Göbekli Tepe Baştan Aşağı Yenileniyor

Dünyanın bilinen en eski devasa tapınağı Göbekli Tepe, baştan aşağı yenileniyor.

Urfa’da MÖ. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ait bir inanç merkezi olan Göbekli Tepe,  Doğuş Grubu’nun öncülük ettiği yeni bir proje kapsamında korunup turizm merkezi haline getirilecek.

Göbekli Tepe Baştan Aşağı Yenileniyor

İsviçre’nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu’nda dün bir açıklama yapan Doğuş Grubu, önümüzdeki 20 yıl içinde National Geographic Society işbirliğinde projeye 15 milyon dolar ayıracağını bildirdi. Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, “Göbekli Tepe tarihin sıfır noktasını oluşturuyor,” şeklinde bir basın açıklaması yaptı.

Doğuş Grubu’nun sağladığı fonlar, daha büyük, yeni bir turizm merkezi ve ortaya çıkarılan yapıların koruma amacıyla üzerinin kapatılması ve bunların yanı sıra turizmin antik binalara zarar vermemesi için yürüyüş yolları ve çitler inşa edilmesinde kullanılacak.

Göbekli Tepe’nin Önemi

Kazıların başladığı 1995 yılından itibaren uygarlığın kökeni hakkındaki görüşleri değiştiren Göbekli Tepe, belki de tüm insanlığın tarihini baştan yazabilecek bir öneme sahip. Hayvan figürleriyle yontulmuş taşları ve T biçimli sütunlarıyla 12.000 yıllık dairesel yapılar, tarım devriminden ve hatta çanak çömlek yapımının icadından bile daha eski.

Uzmanlar daha önce, avcı-toplayıcıların yerleşik düzene geçip tarım yapması sonucu anıtsal alanların yapıldığını düşünüyorlardı. Fakat tarıma geçilmeden önce avcı toplayıcı insanlar tarafından inşa edilen Göbekli Tepe, tüm bu düşünce sistemini altüst etti.

1995 yılından itibaren kazının başkanlığı yapan Alman Arkeolog Klaus Schmidt, 2014 yılındaki ölümüne kadar, bu yaygın inanışın gerçekte yaşananlara tamamen zıt olabileceğini öne sürmüştü. Yapıları inşa etmek için gerekli işgücü, çalışanlara yiyecek sağlama yolu olarak tarımın gelişmesine yol açmış olabilirdi.

Göbekli Tepe’deki kazılarda ortaya çıkarılan kanıtlar, tarımın icadının uygarlığın başlamasıyla tetiklendiğini savunan Schmidt’in teorisini destekliyor. Her anıtsal yapının ortasında, üzerinde stilize kollar, eller ve peştamal yontuları bulunan iki adet T biçimli sütun yer alıyor. En büyüğünün ağırlığı 16 tonu aşıyor. Bu taşları yontmak ve yakındaki taşocağından taşımak, çok sayıda insan ve hepsini doyuracak miktarda yiyecek gerektiren zorlu bir organizasyon gerektiriyor.

Burada şimdiye kadar yapılan kazılarda bu insanların yerleşik bir hayat sürdüğüne dair bir kanıt bulunamadı. Bu yüzden Göbekli Tepe’nin dönemsel bir toplanma ve şölen yeri olduğu düşünülüyor.

Burada şölenlerin yapıldığına dair birçok kanıt bulundu. Taş yapılar, inşa edildikten sonra toprak, taş ve hayvan iskeletleriyle dolmuştu. Yüzyıllar içinde, bu yıkıntıların üzerine yeni yapılar inşa edilmiş ve böylece insan yapımı bir höyük oluşmuştu. Yıkıntıların içinde, ceylan ve artık soyu tükenmiş olan yaban öküzü de dahil on binlerce kırık hayvan kemiği parçası bulundu. 150 litreden fazla sıvı alabilecek dev taş kaplar ise belki de ilk bira üretimine işaret ediyor.


nationalgeographic.com.tr

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login