Avrupa’dakilerin aksine Yeni Dünya’daki tavşan türlerinin neden evcilleştirilmediğini anlamak için, tavşanların sosyal davranışları incelendi. Sonuçlar, Yeni Dünya tavşanlarının gösterdikleri sosyal davranışlar sebebiyle evcilleştirilmeye gerek kalmadan üretilip yetiştirilebildiklerini gösterdi.
Minik Hollanda cüce tavşanları, koca kulaklı Fransız lop tavşanları, dev Belçika tavşanları ve pofuduk Ankara tavşanları. Tavşan dendiğinde aklımıza gelen, her biri birbirinden farklı onlarca tavşan ırkı vardır. Ancak, yukarıda adı geçen tavşan ırklarının aslen hepsi İber Yarımadası ile Güney Fransa’da yaşamış tek bir tavşan türünden geliyor. Son buzul çağından beri insanların et ve kürk ihtiyaçlarını karşılamak için faydalandıkları bu tavşan türü 1.500 yıl kadar önce evcilleştirilmeye başladı.
Diğer yandan Kuzey ve Güney Amerika kıtaları farklı bölgelere dağılmış çeşitli tavşan türlerine ev sahipliği yapıyor. Arkeolojik kayıtlar, İber Yarımadası’nda olduğu gibi Amerika’da da tavşanlardan çokça yararlanıldığını, hatta insanların tavşan yetiştiriciliği dahi yaptığını gösteriyor. O halde tavşanlar neden Amerika kıtasında değil de Avrupa’da evcilleştirildi?
(Tavşanlar Britanya’da ‘Tanrı’ Muamelesi Görüyordu)
Arkeologlar Andrew Somerville (Iowa Devlet Üniversitesi) ile Nawa Sugiyama (Kaliforniya Üniversitesi) tarafından yürütülen yeni bir araştırmaya göre bu sorunun cevabı tavşanların sosyal davranışlarında saklı: Avrupa’daki tavşanlar büyük sosyal gruplar halinde, Amerika’daki tavşanlar ise küçük gruplar halinde yaşıyorlar. Buna Amerika’daki tavşanların zengin türsel çeşitliliği eklendiğinde, tavşan yetiştiriciliğinin evcilleştirmeye yol açmadığı bir durum karşımıza çıkıyor.
Sugiyama, 2.000 yıl önce Meksika’nın en büyük yerleşimlerinden biri olan antik şehir Teotihuacan’da inceleme yaptı. Bu şehirde Klasik Dönem’den kalma hayvan kalıntılarının yüzde 23’ünü tavşanlar oluşturmaktaydı. Bu oran etinden faydalanılan geyiklere veya evcil tavuklar ile köpeklere kıyasla çok daha yüksekti. Şehir merkezine gidildikçe tavşan kemiklerinin oranca artması ise, bu hayvanların avlanmak yerine yetiştirildiğine işaret ediyor olabilir.
Tavşan kalıntılarına ya Güneş ve Ay Piramitlerinde gömülü halde ya da kartallar ile pumalar gibi kurban edilen etoburların karnında rastlandı. Etobur hayvanların midelerinde bulunan tavşan kemiklerinin mısır ya da kaktüs açısından zengin bir diyete işaret eden karbonlara sahip olmasıysa insanların kendi yetiştirdikleri tavşanlarla etobur hayvanları beslediklerini gösteriyor.
“Tavşanlar muhtemelen mısırla besleniyorlardı, ancak karbon izotopları mısır ve kaktüs arasında ayrım yapmadığı için kesin bir şey söyleyemiyoruz.” diye belirtiyor Sugiyama.
Teotihuacan’daki bir sitede yapılan kazıdan çıkan hayvan kemiklerinin yüzde 46’sı tarım mahsulleri ağırlıklı bir diyetle beslenmiş tavşanlara aitti. Üstelik odalardan birinin zeminindeki fosfat miktarı, tavşanların buraya idrarlarını yaptıklarına, dolayısıyla hayvanların burada tutulmuş olabileceklerine işaret ediyordu. Yerleşim yerinin meydanında bulunan bir tavşan heykeli ise site sakinleri için tavşanların ne kadar önemli olduğunu kanıtlar nitelikte.
Teotihuacan’ın düşüşünden bin yıl sonra, 16. yüzyılda yaşamış olan İspanyol istilacı Hernan Cortez, Tlateloco’daki bir Aztek pazarında satılan tavşanlardan bahseder. Aztekler en az bin yıldır yetiştiriciliğini yaptıkları tavşanlardan yiyecek ve kürk üretimi için ya da kurbanlık olarak faydalanmaktaydılar ancak iş evcilleştirmeye geldiğinde başarılı olamadılar.
Bunun sebebini anlamak için Somerville Avrupa ve Amerika tavşanlarının davranışsal ekolojilerini, hayvanları evcilleştirmeye elverişli kılan şartlar açısından inceledi. Evcilleştirilebilen hayvanlar genelde erkeklerin de yerleşik olduğu gruplar halinde yaşıyor ve çok eşli oluyor. Bu hayvanların yavruları ise başka canlıları kolayca ebeveynleri olarak görüp onlara bağlanabiliyor, insanlara fazla tepki göstermiyor ve bakıma muhtaç oluyor.
Avrupa tavşanlarıyla Amerika tavşanları sosyal davranışlar haricinde birbirlerine benzer. Avrupa tavşanları yer altındaki tünellerde, sayıları 20 bireye kadar çıkabilen aileler halinde yaşarlar; bu ailelere dahil olan erkekler üreme bölgelerini korurlar. Tavşanların tünellerde yaşaması insanların tavşan yuvalarını kolayca tespit edip vahşi hayvan nüfusunu kontrol altına almasına, doğal yaşam alanlarını taklit edip bu hayvanların yetiştiriciliğini yapmasına olanak sağlar.
Amerika tavşanları ise toprağın üstünde yalnız başlarına yaşarlar, kapalı alanda kaldıklarındaysa birlikte mücadele etmeye meyillidirler. Erkekler bölgelerini korumak yerine daha fırsatçı üreme stratejilerine başvururlar.
Somerville ile sugiyama’nın vardığı sonuca göre Amerika tavşanlarının sosyal davranışları evcilleştirmeye ihtiyaç kalmadan yetiştirilmelerine olanak tanıyor. Bu sebeple insanlar aralarında karşılıklı bir ilişki kılmadan bu canlıların evrimsel tarihlerini yönlendirebiliyor. Tür çeşitliliğinin fazla olması da bu hayvanların evcilleştirilmesini engelleyen etmenlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor.
University of California – Riverside. 21 Temmuz 2021.
Makale: Andrew D Somerville, Nawa Sugiyama, Why were New World rabbits not domesticated?, Animal Frontiers, Volume 11, Issue 3, May 2021, Pages 62–68
You must be logged in to post a comment Login