Aydın’da yer alan Afrodisias Antik Kenti’ndeki bilinen en büyük ve gösterişli ev hakkında yeni bilgiler ortaya çıkıyor.
Aydın’ın Karacasu ilçesindeki Aphrodisias Antik Kenti’ndeik ilk kapsamlı arkeolojik çalışmalar 1961-1990 yıllarında Prof. Dr. Kenan Erim başkanlığında gerçekleştirildi. Erim’in 1990’da vefatının ardından kazılar, görevi devralan Oxford Üniversitesinden Prof. Dr. Roland R. R. Smith başkanlığında sürdürülüyor.
Şimdi ise, içinde bulunan Kybele heykelciği nedeniyle “Kybele Evi” olarak adlandırılan, milattan sonra 5. ila 6. yüzyıllara tarihlenen evin bulunduğu alanda kazı çalışmaları yapılacak. Kybele Evi, Aphrodisias’ın en muazzam geç antik çağ evlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Bu çağ, aristokratların kamusal alanlardan ziyade özel yaşam alanlarını geliştirmeye yöneldikleri bir dönemdi.
(İlgili: Türkiye’de Görülmesi Gereken 50 Antik Kent)
Kuzeydoğu kent surlarına yakın bir konumda bulunan bu etkileyici konut, 1950’lerde içerisinde Zoilos Frizi parçalarının ele geçtiği modern dönem su kanalının kazısı sırasında bulundu ve Kenan Erim tarafından 1960’lı ve 1980’li yıllarda kazıldı. Önceden kayıtlara Su Kanal Evi (Water Channel House) olarak geçen bu kompleksin içerisinde bulunan Kybele figürü sebebiyle yapı, Kybele Evi olarak yeniden isimlendirildi.
Bu ev, Aphrodisias için oldukça önemli, çünkü antik kentin bilinen en büyük ve gösterişli evi. Ayrıca dönemin hakim dini Hristiyanlık olmasına rağmen evin içinde pagan inancına dair bulgular ele geçti. Evin altında bulunan tünel ağının amacı ise gizemini koruyor. Evin zemini siyah ve beyaz mermerden yapılmış ve son derece görkemli.
Prof. Dr. Roland R.R. Smith, Erim tarafından 1986 yılında kazılan ve bir bölümü ortaya çıkarılan yapıya yeni bir arkeolojik yaklaşımla tekrar bakmaya başladıklarını belirtiyor.
“Yeni metotlarla kazıyı tamamlamak, çevresini düzenlemek, belgelemesini yapmak, konservasyonunu tamamlamak, ziyaretçiye açık ve ulaşılır hale getirmek üzere bu yıl burada çalışıyoruz. Burada aslında büyük bir mahalleye bakıyoruz. Sadece bir ev değil. Sur duvarlarının hemen dibine inşa edilmiş, büyük bir depo yapısı ve onun yanında bir sokak ve burada büyük bir konak, köşk görüyoruz.”
Söz konusu evdeki kazılarda daha önce ortaya çıkartılmış kalıntılar da yeniden incelemeye alınıyor.
Evin yapıldığı dönemde Aphrodisias’ta resmi din Hıristiyanlıktı. Zengin bir aristokrata ait olduğu düşünülen evde o dönemde Kybele heykelciği bulunması, oldukça şaşırtıcı olarak görülüyor.
Smith’in belirttiğine göre, o dönemde kamuya açık herhangi bir yerde Hıristiyan olmayan dini gelenekleri sürdürme mümkün değildi. Fakat bu geç antik kent konutundan anlıyoruz ki burada yaşayan aristokrat, bir Pagan’dı ve Pagan geleneklerini evinin içinde devam ettiriyordu.
Ayrıca gösterişli evin altında amacı anlaşılmayan tüneller keşfedildi.
Smith, “Bu evle ilgili ilginç bir konu da evin altında büyük bir tünel ağının olması. Bu tünellerin henüz ne için kullanıldıklarını anlamış değiliz. Oradaki çalışmalarımız da devam ediyor ama altında büyük bir tünel ağı olduğunu fark ettik ve bu da eve ilginç bir özellik daha katıyor.” diyor.
Evin boyutu, evin içindeki buluntular ve evin inşaatında kullanılan malzemeler bu kişinin ciddi anlamda zengin ve çok üst bir sınıfa ait olduğunu gösteriyor. Muhtemelen bu ev Aphrodisias’ın en büyük eviydi ve henüz tamamen açığa çıkarılmadı.
Bu evin Aphrodisias için en önemli özelliği, Pagan, zengin aristokrat sınıfının yaşamlarını artık özel mekanlarda sürdürdüklerini gösteriyor olması. Dolayısıyla bu ev, o dönemin sosyal yaşamını göstermesi açısından çok önemli.
Smith, Kybele Evi’ndeki çalışmalarını beş yıl sonra tamamlayıp burayı ziyarete açmayı düşündüklerini söylüyor.
You must be logged in to post a comment Login