Antik DNA çalışmasına göre, multiple skleroz (MS hastalığı) riski taşıyan gen varyantlarını Tunç Çağı’ndaki Yamnaya halkı yaydı.
Neden hastalıklar Avrupa’nın bazı bölgelerinde diğerlerine göre daha yaygın ve neden kuzey Avrupalılar güneydekilere göre daha uzun? Bilim insanları, cevabı eski dişlerin ve kemiklerin DNA’sında ortaya çıkardı. Atalarımızı hayvan hastalıklarından koruyan genler, artık multiple skleroz (MS) riskini artırıyor.
MS, vücudun kendi bağışıklık hücrelerinin beyne ve omuriliğe saldırdığı, kas sertliği ve yürüme ve konuşma sorunları gibi semptomlara yol açan bir hastalık. Güney Avrupa ile karşılaştırıldığında, Birleşik Krallık ve İskandinavya da dahil olmak üzere kuzeybatı Avrupa’da 100.000 kişi başına yaklaşık iki kat daha fazla multiple skleroz vakası görülüyor.
Antik DNA, kuzey Avrupalıların neden diğerlerine göre daha yüksek multiple skleroz (MS hastalığı) riskine sahip olduğunu açıklamaya yardımcı oluyor: hastalık, yaklaşık 5.000 yıl önce bölgeye gelen ata binen sığır çobanlarının genetik mirasıydı.
(İlgili: Dünyanın İlk At Binicileri Karadeniz Yakınlarında Bulundu)
Bulgular, modern DNA’yı eski insanların dişlerinden ve kemiklerinden toplanan DNA’yla karşılaştıran büyük bir projeden geliyor. Bu da bilim insanlarının tarihöncesi göçün ve hastalıkla bağlantılı genlerin izini sürmesine olanak tanıyor.
Araştırmacılar, Yamnaya adı verilen Tunç Çağı insanlarının, şu anda Ukrayna ve Rusya olan bozkırlardan kuzeybatı Avrupa’ya göç ettiğinde, günümüzde insanlarda multiple skleroz riskini artırdığı bilinen gen varyantlarını taşıdıklarını söylüyor.
Ancak Yamnaya yayıldı ve bu varyantları geniş çapta yaydı. Nature dergisinde yayımlanan çalışma, bu genlerin muhtemelen göçebe çobanları, sığır ve koyunların taşıdığı enfeksiyonlardan da koruduğu sonucuna vardı.
O zamanlar çobanların taşıdığı gen varyantları bir avantajdı ve onları koyun ve sığırlardaki hastalıklara karşı korumaya yardımcı oluyordu. Ancak günümüzde modern yaşam tarzları, diyetler ve daha iyi hijyen sayesinde bu gen varyantları farklı bir rol üstlendi. Günümüzde aynı özellikler, MS gibi bazı hastalıklara yakalanma riskinin daha yüksek olduğu anlamına geliyor.
Cambridge Üniversitesi’nde genetik araştırmacısı olan çalışmanın ortak yazarı William Barrie, “Bulduğumuz şey herkesi şaşırttı. Bu varyantlar bu insanlara bir tür avantaj sağlıyordu.” diyor.
Bu, Avrupa ve Batı Asya’daki ilk insanlardan alınan binlerce örneği içeren türünün ilk örneği olan gen bankasından elde edilen birkaç bulgudan biri. Benzer araştırmalar, Neandertaller gibi insanların daha eski kuzenlerinin izini de sürmüştü.
MS hastalığını keşfetmek için yeni gen bankasını kullanmak mantıklı bir ilk adımdı. Bunun nedeni, MS hastalığının herhangi bir popülasyona bulaşabilmesine rağmen, en çok kuzey Avrupalıların beyaz torunları arasında yaygın olması ve bilim insanlarının bunun nedenini açıklayamaması.
Potansiyel olarak sakatlığa neden olan hastalık, bağışıklık sistemi hücrelerinin yanlışlıkla sinir lifleri üzerindeki koruyucu kaplamaya saldırarak onları yavaş yavaş aşındırması sonucu ortaya çıkıyor. Bu durum, bazılarında kişide uyuşukluk ve karıncalanma, bazılarında ise yürüme bozukluğu ve görme kaybı gibi sıklıkla artıp azalan çeşitli semptomlara neden oluyor.
MS hastalığına neyin sebep olduğu net değil, ancak önde gelen bir teori, bazı enfeksiyonların genetik olarak duyarlı kişilerde MS’i tetikleyebileceği yönünde. Bugüne kadar bir kişinin MS riskini artırabilecek 230’dan fazla genetik varyant bulundu.
Araştırmacılar ilk olarak yaklaşık 1.600 eski Avrasyalının DNA’sını incelediler ve kuzey Avrupa nüfusundaki bazı büyük değişimlerin haritasını çıkardılar.
İlk olarak Orta Doğu’daki çiftçiler Avrupa’ya giderek avcı-toplayıcıların yerini almaya başladı. Ve yaklaşık 5.000 yıl önce Yamnayalar sığır ve koyun güderken atlar ve yük arabalarıyla seyahat ederek Avrupa’ya göçmeye başladı.
Araştırma ekibi, antik DNA’yı İngiltere’deki bir gen bankasında saklanan yaklaşık 400.000 günümüz insanı ile karşılaştırdı ve MS hastalığına bağlı genetik varyasyonların güney Avrupa yerine Yamnaya’nın hareket ettiği yön olan kuzeyde devam ettiğini gördü.
Günümüzde Danimarka olan bölgede Yamnayalar hızla eski çiftçilerin yerini alarak onları modern Danimarkalıların en yakın ataları haline getirdi. MS hastalığı oranları özellikle İskandinav ülkelerinde oldukça yüksek.
Peki antik bağışıklığı güçlendirdiği varsayılan gen varyantları daha sonra neden bir otoimmün hastalıkta rol oynasın? Çalışmanın yazarlarından Oxford Üniversitesi’nden Astrid Iversen, modern insanların hayvan mikroplarına maruz kalma biçimindeki farklılıkların, bağışıklık sisteminin dengesini bozan bir rol oynayabileceğini söylüyor.
Araştırmacılar, keşiflerini hastalığın evrimini anlamada “önemli bir sıçrama” olarak adlandırıyor. Ve bunun MS hastalığına neyin sebep olduğu konusundaki görüşleri değiştirebileceğini ve tedavi şeklini etkileyebileceğini söylüyorlar.
Makale yazarı ve MS doktoru Prof Lars Fugger, keşfin hastalığın “gizemini açığa çıkarmasına” yardımcı olduğunu söylüyor. “MS’e mutasyonlar neden olmuyor; bizi patojenlere karşı koruyan normal genler tarafından yönlendiriliyor.” diyor.
Prof. Fugger, bunu tedavi ederken evrimsel güçlerle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. “Bağışıklık sistemini yok etmek yerine dengenin olduğu doğru noktayı bulmalıyız.”
The Guardian. 11 Ocak 2024.
BBC News. 11 Ocak 2024.
Makale: Barrie, W., Yang, Y., Irving-Pease, E.K. et al. (2024). Elevated genetic risk for multiple sclerosis emerged in steppe pastoralist populations. Nature 625, 321–328.
You must be logged in to post a comment Login