ve binlerce yıl önce yaşamış, beslenmiş, ölmüş olan bu insanların diyetlerini yeniden oluşturabildiler.

Araştırmacılar bin yıllık diyet eğilimlerinin izini sürdü ve bir “diyet manzarası” oluşturdu. Bu “diyet manzarası” Bronz Çağı insanları ile Hiang-nu ve Moğol İmparatorlukları zamanında yaşamış insanlar arasındaki diyet farkına dair belirgin farklılıkları açıkça gösterdi.

Moğolistan’da tipik bir Bronz Çağı diyeti, süt ve ete dayalıydı; büyük olasılıkla küçük miktarlarda doğal erişilebilir bitkilerle destekleniyordu. Sonrasında Hiang-nu İmparatorluğu döneminde, insan toplulukları daha geniş karbon değerleri sergilemişlerdi. Bu, bazı insanların Bronz Çağı’ndaki diyetlerine devam ettiğini fakat birçoğunun yüksek oranda darıya dayalı besinler tükettiğini gösteriyordu.

(Hunlar Roma İmparatorluğundaki Yerleşimcilerle İşbirliği Yapmış Olabilir)

Enteresan bir şekilde, bu imparatorlukların merkezine yakın yaşayanlar, uzakta kalanlara göre daha fazla darıya dayalı besinler tüketiyordu, bu da politik olarak daha merkezi alanlarda tarıma dönük çabalarda imparatorluk desteğini öne sürüyor. Çalışma aynı zamanda tahıl tüketiminde bir artış ve zaman içinde diyet çeşitliliğinin arttığını gösteriyor.

Atlar hala birçokları tarafından kullanılıyor. C: Shevan Wilkin

Moğolistan tarihöncesini tekrardan düşünmek

Bu çalışmada sunulan yeni keşifler Moğolistan’daki en erken imparatorlukların gelişiminin, dünyanın diğer bölgelerindeki gibi, yerel ve bölgesel tahıl üretiminin dahil olduğu çeşitlenmiş ekonomiye bağlı olduğunu gösteriyor.

Çalışmanın eş yazarı olan Dr. Bryan K. Miller düşüncesini şöyle belirtiyor: “Bu rejimler çoğu imparatorluklar benziyordu, şöyle ki karmaşık politik ağları yönettiler ve istikrarlı bir şekilde artı ürün toplamaya çalıştılar. Bu durumda, öncelikli doğal kaynaklar, darı gibi diğer kaynaklarca desteklenmiş.”

Dr. Miller, “Bu bağlamda, bu çalışma bizleri, insanlığın modern dünyaya geçişine izin veren kültürel süreçleri anlamaya bir adım daha yaklaştırıyor.”

Moğolistan tarihindeki herkesin göçebe çobanlar olduğu görüşü, dünyanın bu bölgesindeki sosyal gelişmeleri konu edinen tartışmaları çarpıttı. Dr. Wilkin şöyle anlatıyor: “Tarih öncesinin neye benzediği hakkındaki önyargılı görüşleri bir kenara bırakmak ve arkeolojik kayıtları modern bilimsel yaklaşımlarla ele almak bizleri insanlığın geçmişinin tüm bölmelerini yeniden yazmaya zorluyor.”


Makale: Shevan Wilkin & Alicia Ventresca Miller et al. 2020. Economic Diversification Supported the Growth of Mongolia’s Nomadic Empires. Scientific Reports.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji son sınıf öğrencisi. Nörobiyoloji, antropoloji, evrim ve paleobiyolojiye çokça ilgisi var.

You must be logged in to post a comment Login