Neandertaller’in Avrupa’dan kaybolması düzenli bir şekilde gerçekleşmedi ve bu yok oluşta düşünülenden daha fazla faktör etkili oldu.
Yeni bir çalışma, erken dönem Homo sapiens’in Avrupa’da, her iki nüfusu da destekleyecek kadar yeterli otobur hayvanın bulunduğu belirli bölgelerde Neandertallerle birlikte yaşadığını gösteriyor. Bu sonuçlar, bu iki tür arasındaki etkileşimler hakkındaki resme giderek daha fazla detay ekliyor.
Otobur Taşıma Kapasitesi
Ekolojide, “rekabetçi dışlama ilkesi” adı verilen bir kavram var ve bu ilke, rekabet eden türlerin uzun bir süre boyunca bir arada varlığını sürdüremeyeceğini belirtiyor. Bu eski fikir, Thomas Malthus tarafından ortaya atıldı ve ardından 18. ve 19. yüzyıllarda Charles Darwin tarafından geliştirildi. Bununla birlikte daha yeni araştırmalar, bu fikri karmaşık hale getiriyor ve dengeyi sağlamak için yeterli kaynak varsa rakiplerin bir arada yaşayabileceğine işaret ediyor.
Afrika dışına yayılmamız söz konusu olduğunda (muhtemelen yaklaşık 60.000 yıl önce başladı), geleneksel varsayım, atalarımızın kıt kaynaklar için diğer erken insan türleriyle rekabet ettiği yönündeydi. Sonunda bu baskı, ekosistemin bağımlı olduğu çok sayıda otçul hayvanı öldürdü ve bu da Avrupa’da Neandertaller gibi türlerin yok olmasına yol açtı.
(İlgili: Neandertal DNA’nız, Sizi Acıya Karşı Daha Hassas Yapıyor Olabilir)
Ancak yine de gerçek çok daha karmaşık görünüyor. Görünüşe göre bu kitlesel yok oluş bir anda gerçekleşmedi. Aslında, bir süre boyunca iki tür arasında kültürel ve biyolojik olarak bir tür “mozaik” vardı.
Antik DNA, insanların ve Neandertallerin bazı yerlerde birbirleriyle çiftleştiklerini ve bir arada yaşadıklarını gösteriyor. Ancak Avrupa’nın diğer bölgelerinde Neandertaller, bazen çok daha hızlı bir şekilde yok oldu ve hatta bazen de insanların gelmesinden birkaç bin yıl önce yok oldu.
İnsanlar ilk kez Avrupa’ya gelmeye başladıkları sırada, küresel iklim koşulları ılıman ve tam buzul koşulları arasında aşırı dalgalanmalar yaşıyordu. Dolayısıyla, bu salınımlar ekosistem üzerinde daha da fazla baskı oluşturmuş ve Avrupa’daki çeşitli otçulların neslinin tükenmesine katkıda bulunmuş olabilir.
Ancak yine de bu dalgalanmaların boyutu eşit değildi. Avrupa’nın bazı bölgeleri diğerlerinden çok daha sert koşullar yaşadı ve daha uzun süre boyunca bu koşullara maruz kaldı.
Daha az etkilenen bölgelerde, insanlar ve Neandertaller, otobur türler gibi ortak kaynaklar için rekabet etti. Ancak bu av hayvanlarının sayılarının, iki tür arasındaki dengeyi ne kadar etkilediği pek de iyi bilinmiyor. İşte tam da bu sebeple son çalışmanın yazarları bu konuyu ele almayı amaçladı.
“Bu çalışma, Neandertallerin yok olma zamanlamasındaki bölgesel farklılıkların, Homo sapiens’in yayılma modellerinin ve her iki insan türü arasındaki zamansal örtüşmenin, Avrupa’daki yaşadıkları ekosistemlerin taşıma kapasitesi (CC) tarafından etkilenip etkilenmediğini test ediyor.”
