2024 Mayıs Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

Kaçırmış olanlar için 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.

10- Irak’taki Mağarada Bulunan Neandertalin Yüzü Canlandırıldı

Bilim insanları, Irak’taki mağarada kafatası yüzlerce parça halinde keşfedilen 75.000 yıllık Neandertal kadının yüzünü yeniden yarattı.

Shanidar Z’nin yeniden yaratılan kafası, Kennis kardeşler tarafından rekonstrüksiyonu yapılan kafatasının üç boyutlu taramalarına dayanarak yapıldı. C: BBC Stüdyoları/Jamie Simonds

Analizler, Shanidar Z adı verilen bu bireyin yaşlı bir kadın olduğunu, belki de kırklı yaşlarının ortalarında olduğunu öne sürüyor. Bu, tarihöncesinin bu dönemlerinde ulaşmak için önemli bir yaştı. Ekip, pelvik kemikler olmadığından bu bireyin cinsiyetini belirlemek için diş minesi proteinlerinin dizilenmesine başvurdu. Bazı ön dişleri köküne kadar aşınmış olan Neandertalin dişler aynı zamanda aşınma ve yıpranma seviyeleri yoluyla yaşını ölçmek için de kullanıldı. Yaklaşık bir buçuk metre boyunda olan ve Neandertal fosil kayıtlarındaki en küçük yetişkin kol kemiklerinden birine sahip olan bu bireyin fiziği de bir kadını işaret ediyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

9- Avcı Toplayıcı İnsanların Diyetinde Et Baskın Değildi!

Fas’ta 15.000 yıl önce yaşamış avcı-toplayıcıların bitki tercihine dair izotopik kanıtlar, şaşırtıcı beslenme uygulamalarını ortaya koyuyor.

Fas’taki Taforalt Mağarası’nda bulunan, ciddi aşınma ve çürük taşıyan insan dişi. C: Heiko Temming

Neolitik geçiş öncesinde avcı-toplayıcıların beslenmesinde etin önemli bir rol oynadığı uzun süredir düşünülüyordu. Ancak Paleolitik bölgelerde iyi korunmuş insan kalıntılarının azlığı nedeniyle, tarım öncesi insan gruplarının beslenme alışkanlıkları hakkında çok az bilgi bulunuyor. Yeni bir çalışma, Fas’taki 15.000 yıllık avcı-toplayıcıların bitki tercihine dair ikna edici izotopik kanıtlar sunarak bu düşünceye meydan okuyor. Bu çalışma, tarım öncesi bir popülasyon için önemli miktarda bitki tüketiminin ölçüldüğü ilk sefer ve eski insan toplumlarının beslenme uygulamalarına yeni bir ışık tutuyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

8- Hırvatistan’daki Bir Tümülüste 2.500 Yıllık İlirya Miğferi Bulundu

Hırvatistan’da bir tümülüste kazı yapan arkeologlar, adak hediyesi olabilecek 2.500 yıllık bir İlirya miğferi keşfettiler.

Hırvatistan’daki mezarda bulunan Yunan-İlirya miğferi. C: Dubrovnik Museums

Hırvatistan’da bulunan 2.500 yıllık miğferin mezar hediyesi olabileceği düşünülüyor. Bulgu, bir zamanlar Balkan Yarımadası’nı işgal eden daha az bilinen bir kültürün ritüellerine dair içgörüler sunuyor. Söz konusu miğfer, mezarlıktaki mezarların yanındaki duvarlı yapıya gömülmüştü. Bu neredeyse kesinlikle bir adak sunusuydu. Önceki miğferin tarihi MÖ 4. yüzyıla kadar uzanıyor. Kazı başkanı Hrvoje Potrebica, yeni bulunan miğferin MÖ 6. yüzyıl kadar eski olabileceğini söylüyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

7- Sırbistan’da 7.000 Yıllık Devasa Bir Yerleşme Bulundu

Arkeologlar Sırbistan’da daha önce bilinmeyen bir Neolitik yerleşim yeri keşfettiler ve ardından bu “nadir” bölgenin haritasını çıkardılar.

