2023 yılında Türkiye’deki talihsiz arkeoloji olaylarını derlediğimiz bu liste, her seferinde bir önceki yılı aratmaya devam ediyor.
Türkiye’de kültürel miras bilinci geniş bir kesime yayılabilmiş değil. Toplum olarak yabancı ülkelere kaçırılan kültürel varlıklar sinirimizi bozuyor, ancak yapılan definecilik faaliyetleri oldukça sıradan ve yaygın. Oysa ki bir eserin diğer ülkelere kaçırılma macerası çoğunlukla definecilik faaliyetiyle başlıyor. Bunların dışında bir de yetkili eller tarafından yaratılan tahribat söz konusu. Kültürel miras bilinci oturmadıkça ve bu konuda kamuoyu oluşmadıkça, definecilik faaliyetleri, uygun olmayan restorasyon projeleri, eser kaçakçılığı tüm faaliyetler hızla devam ediyor.
Yine de, arkeoloji dünyasında yaşanan bu kadar kötü olayı görerek, Türkiye’nin çapındaki bilimsel çalışmaları görmezden gelmek olmaz. “Türkiye’de güzel şeyler de oluyor!” demek istiyorsanız, sizi 2023 yılında Türkiye’de öne çıkan arkeolojik keşiflere göz atmaya davet ediyoruz.
7- İstanbul’un en işlek caddesinde gizemli kayboluş
Galatasaray Lisesi’nin ön kapısındaki sütunlarda bulunan tarihi ejder kabartmalarından biri esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu.
İstanbul Beyoğlu’nda yer alan Galatasaray Lisesi’nin İstiklal Caddesi’ne bakan ön kapısındaki sütunlarda bulunan 150 yıllık ejder kabartmalarından birinin kaybolduğu tespit edildi. Galatasaray Lisesi’nin güvenlik görevlileri, kendi kameralarının kör noktası olduğu için burada olanları göremediklerini söylüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise, “Galatasaray Lisesi Girişinden Kaybolan Ejder Başı Kabartması” başlığıyla eserin kaybolduğunu duyurdu. Eserin kaybolduğunun 8 Mart’ta tespit ediliğini belirten Bakanlık açıklamasında, Grotesk Ejder Başı Kabartması’nın 19. yüzyıla tarihlendiği ve mermerden yapıldığı belirtildi.
6- Eskiyen köprüler itinayla yenilenir
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer alan ve MS 3. yüzyıla tarihlendiği düşünülen Roma köprüsüne ilginç bir restorasyon yapıldı.
Arapgir’de Suceyin Mahallesi sınırları içerisinde yer alan ve bölgedeki en eski tarihi eserler arasında yer alan Taşköprü, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce 2015 yılında tescil edildi. Doğal şartlara bağlı olarak her geçen gün tahrip olan köprü, tescil edilemediği için restorasyonu yapılamıyordu. Tescil edilmesinin ardından köprüde restorasyon çalışmaları başlatıldı. Ancak “restorasyon” adı altında yapılan çalışmalar insanların tepkisini çekti. Zamana meydan okuyan köprünün doğal taşlar yerine beton bloklarla düzenlendiği iddia edilerek, yapılan restorasyon çalışmaları mahkemeye taşındı.
5- Rüyada “hazine” görüp, izinli define kazısı yapmak
Almanya’da temizlik görevlisi olarak çalışan bir kişi, gördüğü rüya üzerine Zonguldak’taki arazisinde izinli define kazısına başladı.
Almanya’da yaşayan 45 yaşındaki Nazmiye Karaman, memleketi Zonguldak’ın Çaycuma ilçesindeki arazisinde lahit mezar olduğuna dair rüya gördü. Bunun üzerine gerekli izinleri alıp, alanda kurban keserek kazı çalışması başlattı. Yaklaşık 120.000 lira masraf yapan Nazmiye Karaman, “Gördüğüm rüya acaba gerçek olur mu diye bunu yapıyorum. Hedefim bunu ortaya çıkarmak.” diyor.
Rüyasında, babasından tapusunu devraldığı ormandaki tarlasında hazine olduğunu gören Nazmiye Karaman, para biriktirdikten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kazı ruhsatı için başvurdu. İşlemler için yaklaşık 120.000 lira harcayan Karaman, kazının yapılacağı alanda koyun kurban ederek çalışmaları başlattı. Bir çevre ve şehircilik uzmanı, bir arkeolog ve jandarma ekiplerinin gözetimi altında Karaman’ın rüyasında gördüğü defineyi arama çalışmaları yapıldı.
“6 yıl önce bir rüya gördüm. Jandarma gördüm, bir asker yani. Hep bu tarafı gösteriyordu, kazılan yeri gösteriyordu. Burada bir şey olduğunu tahmin ettim. Tam ne olduğunu bilemediğim için burada bana odalar gözüktü, lahit mezar olduğunu tahmin ediyorum. ‘Acaba var mı’ diye toprağı Almanya’da incelettim. Toprakta elmas, değerli mücevher var dediler. Kazmaya başladık. 14 gün süreyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kazı için izin aldık. Bir şey olduğuna inanıyorum, burası boş değil, yani uğraşacağım biraz.”
4- Akvaryum dekorasyonu için kültür varlıkları
Tatile Antalya’ya gelerek üç parça taş toplayan Belçikalı turist çifte, tarihi eser kaçakçılığı şüphesiyle yurtdışına çıkış yasağı getirildi.
