Yumru Yemeye Başladıktan 700.000 Yıl Sonra Dişlerimiz Evrilmiş

Atalarımız, henüz dişleri bu işe uygun hâle gelmeden 700.000 yıl önce nişastalı yeraltı bitkileriyle beslenmeye başlamış.

Homo rudolfensis azı dişleri, köstebek faresi dişleriyle aynı izotopik değerlere sahip. C: Wikimedia Commons

Yaklaşık 2,3 milyon yıl önce, Homo rudolfensis ve Homo erectus gibi eski insan türleri beslenme alışkanlıklarını değiştirdi. Büyük beyinlerini kullanarak, nişastalı yeraltı bitkilerine – yumrular, soğanlar ve kök saplara – ulaşmak için kazı aletleri ürettiler. Oysa bu homininlerin dişleri, bu lifli bitkileri çiğnemeye uygun değildi.

Yeni bir çalışmanın yazarları, tarih öncesi insanlara ait fosilleşmiş dişlerdeki karbon ve oksijen izotoplarını analiz ederek bu beslenme değişimlerini yeniden inşa etti. Sonuçlar, atalarımızın azı dişlerinin, yeni beslenme davranışlarına uyum sağlamasının 700.000 yıl sürdüğünü ortaya koydu. Bulgular, “davranış güdümlü evrim” kuramına somut kanıt sağlıyor. Bu kurama göre, hayatta kalmaya yardımcı olan beslenme alışkanlıkları ve diğer davranışlar zamanla ilgili anatomik değişimleri tetikleyebiliyor.

Çalışmanın yazarı Luke Fannin, “Antropologlar olarak, davranışsal ve morfolojik değişimin birlikte evrimleştiğinden söz ederiz. Ama biz, davranışın başlı başına bir evrim gücü olabileceğini ve homininlerin vücut yapısı ve beslenme yolculuğu üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini gördük” diyor.

(İlgili: Çin’de Denisovalıların Yaptığı 300.000 Yıllık Ahşap Aletler Bulundu)

Araştırmacılar, Australopithecus afarensis adlı erken hominine ait diş izotoplarına bakarak insanların yaklaşık 3,8 milyon yıl önce graminoid olarak bilinen otsu çimen benzeri bitkilerle beslenmeye başladığını keşfetti. Ancak yaklaşık 1,5 milyon yıl sonra, bazı Homo türlerine ait dişlerdeki izotop oranları aniden değişti ve oksijence fakir su kaynaklarının tüketiminde büyük bir artışa işaret etti.

Dikkat çekici bir şekilde, bu izotopik değerler, graminoid bitkilerin soğanlarını ve kök saplarını tüketen fosilleşmiş köstebek farelerinin değerleriyle ayırt edilemiyor. Bu nedenle araştırmacılar, bu ani değişimin yeraltı depo organlarının – örneğin yumru bitkilerin – tüketimindeki artışı yansıttığı sonucuna vardı. Çünkü bu bitkiler, bulundukları topraktaki oksijence fakir ortamla aynı kimyasal izleri taşıyor.

Bu değişimin zamanlaması, insan beyninin büyümeye başlaması ve bu kök sebzeleri kazmak için kullanılan taş aletlerin gelişimiyle de örtüşüyor. Tüm bu veriler, bilişsel ilerlemenin, atalarımızın tehlikeli avlara gerek kalmadan beslenmelerini sağlayan, kolay ulaşılabilir ve besleyici bir diyete geçişini mümkün kıldığını düşündürüyor.

Fannin, “Bu yer altı yiyeceklerine geçişin, evrimimizde dönüm noktası olduğunu öne sürüyoruz. Bu, yılın herhangi bir zamanında erişilebilen ve hem bireyi hem toplumu besleyebilecek sürekli bir karbonhidrat kaynağı sağladı” diyor.

Ancak, yumru bitkilerin sağladığı bu hayatta kalma avantajlarına rağmen, erken Homo türlerinin bu zorlu lifleri çiğnemeye uygun diş yapısı henüz yoktu. Fosil kayıtlarına göre, insanların azı dişlerinin yumrular, soğanlar ve kök saplar gibi besinleri çiğnemeye uygun biçime evrilmesi ancak günümüzden 1,6 milyon yıl önce gerçekleşti – yani bu besinlere uygun hale gelmeleri, onları kullanmaya başladıktan 700.000 yıl sonra oldu.

Atalarımızın bedenleri henüz bu gıdalara uygun değilken bu şekilde beslenmeyi başarmaları, onların esnekliğini, yaratıcılığını ve uyum yeteneğini gösteriyor. Araştırmacılara göre, tarihin bu erken döneminde sergiledikleri bu çözüm üretme becerisi, daha sonraki evrimsel başarılarımızın da önünü açmış olabilir.

Çalışmanın yazarı Nathaniel Dominy, “Antropolojide yanıtı en çok merak edilen sorulardan biri, homininlerin diğer primatlardan farklı olarak ne yaptığı. Fosil primatlar otlardan yumrulara geçmedi, ama bizim atalarımız geçti. Yeraltı yiyeceklerden faydalanma yeteneği, bizim gizli formülümüz olabilir.”

Dominy, sözlerini şöyle bitiriyor: “Bugün bile küresel ekonomimiz birkaç ot türüne dayanıyor – pirinç, buğday, mısır ve arpa. Atalarımızın yaptığı bu beklenmedik şey, dünyadaki türlerin tarihini değiştirdi.”


IFL Science. 1 Ağustos 2025.

Makale: Luke D. Fannin et al., 2025., Behavior drives morphological change during human evolution. Science 389, 488-493.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login