4500 Yıllık İskelette Kanser Bulundu

Sibirya’da kazı yapan araştırmacılar bilinen en erken kanser vakası örneğini bulmuş olabilir. 4,500 yıl önce ölen bir erkeğin iskeletinde kanser bulunması, kanserin modern zaman hastalığı olduğu görüşünü çürütüyor.

Bronz çağına tarihlenen iskelette akciğer ya da prostat kanseri bulundu. Kanser daha sonra başından kalçasına kadar, kolları ve bacaklarının bir kısmı da olmak üzere, adamın bütün vücuduna yayılmış. Kanserli adam 35 ve 45 yaşları arasında ölmüş. Kemiklerde bulunan delikler, araştırmacıların kanser tanısına varmalarını sağlamış.

kanser modern bir hastalık değil

Bioarkeolog Angela Lieverse daha önce 5,000-6,000 yıllık kalıntılarda kanser vakası keşifleri olduğunu ama bunların daha sonra kanser olmadığının ya da iyi huylu tümörler olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Sibirya’da bulunan kalıntılarda ise kişinin kanser olduğundan neredeyse emin olduklarını söyledi.

Kanser modern bir hastalık değilmiş

Lieverse  “Günümüzde kanserin geçmişte varolmayan, modern bir hastalık olduğu gibi bir kanımız var. Geçmişte insanlar aynı yaşam biçimlerine sahip değildi: daha saf ve toksinlerden arınmış bir çevrede yaşıyorlardı, daha hareketlilerdi ve doğal gıdalar tüketiyorlardı. Ama geçmişte de kanser, sandığımızdan çok daha yaygın olmalı” dedi.

Duman solumak kansere yol açmış olabilir

Lieverse doğal olmayan etkenler dışında, doğal kanserojenlerin de bu eski kanser vakalarına yol açabileceğini düşünüyor. Kazıda bulunan iskeletin sahibi, soğuk havalarda ısınmak için odun ateşleri yakmış olan bir avcı-toplayıcıydı. Büyük ihtimalle bolca duman solumak zorunda kalmıştı, bu da kansere yol açmış olabilir.

Kanser, çok iyi korunmuş olan bu kemiklerde birçok delik açmış. Bu delikler de Lieverse’in 2012’de daha iskeleti ilk gördüğünde kanser olduğunu anlamasını sağlamış. Bu araştırmayla da birlikte kanserin iskeletlerde nasıl göründüğünün bilinmesi, bundan sonraki kazılarda kanser vakalarının çok daha kolay saptanabilmesini sağlayacak.

Kanserli adamın yaşamı

Kanserli adam Cis-Baykal bölgesindeki Bronz çağına tarihlenen küçük bir mezarlıkta gömülüymüş. O dönemin geleneği olarak sırtüstü yatırılarak balıkçılık ya da avcılık aletleriyle gömülen erkeklerin aksine, bu iskelet hoker (cenin) pozisyonunda, yuvarlak bir çukur içinde, özenle oyulmuş kemikten bir kaşıkla birlikte gömülmüş.

Talihsiz adam Cis-Baikal bölgesinde dağlık bir alanda yaşıyordu. Çevrede bulunan göller sayesinde balık, et ve taze otlarla besleniyor olmalıydı. Lieverse, adamın yaşadığı toplumda farklı bir hayat sürdüğünü ve büyük ihtimalle çok acı verici bir şekilde öldüğünü açıkladı. Yaşamının sonuna doğru halsiz ve bitkin olmalı, mide bulantıları, sürekli ağrılar ve nefes alma zorlukları çekiyor olmalıydı. Lieverse “Bu trajik bir hikaye, onun çektiklerini düşünmek kalbimi kırıyor“ dedi.

Robert Kolej’de okuduktan sonra, Kanada-McGill Üniversitesi’nde Antropoloji ve Klasik Tarih bölümlerini bitirdi. Koç Üniversitesi’nde Tarihöncesi Arkeoloji alanında yüksek lisans yaptı. 2015-2017 yılları arasında İstanbul’daki Pera Müzesi’nde koleksiyon sorumlusu olarak görev yaptı. Şu anda A.B.D.’deki Notre Dame Üniversitesi’nde doktora yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply