Dünya çapında oldukça dikkat çekici keşiflerin yapıldığı bir yılın ardından Arkeofili editörleri 2018 yılında öne çıkan ve büyük etkiye sahip arkeolojik keşifleri seçti.
Bu yılı da bu müthiş keşiflerle sonlandırıyor ve 2019 yılında heyecan verici keşiflerin devamının gelmesini diliyoruz.
(2018 Yılında Türkiye’nin En Önemli 10 Arkeolojik Keşfi)
10- Antik Mısır mumyalama formülü
Antik Mısır döneminden kalma bir mumyanın üzerinde yapılan kimyasal analizler, mumyalama için kullanılan balsamın formülünü ortaya çıkardı.
MÖ 3500 – 3700 yılları arasında mumyalandığı ortaya çıkan bir ceset, aynı zamanda mumyalama formülünün tahmin edilenden çok daha önce geliştirildiğini ve daha geniş bir coğrafyada kullanıldığını gösteriyor. Araştırmaya göre balsamın özünü şunlar oluşturuyor Bir bitki yağı, muhtemelen susam. “Balsam türü” bir bitki veya kök özü, muhtemelen hasırotu. Akasya olabilecek bir bitkiden alınmış doğal şeker, zamk. Kritik öneme sahip, kozalaklı bir ağaçtan, muhtemelen çam ağacından alınan bir reçine. Bütün bunlar yağın içinde karıştırıldığında reçine içindeki anti-bakteriyel özelliğiyle bedenin çürümesini engelliyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
9- Küçük Ayağın beyni yarı insan yarı maymun çıktı
Şimdiye kadar bulunan en eski Australopithecus bireylerinden birinin beyni, biraz maymun ve biraz da insan benzeri çıktı.
Yeni bir çalışmada, araştırmacılar eski hominin atasının neredeyse bütün haldeki kafatasının içini taradı. Kafatası, Johannesburg yakınlarındaki Sterkfontein Mağaralarında bulunan “Küçük Ayak” (Little Foot) adlı bir fosile aitti. 3.67 milyon yaşında olan Little Foot, bugüne kadar bulunmuş Australopithecus’ların en eskileri arasında. Fosilin kâşifleri, bunun tamamen yeni bir Australopithecus türüne ait olabileceğini düşünüyor. Little Foot’un beyninde, her iki tarafta da biraz farklı çıkıntılar bulunacak şekilde asimetrikti. Bu, hem insanlarla hem de maymunlarla paylaşılan bir özellik ve muhtemelen Australopithecus’un beyin lateralizasyonuna sahip olduğunu gösterir, yani beyninin iki tarafının farklı işlevler gerçekleştirdiği anlamına gelir. Bulgu, beyin lateralizasyonunun primat soyunda çok erken evrimleştiği anlamına geliyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
8- Guatemala’da Maya ‘megalopolisi’
Araştırmacılar, Maya arkeolojisinde “büyük bir dönüm noktası” olarak nitelendirdikleri bir buluş yaptı. Kuzey Guatemala’nın ormanları altında yüzlerce yıldır gizlenmiş 60.000’den fazla ev, saray, yükseltilmiş yollar ve diğer insan yapımı kalıntıları tespit edildi.
LiDAR olarak bilinen devrim niteliğinde bir teknoloji kullanan arkeologlar, günümüzde insansız olan bu manzaranın hava görüntülerinden ağaçları kaldırdı. Araştırmacılar, çoğu Maya uzmanının düşündüğünden çok daha karmaşık ve birbirine bağlı, Kolomb öncesi bir medeniyetin geniş kalıntılarını ortaya koydu. Daha önce yapılan yüzey araştırmaları, buradaki uygarlığın dağınık ve seyrek nüfuslu şehir ülkeleri halinde olduğunu düşündürüyordu. Yeni verilere dayanan araştırmacılar, bu bölgelerde yaşayan 10 ila 15 milyon insan olduğunu düşünmek artık mantıksız olmadığını söylüyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
7- Ayak izleri Afrika’dan ilk çıkışı gösteriyor
Suudi Arabistan’ın bir zamanlar yemyeşil çayırlarında bulunan tarihöncesi insanların ayak izleri, Afrika’dan nasıl ayrıldığımız konusunda yeni ipuçları sunuyor.
Arkeologlar, Afrika’dan sanılandan daha önceki bir göçü işaret eden yeni kanıtlar buluyor. Suudi Arabistan’ın kuzeybatı bölgesinde Tabuk isimli bir kentin yakınında insan ayak izleri bulundu. İnsanlara ait izler, Doğu Afrika’da yaklaşık 200.000 yıl önce ortaya çıkıyor, ancak kıtadan kitlesel göçün uzun bir süre önce 60.000 yıl önce gerçekleştiği sanılıyordu. Daha yeni bulgular (bu yılın başlarında İsrail’de bulunan 180.000 yıllık çene kemiği gibi) daha erken bir göç olduğunu işaret ediyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
6- Neandertallerin yaptığı mağara resimleri
En sonunda beklenen oldu ve Neandertaller tarafından yapılmış ve bilinen eski mağara resimleri bulundu.
