Bir sahil gezisi, havuzda serinlemek ya da karla soğutulmuş bir içki: işte Romalıların Yaz sıcakları ile başa çıkma yöntemleri.
Antik Romalılar, Sirius yıldızının yükselişini takip eden kalıplara “canicular” adını verdiler; eski insanlar bunun yaklaşmakta olan bunaltıcı sıcağa ve yazın kuraklığına işaret ettiğine inanıyorlardı.
Stoacı filozof Genç Seneca’nın da (Lucius Annaeus Seneca) kısa ve öz bir şekilde özetlediği gibi “Yaz, sıcaklığıyla geri dönüyor ve terlemeliyiz”.
Yaz mevsimi: Güneşin bunaltıcı sıcaklığının halka açık havuz, park ya da plajlara uzanmış, elinde soğuk bir içecekle sıcağı yenmeye çalışan bedenlere yansıdığı mevsimdir.
(İlgili: Diş Macunundan Önce İnsanlar Dişlerini Nasıl Temizliyordu?)
Ve pek tabii bu yaz ritüelleri ve serin kalma çabaları sadece günümüz insanlarına ait değil. Bu tür alışkanlıkların izleri antik Romalılara kadar sürülebilir.
Deniz Kıyısına Bir Yolculuk
Yaz aylarında şehrin bunaltıcı sıcağından kaçarak sahillere akın eden pek çok insan gibi antik Romalılar da – sadece parası olanlar- güney İtalya yarımadası boyunca yer alan sahil beldelerindeki tatil villalarına kaçarlardı.
Yaz aylarının vazgeçilmezi olan bu yazlık evler, milattan önce ve milattan sonra ilk yüzyılların başlarında hızla büyüyen Romalı üst sınıf arasında lüks ve zenginliğin arttığına işaret ediyordu. Sahil kıyıları, yıllık tatillerinde eğlence ve şehvet arayan zenginlerin uğrak noktası ve sosyal zevk alanı haline geldi.
Bu kıyı villaları Roma elitinin zevkleri için inşa edilmiş; maksimum hava akımı oluşturmak ve sakinlerinin yazın kavurucu sıcağında serin kalmalarına yardımcı olmak için bir dizi mimari prensibi takip edecek şekilde ustaca tasarlanmıştı.
Milattan önce 1. yüzyılda yaşamış ünlü Romalı yazar, mimar ve mühendis Vitruvius; yaptığı mimari incelemede evlerin “Güneşin yönüne göre” inşa edilmesi gerektiğini belirtmişti. Vitruvius’a göre yaz aylarında kullanılan odaların bunaltıcı sıcaktan kaçınmak üzere tasarlanması ancak yine de maksimum seviyede gün ışığı ve konfora izin vermek için de kuzey veya kuzeydoğu yönünü takip edecek şekilde inşa edilmesi gerekiyordu.
Havuza Dalmak
Yaz aylarında birçoğumuz için olduğu gibi antik Roma’da hamamlar günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçasıydı. Bu sosyal uygulama, cumhuriyetin orta dönemlerinde (kabaca milattan önce 3. ve 2. yüzyıllarda) ortaya çıktı ve toplumun neredeyse her düzeyindeki kişiler için temel bir günlük rutin haline geldi. Öyle ki bu hamamlar klasik Roma şehir tasarımlarının ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Roma hamamları halkın sosyal etkileşimi için ortak bir alan sağlıyordu. Hamamlarda bulunan odalar güncel dedikoduların ve arkadaşlar arasında paylaşılan haberlerin heyecanıyla uğulduyor ve Romalılara sosyal ağ kurmak, içmek, dinlenmek ve sağlık için çeşitli egzersizler yapmak için olanak sağlayan alanları sunuyordu.
Ancak bu sosyal etkileşimin de bazı sıkıntıları vardı. Tıpkı Genç Seneca’nın da ahlaki kaygılar içinde, “ölçüsüz bir gürültü ve sıçramayla yüzme havuzuna dalan meraklıya” karşı büründüğü tavır gibi. Belki de Seneca’nın bahsettiği bu can sıkıcı figür yerel havuzlara sık sık giden bizler için de tanıdık gelebilir.
Yaz’a Hazır Bir Vücut
Seneca ayrıca, çağdaşlarının aynı anda hem yüzmeye hem de bronzlaşmaya ihtiyaç duyarak aşırı lüks içinde yaşadıklarından yakınıyordu.
Romalılar yaz bronzluğunun gösterişli sosyal itibarına yabancı değildi. Öyle ki şair Martial, yaz tatiline çıkan efendisine hitaben yazdığı bir epigramda, “solgun yüzlü arkadaşlarının” bronz teninin “rengine imrenmesi” için ona “her gözeneğinden güneşin ateşli ışınlarını içine çekmesini” coşkuyla tavsiye ediyordu.
Yazın gelişi akla her zaman “yaz vücudu”nun daimî kültürel takıntısını getiriyor: kusursuzca bakımlı, güneşte bronzlaşmış ve incelmiş. Antik Romalılar da biraz egzersiz için halka açık hamamlara giderlerdi. Buhar banyosu, sauna ve sıcak suyun ardından bir yüzme seansı yaparlar günü frigidarium’daki serin su havuzlarında tamamlarlardı.
Roma hamamlarında isteğe bağlı olarak epilasyon işlemi de bulunuyordu: Vücuttaki tüylerin alınması Roma İmparatorluğu’nun büyük bir kısmında oldukça popülerdi. Ve bu hizmet halka açık hamamlarda, masajlar ve vücut yağlama işlemi ile birlikte sunulurdu.
Güzel ve Soğuk Bir İçecek
Lüks hayatın sergilenmesi, yaz aylarında soğuk veya dondurulmuş içecekler içmek gibi diğer keyif verici aktivitelerde de gözleniyordu. Romalılar, yeraltı odalarında kar depolayarak yaz mevsiminin favorisi olan buzlu içeceği- “dahiyane bir susuzluk gidericiyi” – icat etmişlerdi. Bazı şarap türleri de soğutulur ya da donmuş karla sulandırılırdı.
Vitruvius ve Seneca gibi yazarlar, buzlu içeceklere olan bu tutkunun aşırı zenginlik ve refahın göstergesi olduğunu belirtmişti. Bu durumu destekleyici olarak gerçekten de İmparator Nero’un, gösterişli ihtişamının bir sembolü olarak sadece soğuk içecekler tüketmekle kalmadığı, aynı zamanda yaz aylarında karla soğutulmuş hamamları da sık sık tercih ettiği söyleniyordu.
Ayrıca sıcaktan muzdarip olanlar için soğuk suyun tıbbi açıdan faydalı olduğu düşünülüyordu. Romalı ansiklopedist Celsus, güneşte “kafası zayıflayan” kişilere, soğuk su altında çalışmalarını tavsiye ediyordu.
Havuz kenarında uzanıp yaz aylarında bronzlaşmaya çalışırken ya da plaj kenarındaki tatil yerinizde bir arkadaşınızla buzlu bir içecek içerken, dedikodu yaparken binlerce yıl öncesine dayanan köklü geleneklerle meşgul olduğunuzu bilin.
The Conversation. Lily Moore. 10 Mart 2024.
You must be logged in to post a comment Login