Arkeologlar Sırbistan’da daha önce bilinmeyen bir Neolitik yerleşim yerinin haritasını tamamen çıkardılar. C: Cluster ROOOTS/Museum of Vojvodina Novi Sad/National Museum Zrenjanin/National Museum Pančevo

Sırbistan’ın uzak bir bölgesinde arama yapan arkeologlar, yerel bir ihbardan yola çıkarak 7.000 yıllık geniş bir yerleşim yerinin kalıntılarını keşfettiler ve bu yerleşimi haritalandırdılar. Kiel Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Sırbistan’ın kuzeyindeki Jarkovac köyü yakınında bulunan Neolitik yerleşim yaklaşık 13 hektarlık bir alanı kaplıyor ve etrafı çok sayıda hendekle çevrili. Araştırmacılar bölgedeki diğer benzer alanların farkında olsalar da bu bir sürpriz oldu.

Detaylı bilgi için tıklayın.

6- Pompeii’de Çocukların Çizdiği Gladyatör Çizimleri Bulundu

Vezüv Yanardağı kurbanı Pompeii’de, çocuklar tarafından kömürle çizildiği düşünülen gladyatör tasvirleri ortaya çıkarıldı.

Pompeii’de bulunan grafitiler, gladyatörleri tasvir ediyor gibi görünüyor. C: Parco Archeologico Pompei

Kömürle yapılmış çizimler, Pompeii arkeolojik parkında ilk kez Salı günü halka açılan bir dizi ev olan I’Insula dei Casti Amanti’de yapılan kazılar sırasında bulundu. Uzun bir duvarda bulunan diğer çizimler arasında üç küçük elin şablonu, topla oynayan iki figür, domuza benzeyen bir hayvanın avlanma sahnesi ve yerde yatan iki boksörün tasvir edildiği bir sahne yer alıyor. Pompeii arkeoloji parkı müdürü Gabriel Zuchtriegel, çizimlerin muhtemelen MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla şehir yok olmadan önce avluda oynayan bir veya daha fazla çocuk tarafından yapıldığını söylüyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

5- Mısırlılar 4.000 Yıl Önce Kanseri Böyle Tedavi Etmeye Çalışmış

Eski bir Mısır kafatasında kanserli lezyonları çevreleyen kesik izleri, 4.000 yıldan daha önce kanser ameliyatı yapıldığını gösteriyor.

Eski Mısır kafataslarında bulunan lezyonlar üzerinde yapılan yeni bir analiz, insanların, düşünülenden 1000 yıl daha önce, kanseri cerrahi olarak tedavi etmeye çalıştığını gösteriyor. Bu kafatası MÖ 2686 ile 2345 yılları arasında yaşayan bir adama aitti. C: Tondini, Isidro, Camarós, 2024

Yeni bir çalışmada araştırmacılar, MÖ 2.686 ile 2.345 yılları arasına tarihlenen bir insan kafatasını analiz etti. Kafatasında büyük bir tümörün yanı sıra 30’dan fazla daha küçük, metastatik lezyonun kanıtları vardı. Araştırmacılar, bu lezyonların muhtemelen metal alet gibi keskin bir nesne kullanılarak yapılmış kesik izleriyle çevrelendiğini keşfettiler. Araştırmacılar, bunun, eski Mısırlıların, 30’lu yaşlarının başında bir erkek olduğuna inanılan hastayı tedavi etmek için ameliyat yapmaya çalıştıklarını gösterdiğini söylüyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

4- İlk Amerikalılar Sibirya’dan Dört Ayrı Dalga Halinde Gelmiş

Yeni bir dil modeli, yerli halkın 12.000 ila 24.000 yıl önce Kuzey Amerika’ya en az dört kez girerek dillerini de getirdiğini gösteriyor.

Yeni bir araştırmaya göre Amerika yerlileri, farklı dillerini Sibirya’dan gelen dört farklı nüfus dalgasından geliştirdi. C: G. Mülzel

Yeni model, arkeoloji, iklimbilim ve genetik verilerle bağıntılı ve erken Kuzey Amerika’daki popülasyonların dinamik ve çeşitli olduğu fikrini destekliyor. Dünyadaki dil ailelerinin neredeyse yarısı Amerika’da bulunuyor. Birçoğunun artık yok olduğu düşünülse de, tarihsel dilbilim analizi, kıtaya ilk gelen grupları daha iyi anlamak için yaşayan dilleri araştırıp karşılaştırabilir ve zaman içinde geriye doğru izini sürebilir. Araştırmacılar, ABD ve Kanada genelindeki 60 dilin yapısal özelliklerini analiz etti ve bu dillerin, Kuzey Amerika’ya en az dört farklı dalga halinde giren iki ana dil grubundan geldiklerini ortaya çıkardı.