İspanya’da, 65.000 yıllık şimdiye kadar bilinen en eski mağara resimleri bulundu ve bunları modern insanlar değil, Neandertaller yapmış! Resimler, modern insanların Avrupa’ya gelmesinden yaklaşık 20.000 yıl öncesine tarihleniyor. Bu durum, mağara sanatını önceden düşünülenden daha eski olduğunu gösteriyor ve Neandertallerin, insan kültürünün temel taşlarından olan sembolizma kapasitesine sahip olduğunun en güçlü kanıtını sağlıyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
5- Karadeniz’de en eski tüm halde batık
Bugüne kadar bilinen en eski tüm halde gemi batığı, Karadeniz’in yaklaşık 2 kilometre derininde bulundu.
Araştırmacılar, deniz yatağındaki oksijensiz su ile günümüze kadar korunan geminin, MÖ 400 yılından beri zarar görmediğini açıkladı. Bu gemi, efsanevi kahraman Odysseus’un yelken açmış olabileceği bir gemiye benzeyen bir Antik Yunan gemisiydi. Yan olarak batmış geminin direği ve pruvası oldukça sağlam bir şekilde görülebiliyor. Keşfin, antik dünyaya dair gemi inşa ve denizcilik anlayışını değiştireceği düşünülüyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
4- Homeros’un destanının yazdığı tablet
Yunanistan’daki Olympia Antik Kenti’nde, antik yazar Homeros’a atfedilen Odysseia destanının dizelerini içeren 1800 yıllık tablet bulundu.
Arkeologlar, Yunanistan’ın güneyindeki Olympia antik kentinde, ünlü Odysseia destanının 13 dizesinin kazındığı bir tablet ortaya çıkardı. Kil plakanın, Roma dönemine, MS 3. yüzyıla tarihlendiği düşünülüyor. Tabletin kesin tarihi hâlâ doğrulanmadı, ancak keşif “büyük bir arkeolojik, epigrafik, edebi ve tarihi keşif” olarak yorumlanıyor. MÖ 12. yüzyılda yaşanmış olayları ele aldığı düşünülen şiirin, MÖ 8. yüzyılda oluşturulduğu ve ilk olarak MÖ 6. yüzyılda yazıya döküldüğüne inanılıyor. Kil tabletteki yazıt, 14 numaralı bölümden alınmış ve Ulysses’in anavatanı Ithaca adasına dönmesi anlatılıyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
3- Bilinen en eski çizim
Araştırmacılar Afrika’da bulunan kaya parçası üzerindeki desenlerin 73.000 yıllık olduğuna inanıyor, ancak bunun neyi temsil edebileceğine dair kafaları karışık. Söz konusu çizim, bilinen en eski soyut ve figüratif çizimlerden en az 30.000 yıl daha eski.
Araştırma ekibi, kalem olarak kullanılmış bir toprak boyası ile yapılmış en eski soyut çizimi keşfettiklerini bildirdi. Söz konusu çizim, Güney Afrika’daki Blombos Mağarası’nda yapılan bir kazı sırasında toplanan taş aletler incelenirken küçük bir silisli kaya parçasının yüzeyinde tespit edildi. Parça, 73.000 yıllık bir arkeolojik tabakada bulundu ve dokuz ince çizgiden oluşan çapraz bir desen taşıyordu.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
2- 14.000 yıllık en eski ekmek kalıntıları
Bilim insanları, Ürdün’deki 14.000 yıllık bir kazı alanında, bilinen en eski ekmek yapımı kanıtlarını keşfetti.
Bir çift ocak içinde bulunan kömürleşmiş kırıntılar, ekmeğin ilk örnekleri olarak tanımlandı ve tarımın başlangıcından çok daha önce ekmek hazırlandığını gösterdi. Birkaç milimetre boyutundaki küçük topaklar halindeki kalıntılar, kuzeydoğu Ürdün’deki Kara Çöl’de arkeologlar tarafından keşfedildi. Araştırma ekibi, ocaklarda bulunan kömürleşmiş bitkisel malzemelere radyokarbon tarihleme yaparak, ocakların 14.000 yıldan daha önce kullanıldığını tespit etti.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
1- Neandertal ve Denisovalı melezi
40.000 yıl öncesine kadar, Avrasya’da en azından iki grup yaşıyordu: batıda Neandertaller ve doğuda Denisovalılar. Şimdi ise araştırmacılar, Sibirya’da bulunan bir bireyin genomunu diziledi ve annesinin bir Neandertal, babasının ise bir Denisovalı olduğunu keşfetti.
Denisovalılar, Neandertallerle beraber, şu anda yaşayan modern insanların en yakın soyu tükenmiş akrabaları olma özelliğini taşıyor. Araştırmacılar, annenin Batı Avrupa’da yaşayan Neandertallere, daha önce Denisova Mağarası’nda yaşamış bir Neandertal bireyden genetik olarak daha yakın olduğunu belirledi. Bu durum, Neandertallerin ortadan kaybolmadan on binlerce yıl önce Batı ve Doğu Avrasya arasında göç ettiklerini gösteriyor. Genom analizleri, Denisovalı babanın da aile ağacında en az bir Neandertal atası olduğunu ortaya çıkardı.
Daha fazla bilgi için tıklayın.
You must be logged in to post a comment Login