Antalya’daki tatillerinden ülkelerine dönmek isteyen Belçikalı turist çiftin valizlerinden birkaç parça taş çıktı. Turistler, bu taşları akvaryumları için topladıklarını bildirdi. Ancak turistler arkeolojik inceleme sonuçlanıncaya kadar yurtdışına çıkış yasağı getirilerek serbest bırakıldı. Taşlar Antalya Müzesi uzmanları tarafından incelenene kadar Belçikalı çiftin Türkiye’den ayrılmasına izin verilmeyeceği açıklandı. Daha sonra ise turistlerin çantasından çıkan üç adet parçanın kültür varlığı olduğu belirlendi. Uzmanların raporunda, taşlardan birinin üzerinde iki stilize rozet bulunan mimari bir dekorasyon parçası, diğer ikisinin de bir mermer yer döşemesinin parçaları olduğu belirtildi.
Özrü kabahatinden büyük olan turistin yaptığı açıklama ise şaşırtıcıydı: “Taşları boş bir arazide buldum. Biri el büyüklüğünde ve kum rengindeydi. Üzerine birisi bir çiçek deseni oymuştu. Diğer ikisi üçgen şeklindeydi, kumsalda düzinelercesini bulabileceğiniz türden. Kesinlikle bir tapınağın sütunu falan değildi. Evde akvaryumuma koymak için onları yanıma aldım”
3- Çatısı akan müzedeki mozaikleri korumak için ilginç bir yöntem
İstanbul’daki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, Türkiye’nin tamamında görüp görebileceğiniz en harap haldeki müze olabilir.
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’ni ziyaret eden insanların karşılaştığı manzara şuydu: müze duvarlarının sıvaları dökülüyor, çatısı çeşitli yerlerden akıyor ve su gelmemesi için mozaiklerin üzerine kovalar konuluyor.
Arkeofili’nin sosyal medyada “Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’ndeki mozaikler bu şartlarda mı tutuluyor? Türkiye’nin hiçbir yerinde kültür varlıklarımızın bu şartlarda tutulması kabul edilebilir değil. Yetkilileri acilen önlem almaya çağırıyoruz.” diyerek bir çağrı yayınlaması üzerine, müze ziyarete kapatıldı. Ardından daha önce müzeyi ziyaret eden birçok kişi Arkeofili’ye ulaşarak, müzenin uzun zamandır kötü şartlarda olduğuna dair gözlemlerini yazdı ve daha önce çektikleri fotoğrafları yolladı. Fotoğraflarda, yağmur yağdığı zamanlarda mozaikleri korumak için kova konulduğu, sıvaların döküldüğü, bilgi etiketlerinin tahrip olduğu görüldü.
Yetkililer ise yaptığı açıklamada, söz konusu müzenin restorasyon projesinin, bakanlığın 2023 yatırım programında olduğunu bildirdi. 2015 yılının Kasım ayında yapılan bir açıklamada, Büyük Saray’ın zemininden 1932 yılında çıkarılan mozaiklere, İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı uzmanları tarafından konservasyon çalışması yapılacağı bildirilmişti.
2- Ayasofya müze olmaktan çıkarıldı ama yine de para isteriz
Kültür ve Turizm Bakanı, müze statüsünden camiye çevrilen Ayasofya’nın yabancı ülke vatandaşları için ücretli olacağını açıkladı.
Dünyada en çok ziyaret edilen yapılardan biri olan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlarından biri. 916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanıldı. Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu’nun Kararı ile 1935 yılında müze olarak kapılarını ziyarete açtı. 2020 yılında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla yeniden camiye çevrilerek ibadete açıldı.
Müze olarak kaldığı dönemde, Türkiye çapında en çok ziyaret edilen ve en çok gelir sağlayan müze olan Ayasofya, camiye çevrildi fakat bazı sorunlar ortaya çıktı. Birincisi cami olduktan sonra aşırı büyük kalabalıklar Ayasofya’da aynı anda giriyor ve yapıya ve içindekilere ciddi zararlar veriyordu. İkinci sorun ise camiye çevrildiği için gelen ziyaretçilerden artık para alınamıyordu.
Bu sorunlardan ikincisi artık çözüldü. ilginç bir şekilde Türkiye’de ilk defa aktif olarak cami olan bir yapıya girmek isteyenler 25 Euro ödeyecek. Uygulamadan Türk vatandaşları etkilenmeyecek. Bakanlık, ziyaret yoğunluğunu kontrol altına alma amaçlı olduğunu söylese de, camiye girmek isteyenlerden para istemek bir hayli garip.
1- Karahantepe’de bulunan 10.000 yıllık heykelin ayıbı
Karahantepe’de yapılan keşiflerden biri olan penisini tutan insan heykelinin penisine sansür uygulandı!
2023 yılı kazı çalışmalarında Karahantepe’de 2,3 metre büyüklüğünde, penisini tutan insan heykeli bulundu. Gerçekçi bir yüz ifadesiyle, oturur vaziyette betimlenen heykel, bir sekinin içerisinde zemine sabitlenmiş olarak ortaya çıkarıldı. Ancak bir sorun vardı, her ne kadar bilinen en eski gerçek boyutlu insan heykellerinden biri olsa da, bu heykel iki eliyle penisini tutuyordu.
Binlerce yıllık heykel, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ana akım medya tarafından sansürlenerek yayınlandı. Çeşitli kurumlar, Karahantepe’de bulunan heykelin penis kısmını asla göstermedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ise heykelin sadece üst bölgesini paylaştı. Ana akım haber kanalları, alanda çektikleri videolarda bile heykelin alt bölgesini göstermedi. Özellikle televizyondaki bir haber kanalındaki canlı yayın sırasında, sunucu spikerin heykelin penisinin önüne geçerek kapatması istendi.
Binlerce yıl önce bu topraklarda yapılan ve kültürel mirasımız sayılan bu eser, medya kuruluşları ve bakanlığımız tarafından bir utanç kaynağı olarak görüldü.
You must be logged in to post a comment Login