Kediler titiz hayvanlar olarak biliniyor; yumuşak ve kalın tüylerini sürekli temizliyorlar. Ancak kulak çevrelerinde tüyleri çok daha seyrek.
Peki kedilerin kulak çevrelerinde neden çok az tüyü var? Ve kedilerin kulaklarının çevresinin biraz tüysüz gözükmesi normal mi?
Uzmanlara göre, bu sadece normal değil, aynı zamanda kedilerin evrimi açısından da önemli bir durum.
Kedilerin hafif tüysüz noktalarını incelemeden önce, kedilerin tüylerinin birçok önemli işlevi olduğunu bilmek gerekiyor. Purdue Üniversitesi’nden hayvan refahı bilimcisi Judith Stella, “Tüyleri ciltlerini çalı çiziklerinden koruyor. Ayrıca tüylerin sıcaklık için, sosyal ipuçları için ve muhtemelen savunma mekanizması için de bir işlevi var. Ancak, tüyler vücutlarının her yerinde aynı değil.” diyor.
Kedilerin tüylerinin çoğu, iki katmandan oluşur: yaz aylarında incelen, sıcaklık sağlayan daha ince bir alt tüy katmanı ve çoğunlukla korumayı sağlayan daha sert koruyucu tüyler. Bu çift katmanlı tüy yapısı, birkaç önemli istisna dışında neredeyse tüm vücudu kaplıyor.
(İlgili: Kediler Atılan Objeleri Geri Getiriyor ve Bunun Nedeni Belirsiz)
Stella, “Patilerinin altında tüy yok — eğer olsaydı toprak ve nemi toplardı ve bu onların çıkarına olmazdı. Perianal bölge etrafında da biraz daha ince tüylere sahipler ve bu onların daha temiz kalmasına yardımcı oluyor.” diyor.
Kedilerin kulakları etrafındaki alan da başka bir özel durum. Stella’ya göre, bir kedinin yüzünde seyrek tüyler olması tamamen normal. Ancak bilim insanları bunun neden böyle olduğu konusunda kararsız. Stella, “Bunun nedeni hakkında kesin bir şey söyleyemeyiz, ama böyle olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Ve benim teorim bunun sesle ilgili olabileceği yönünde.” diyor.
Bu görünüş tuhaflığı sadece ev kedileriyle (Felis catus) sınırlı değil, aynı zamanda Afrika yaban kedileri (Felis lybica), ocelotlar (Leopardus pardalis) ve vaşaklar (Lynx cinsi) gibi küçük kedi türlerinde de yaygın, bunların hepsi Felinae alt ailesine ait. Pantherinae alt ailesinin bir parçası olan kaplanlar (Panthera tigris), aslanlar (Panthera leo) ve jaguarlar (Panthera onca) gibi büyük kediler bu tüysüz bölgeye sahip değiller.
Washington Üniversitesi’nde evrimsel biyolog olan ve “The Cat’s Meow: How Cats Evolved From The Savanna To Your Sofa” (Viking, 2023) kitabının yazarı Jonathan Losos için bu, evrimsel biyolojide klasik bir soru. “Türler arasında özelliklerin dağılımını nasıl açıklarız? Küçük kedilerde kel noktaların varlığı, bu noktaların küçük kediler için avantajlı olduğunu, ancak daha büyükler için olmadığını gösteriyor olabilir”
Stella, avantajın bu farklı kedi türlerinin avlanma şekillerinde olabileceğini söylüyor. “Kediler ultrasonik sesleri duyabilir ve kemirgenler bu işitme aralığında ses çıkarır. Belki de bu bölgelerdeki tüy eksikliği, ses dalgalarını kulağa odaklamaya veya sesin nereden geldiğini belirlemeye yardımcı oluyor olabilir.” diyor.
Küçük kedi türlerinin avladığı hayvanlar kuşlardan yılanlara kadar çeşitlilik gösterse de, yapılan çalışmalar çoğu diyetlerinin kemirgenlerden oluştuğunu gösteriyor, bu da bu hayvanları tespit etmeye yönelik herhangi bir uyumun değerli bir avantaj sağlayabileceğini gösteriyor. Antilop veya yaban domuzu gibi daha büyük hayvanları avlayan büyük kediler için ultrasonik frekansları tespit etmek hayatta kalma açısından daha az önemli olduğundan, muhtemelen bu aynı belirgin tüy modelini evrimleştirmemişler.
Losos, “Bu tür evrimsel uyum hipotezlerini incelemenin problemi, makul bir açıklama bulmanın kolay olması, ancak bu hipotezi test etmek aslında çok daha zor” diyor. “Bu hipotezi nasıl test ederiz? Belki de kedilerin işitmesinin detaylı akustik analiziyle. Ya da farklı derecelerde tüysüz noktalara sahip kedileri bulup, kemirgenleri tespit etme yeteneklerini veya avlanma başarılarını karşılaştırmak. Ya da tüysüz noktayı ortadan kaldıracak bir yol bulmak. Bunu nasıl yapacağınızı ve bu tüysüz noktaları inceleyen herhangi birinin olduğunu bilmiyorum.”
Şu an için bu sadece bir teori, ancak bu özelliğin tüm Felinae alt ailesi boyunca var olması, bu tüy deseninin belirli bir uyum avantajı sağladığını güçlü bir şekilde öneriyor. Ancak, Losos daha somut kanıtlar olmadan sonuçlara varmamak konusunda uyarıyor.
Live Science. 24 Şubat 2024.
You must be logged in to post a comment Login