Detaylı bilgi için tıklayın.

3- Çatalhöyük’te Şaşırtıcı Derecede Az İnsan Yaşıyordu

Çatalhöyük’te kaç kişinin yaşadığı üzerine önceki tahminler, yapıların aynı anda inşa edildiğini ve iskan edildiğini varsayıyordu.

Araştırmacılar, Çatalhöyük’te yoğun bina kümelerinde yapılan kazıların, dünyanın bilinen en eski tarım köylerinden birinin nüfus tahminlerinin şişirilmesiyle sonuçlandığını söylüyor.

Çatalhöyük’te kaç kişinin yaşadığı üzerine önceki tahminler, yapıların aynı anda inşa edildiğini ve iskan edildiğini varsayıyordu. 1960’lardaki keşfinden bu yana, Çatalhöyük’ün nüfus tahminleri 2.800 ile 10.000 arasında değişiyor. Eğer doğruysa bu tahminler, yaklaşık 10.000 yıl önce erken Neolitik köylerin bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi sayesinde hızlı bir büyüme ve devrim niteliğinde sosyal değişimler yaşadığı yönünde onlarca yıllık bir fikri destekliyor. Ancak araştırmacılar, yaklaşık 8.600 yıl önce bu çiftçilik ve çobanlık yapılan yerleşimde, en parlak döneminde ortalama yalnızca 600 ila 800 kişinin yaşadığı sonucuna varıyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

2- Antik Miken Zırhının 11 Saatlik Savaşa Dayanıklı Olduğu Anlaşıldı

3.500 yıllık Miken zırhı replikasının gücünü test etmek için Yunan Silahlı Kuvvetleri’nden gönüllüler Troya Savaşını canlandırdı.

Bir gönüllü, 3.500 yıllık Dendra zırhının bir kopyasını giyiyor. C: Andreas Flouris and Marija Marković

13 askerin zırh replikasıyla 11 saat boyunca savaştığı yeni bir araştırmaya göre, Tunç Çağı’ndan kalma vücut zırhı, 3.500 yıl önce bir Miken askerini savaşta koruyacak kadar güçlüydü. Arkeologlar onlarca yıldır yaban domuzu dişinden yapılmış miğfer ve bronz plakalardan oluşan bir giysiyi içeren zırhın savaş için yeterince dayanıklı olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Bunu öğrenmek için araştırmacılar, gönüllüleri, mızraklar ve taşlar da dahil olmak üzere zırh ve silahların replikalarıyla donattılar ve onlara, Yunan şair Homeros’un ünlü eseri “İlyada”nın sayfalarından derlenen tarihi anlatımlara dayanan, Tunç Çağı savaşlarının 11 saatlik bir simülasyonunu uygulamalarını sağladılar.

Detaylı bilgi için tıklayın.

1- Nil’in Eski Bir Kolu, Piramitlerin İnşası için Çok Önemliydi

Nil’in artık kurumuş olan kolu muhtemelen eski Mısırlıların malzemeleri piramit inşaat alanlarına taşımasına yardımcı oluyordu.

Nil’in artık kurumuş bir kolu, Djoser Basamaklı Piramidi gibi piramitlerin inşasında çok önemli bir rol oynamış olabilir. C: Eman Ghoneim

Yeni bir çalışmanın bulgusuna göre, Nil’in artık var olmayan bir kolu, eski Mısırlıların Gize’deki piramitler de dahil olmak üzere ünlü piramitlerinden 31’ini inşa etmelerine yardımcı oldu. Araştırmacılar, “Ahramat” (Arapça’da “piramit” anlamına gelir) adı verilen bu kolun yaklaşık 64 kilometre uzunluğunda olduğunu ve birçok piramidin bulunduğu yere yakın olduğunu, bu sayede malzemelerin taşınmasını kolaylaştırdığını buldu. Yeni çalışmanın ilk yazarı Eman Ghoneim, “Eski ve Orta Krallıklara tarihlenen piramitlerin çoğunda, Nil’in kollarına giden ve nehir limanı görevi görmüş olabilecek vadi tapınaklarıyla sonlanan geçitler var.” diyor.

Detaylı bilgi için tıklayın.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login