Atalarımızın Boy ve Kilosu Farklı Hızlarda Evrimleşti

Dört milyon yıl öncesine kadar uzanan kapsamlı fosil çalışmaları, homininlerin evrimi sürecinde boy ve beden kütlesinin farklı hızlarda geliştiğini gösteriyor. Bu soy çizgisinden hala var olan tek tür Homo sapiens.

Türlerin farklı boyutlardaki femur başı kemikleri, homininlerin farklı vücut büyüklüklerini gösteriyor.
Yukarıdan aşağıya: Australopithecus afarensis (4-3 milyon yıllık; ~40 kg, 130 cm); Homo ergaster (1.4-1.9 milyon yıllık; 55-60 kg; ~165 cm); Neandertal (200.000-30.000 yıllık; ~70 kg; ~163 cm)
C: Cambridge Üniversitesi

Royal Society Open Science dergisinde yayımlanan araştırma, sürekli artış yerine, az miktarda artışın ardından gelen duraksamalar şeklinde dalgalanmalarla beden boyutunun arttığını gösteriyor. Bazı türlerde ise beden boyutunda küçülme gözleniyor.

Bu araştırmada, 4.4 milyon önceki ilk dik durabilen türünkinden modern insanınkine kadar 311 numune incelendi. Bu araştırma, hominin beden boyutuna dair yapılan en kapsamlı çalışma durumunda.

Tasnif edilmiş hominin türlerinin fiziksel evrimlerini “pek çok çıkmaz sokak ve yol ayrımına sahip uzun ve dolambaçlı bir yol” olarak tanımlayan araştırmacılar, veri örüntülerinin gösterdiği üzere anahtar evrelerde gerçekleşen bir büyüme patlamasının binlerce yıl boyunca önemsiz değişimlerin olduğu duraklamalarla devam ettiğini söylüyor.

Araştırmacılar, yaklaşık 1,5 milyon yıl önce boy ve kütlenin birbirinden ayrıldığını görünce şaşırdılar. Bu tarihte, homininler 10 cm uzamışlar fakat sonraki bir milyon yıl boyunca herhangi bir ağırlık kazanmamışlardı. Günümüzden 500.000 yıl önce ise kütlede ortalama 10-15 kilogramlık bir artış gerçekleşti.

(Erken Atalarımız Engeli Nasıl Avantaja Çevirmişti?)

Boy ve ağırlığın milyonlarca yıllık evrimini ilk kez birlikte inceleyen bu çalışmanın yazarlarına göre, 1,5 milyon yıllık olaydan önceki verilerde, homininlerin boy ve ağırlıklarındaki evrim eş zamanlı ilerliyordu.

Gonville and Cainus Koleji’nden araştırmacı ve Cambridge Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden öğretim görevlisi Dr. Manuel Will, “Sadece boyda meydana gelen bir artış, daha uzun bacakların, dar kalça ve omuzların olduğu ince bir görünüm yarattı. Bunun sebebi, değişen çevreye ve yeni avlanma tekniğine adaptasyon olabilir. Bu dönemde, Homo türünün ormanları bırakıp daha kurak Afrika savanlarına geçişi çevresel koşulları değiştirmişti.”

“Uzun ve ince bedenin verdiği yüzey-hacim oranı yüksekliği, kuru sıcakta saatlerce süren hayvanları takip işlemini kolaylaştırmış olabilir. Çünkü, daha geniş deri alanı terin buharlaşma kapasitesini artırıyor.”

“Sonradan gelen kütle artışları ise insanların daha yüksek enlemlere göçtüğü dönemlere denk düşüyor. Daha soğuk Avrasya ikliminde, daha geniş bir kütle vücut ısısını ayarlama avantajına sahip.”

Ne var ki Dr. Will’e göre bunlar geçerli teoriler olsa da fosil kalıntıları arasındaki geniş zaman aralıkları kesin doğruları gölgeliyor olabilir. Hatta Will ve çalışma arkadaşları, parçalanıp ayrı düşmüş kalıntılardan hareketle, sıklıkla vücut büyüklüğünü tahmin etmek zorunda kalıyor. Bu parçalar bazen yalnızca tek bir ayak parmağı kemiğinden de oluşabiliyor.

(Evrimin Gerçekten Yaşandığını Nasıl Bilebiliriz?)

Erken hominin tarihinde, -goril benzeri geniş gövdeli Paranthropus’tan daha ince Australopithecus afarensis’e- vücut büyüklüğünün bir hayli değişken olduğu görüldü. Dört milyon yıl önceki homininler ortalama 25 kg ağırlığında ve 125-130 cm boyundaydı.