Bunu test etmek için ekip, 60.000 yıl önce Grönland buz çekirdekleriyle aynı zamana denk gelen arkeoloji-paleontoloji seviyelerinden elde edilen otçul türlerin geniş bir veri kümesini derledi. Ardından, bir atmosfer genel dolaşım modelinden oluşturdukları bir iklim simülasyonunu çeşitli paleoklimatik göstergelere karşı test etti.
Ekip daha sonra paleoklimatik koşullarına dayalı olarak Avrupa’nın biyocoğrafik bölgelerini oluşturdu, orada yaşayan otçuları ve bu dönem boyunca meydana gelen zamansal eğilimleri inceledi.
Son olarak ekip, her bölgedeki Neandertallerin yok oluşu ve insanların gelişinin yeni bir kronolojisini oluşturmak için hiyerarşik Bayesian yaş modelleri (BAM’lar) ve optimal lineer tahmin (OLE’ler) kullandı. Bu, her bölgedeki her otobur türünün taşıma kapasitesini tahmin etmelerine olanak sağladı.
Sonuçlar, Neandertallerin yok olmasının farklı zamanlarda gerçekleştiğini ve bu durumun farklı bölgelerdeki otçuların taşıma kapasitesi tarafından etkilendiğini gösteriyor. Bu da onların insanlarla olan etkileşimlerini etkiledi.
Bu bir arada varoluşun, Neandertaller ve Homo sapiens’in birbirlerinden uzak durduğu ve doğrudan rekabet baskısını hafifletmiş olabilecek yerel mekânsal ayrışma ile kısmen sürdürüldüğü anlaşılıyor. Ancak bu yorum abartılmamalı.
Yazarlar, “Sonuç olarak, bölgesel ölçekte gözlemlenen zamansal örtüşme, yerel düzeyde bir arada yaşama anlamına gelmiyor. Bununla birlikte, mekânsal ayrım ve düşük nüfus yoğunlukları rekabetçi dışlama hipotezini geçersiz kılmaz.“ diyor.
Araştırmacılara göre Avrupa, ekosistem üretkenliklerine göre üç ana grupta toplanabilir: yüksek sabit taşıma kapasitesine sahip bölgeler, yüksek ancak “keskin dalgalanan” taşıma kapasitesine sahip bölgeler ve düşük üretkenliğe sahip bölgeler (az sayıda bitki ve otçul türler).
“İlk grup, her iki insan türü arasında bir zamansal örtüşme yaşayan bölgeleri temsil ediyor ve bu nedenle insanlar için yüksek yaşam alanı uygunluğuna sahip alanları gösteriyor. İkinci ve üçüncü gruplar, her iki insan türünün nüfusunda azalmaya yol açma eğiliminde olan bölgelere denk geliyor.
Daha önce düşünülenin aksine, yüksek taşıma kapasitesine sahip bölgeler sadece güney Avrupa ile sınırlı değil. Aynı zamanda Tuna ve Rhône havzaları gibi orta enlem bölgelerinde de mevcuttu. Bu bölgeler muhtemelen daha fazla insanın yayılmasına ve onların Neandertallerle daha uzun bir süre bir arada yaşamalarına tanıklık etti.
Sonuç olarak, bu araştırma, insanların gelmesinin otomatik olarak Neandertallerin yok olmasına neden olduğu fikrine meydan okuyor. Çünkü Neandertallerin varlığının sona erdiği bölgeler, insanların gelmeden önce en düşük otobur taşıma kapasitesine sahip olanlardı. Bununla birlikte, rekabetçi dışlama prensibi hala bir olasılık olarak değerlendirilebilir.
IFL Science. 26 Eylül 2023.
Makale: Vidal-Cordasco, M., Terlato, G., Ocio, D., & Marín-Arroyo, A. B. (2023). Neanderthal coexistence with Homo sapiens in Europe was affected by herbivore carrying capacity. Science Advances, 9(38), eadi4099.
You must be logged in to post a comment Login