İlk Amerikalılardaki Popülasyon Çeşitlenmesinde Çevrenin Etkisi Var

Kuzey Amerika’ya geçip daha sonra Orta ve Güney Amerika boyunca yayılan tüm insanlar aslında ortak bir ataya sahip, ancak farklı bölgelere yerleştiklerinden popülasyonlar birbirlerinden uzaklaşarak farklılaşmış.

Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nde yapılan yen bir araştırma bu araştırmadan kaynaklanan yüz farklılıklarının çevre ve evrimin bu popülasyonlar üzerindeki karmaşık etkileşiminin bir sonucu olduğunu göstererek Yeni Dünya’ya yerleşmenin hemen ardından insan çeşitlenmesinin nasıl oluştuğuna ışık tutuyor.

Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nden biyolojik bilimler profesörü ve araştırma başyazarı Ann Ross, “Özellikle Orta ve Güney Anerika’da, modern popülasyonlardaki varyasyonları kavramak istiyorsak kıtaya yerleşimin ardından, fakat Avrupalılarla temas öncesinde yaşanan formatif dönem varyasyonlarını incelememiz gerekiyor” diyor.

(İç Kulak Yapısı, Popülasyon Yayılımı Hakkında Bilgi Veriyor)

Ross ve Smithsonian Enstitüsü’nden eş yazar Douglas Ubelaker, kıtanın tümü için yapılan ilk kraniyofasiyal incelemede, tüm Mezo, Orta ve Güney Amerika’dan kafataslarını analiz etti.

MS 730-1630 yılları arasına tarihlenen kafatasları kurak iklimden, dağ iklimine oradan kıyı kesimine kadar pek çok farklı çevreden geliyor.

Araştırmacılar 3 boyutlu dijitalleştirici kullanarak her bir popülasyon grubunun tipik görünümünü belirlemek için kafatasları üzerindeki standart anatomik özellikleri kaydetti. Elde edilen tipik görünümler daha sonra her bir grupla ilişkilendirilen varyasyon türlerinin saptanabilmesi için birbirleriyle karşılaştırıldı.

 Ross, “Modern kafatası varyasyonlarını neyin oluşturduğu hakkında çok fazla tartışma var. En çok varyasyonu mutasyonlar oluşturuyor, ancak bunlar da son derece nadir. Çevreye adaptasyon bir diğer olasılık, fakat birçok araştırmacı varyasyonun popülasyonların ayrılıp gen paylaşımında bulunmayı bırakmasıyla meydana gelen genetik sürüklenme gibi nötral bir süreç sebebiyle oluştuğunu düşünüyor” diyor.

Ross ve Ubelaker, tıpkı ova popülasyonları gibi dağlık popülasyonların da birbirlerine benzer olduğunu gördü. Ancak, dağlık popülasyonların ova popülasyonlarıyla karşılaştırılması sonucu bu iki grup arasında yüksek bir varyasyon olduğu belirlendi.

Ross, “Bu, anlaşılabilir bir durum. Eş bulmak için dağdan sahile inmezsiniz. Bu grupların çanak çömlekten fazlasını paylaştığını biliyoruz” diyor.

Sonuçlar kısmen genetik sürüklenmeyle ilişkilendirilebilirken araştırmacılar iklim ve yüksekliğe adaptasyon gibi diğer faktörlerin popülasyonlar arasındaki kraniyofasiyal farklılaşmada bir rol oynadığını söylüyor. Ross, bu çalışmanın gelecekteki incelemeler için bir temel oluşturacağını ümit ediyor.

Ross, “Popülasyon ayrışımı çok etmenli bir süreç, farklı etmenlerin karmaşık bir etkileşimi. Bu popülasyonların neden ayrıştığını bilmek istiyorsak sadece genetiği ve DNA’ya değil birçok etmene birden bakmalıyız” diyor.


Makale: Ross, A. H., & Ubelaker, D. H. (2019). complex nature of Hominin Dispersals: ecogeographical and climatic evidence for pre-contact craniofacial Variation. Scientific reports, 9.

Ege Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü mezunu. Arkeoloji ve özellikle sanat tarihini çok seviyor.

You must be logged in to post a comment Login