Fiziksel özelliklerin zaman içinde değişimi, daha büyük bedenlere doğru evrimi konusunda bilim insanları üç önemli yükseliş döneminden bahsediyor.

İlk yükseliş 1,9 ila 2,2 milyon yıl önce modern insanın en erken atalarından Homo’da görünüyor. Bu artış boy(20 cm kadar) ve kiloda(15-20 kg kadar) paralel şekilde gerçekleşiyor.

1,4 ila 1,6 milyon yıl kadar önce boy ve kilodaki artışlar paralel gitmemeye başladı. Homo erectus’un ortaya çıkışından kısa bir zaman sonraki bu periyotta ortalama boy 10 cm kadar uzadı. Will bu durumu “Modern bir bakış açısıyla baktığımızda bu noktada aşina olduğumuz boy oranına ulaşıldı ve bu oran korundu. Fakat, vücut kütlesi hala bizimkinden düşüktü.” diye açıklıyor.

Ancak bir milyon yıl sonrasından (günümüzden 400.000-500.000 yıl öncesinden) kalma hominin fosillerinin kilosu 10-15 kilo kadar artıyor. Bu artış, Akdeniz’in kuzeyinin çevresel koşullarına adaptasyonun gerçekleştiğini işaret ediyor.

Will “Bu noktadan itibaren, hominin soylarının ortalama boyu ve kilosu önemsiz değişimler haricinde sabit kalıyor ve bize kadar geliyor.” diyor.

Yine de bu kapsamlı açıklamanın iki istisnası var: Homo naledi ve Homo floresiensis. Yakın zamanda bulunan kalıntılara göre bu iki tür artan vücut büyüklüğü eğilimine karşı durabilmiş.

Will bu durumu “Çok daha küçük bedenli atalardan türemiş veya küçük, izole popülasyonları içinde oluşan evrimsel baskıya adapte olmuş olabilirler.” diye açıklıyor. Floresiensis Endonezya’da bir adada keşfedilmişti.

“Çalışmamız gösteriyor ki Homo naledi ve Homo floresiensis hariç son 1,4 milyon yılda ortaya çıkan homininlerin hepsi 140 cm’den uzun ve 40 kg’dan ağırdı. İnsan bedeninin tekrar çeşitlendiği son birkaç bin yıl hariç bu oranlar değişmedi.

(Hangi Türler İnsan Olarak Sınıflandırılmalı Bilmiyoruz)

“Bulgular küçük bedenlerin güçlü bir seleksiyon sürecine maruz kaldığını ve bugün sahip olduğumuz büyük bedenlerin evrimsel bir avantaja sahip olduğunu gösteriyor.”

Will ve çalışma arkadaşlarına göre tür içi rekabet sonucunda evrimsel baskı kladogenesise katkıda bulunmuş olabilir. Kladogenesis, soy ağacında bir ayrışmaya ve bu ayrışmanın bir kolunun (bahsedilen konuda küçük vücutlunun) soyunun tükenmesine verilen addır.

Araştırma aynı zamanda eşey ayrılığı/cinsi çiftyapılılık kavramının erken hominin türlerinde daha görünür olduğunu ve zamanla azaldığını ortaya koydu. Bu kavram, iki cinsiyetin farklı biyolojik yapıya sahip olmasını ve memelilerde dişinin erkeğe göre genelde daha küçük olmasını ifade ediyor.

Araştırmanın eş yazarı, Cambridge Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Jay Stock’a göre bu büyüme eğilimi devam edebilir.

Stock, “Geçtiğimiz yüzyılda pek çok insan grubunun boy ortalaması arttı. Artan sağlık hizmetleri ve iyi beslenme sayesinde yakın gelecekte de bu ortalama artmaya devam edebilir. Yine de, kesinlikle genlerimizde boyumuzun uzayabileceği potansiyel noktayı belirleyen bir tavan noktası vardır.” diyor.

Will, “Vücut büyüklüğü gezegendeki her organizmanın biyolojisinin en önemli belirleyicilerinden biridir.” diye ekliyor. “Vücut büyüklüğünün evrimsel tarihini yeniden inşa etmek bize hareket yeteneğini, beynin karmaşıklığını, beslenme stratejilerini ve hatta sosyal hayatı anlamak için yeni olanaklar sunabilir.”

Will, “Homo naledi ve Homo floresiensis şaşırtıcı derecede yeni.” diyor. (sırasıyla yaklaşık 300.000 yıl ve 100.000-60.000 yıl kadar)


Science Daily. 8 Kasım 2017.

Makale: Will, M., Pablos, A., & Stock, J. T. (2017). Long-term patterns of body mass and stature evolution within the hominin lineage. Royal Society open science, 4(11), 171339.

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunu.

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply