Yanmış kemikler arkeologlar için çoğu zaman sinir bozucudur. Kremasyon, kemiklerin bize sunabileceği değerli bilgileri yakıp kül eder: kemiğin sahibi olan canlının cinsiyeti, yaşı ve diğer belirleyici özellikler ateşin yok edici etkisinden nasibini alır.
Ancak, yanmış kemiklerden bilgi elde edebilme hepten imkânsız değil. Demir ve Tunç Çağı’na ait iskeletler üzerinde yürütülen yeni bir çalışmada, araştırmacılar, küçük bir kemik parçasından dahi, kişinin cinsiyetini belirlemenin mümkün olabileceğini ortaya çıkardı.
Roma’daki Museo delle Civiltà’dan biyoarkeolog Claudio Cavazzuti, “Avrupa’da, özellikle de MÖ 2. ve 1. binyıllarda, neredeyse sadece kremasyon yapıldığını görüyoruz. Ölülerini yakan bu toplumların ritüelistik geleneklerini ve demografik yapılarını yeniden inşa etmek son derece önemli.” diyor.
(536 Yılı Yaşamak için En Kötü Yıldı)
Kremasyon bilmecesi
Ne yazık ki bu toplumlar ölülerini yakarak, modern arkeologların işlerini kolaylaştırmamıştı. Kremasyonun kemikler üzerindeki hasarı büyük.
Cavazzuti’nin belirttiğine göre, ateş kemikleri büzüştürüp yamultuyor. Antik kültürler kemikleri, günümüz krematoryumlarında yapıldığı gibi toz haline getirmemişse de ölünün üzerinde yakıldığı odun yığını çöktüğünde kemikler de parçalara ayrılıyordu. Varşova Üniversitesi’nden, yanmış kalıntılar üzerinde uzmanlaşmış arkeolog Elzbieta Jaskulska, 25 santim kadar olan kemiklerin kimi durumlarda kremasyondan sağlam çıkabileceğini söylüyor. Ancak, araştırmaya dâhil olmayan Jaskulska’ya göre bu ölçüde bir kemiğin parçalarına rastlamak piyangoyu tutturmak kadar zor. 2.5 ila 5 santim arasında değişen uzunluğa sahip parçalar bulmak bile büyük bir şans.
İşin daha da kötüsü, pelvisteki ve eklem uçlarındaki hassas, süngerimsi kemiklerin ateşe en dayanıksız kısımlar olması. Bu durum, iskeletin bilgi sunabilme açısından en yüksek potansiyele sahip yerlerinin kolayca ve çabucak yok olduğu anlamına geliyor.
Bazı araştırmacılar, ölenin cinsiyetinin bilinmediği modern kremasyonları inceleyerek yakılan kemiklerdeki cinsiyete özel ölçümleri anlamlandırmaya yönelik çalışmalar yürüttü.
(Dehşet Verici 25 Arkeolojik Keşif)
Cavazzuti, modern insanların antik insanlara kıyasla daha iri kemikli olması sebebiyle ölçümlerin doğru verilere dönüştürülemeyeceği kanaatinde. Bu yöntemlerle, aslında antik erkeklere ait kemiklerin kadınlara ait olduğunun söylenmesi gibi yanlış sonuçlara varılıyor.
Biyolojik cinsiyet – Toplumsal cinsiyet
Cavazzuti ve ekibinin benimsediği yaklaşım oldukça tartışmalı. Ekip, İtalya’daki MÖ 12. ila 16. yüzyıllar arasına tarihlenen beş nekropolden 124 örnek topladı. Toplanan örneklerin her biri Museo delle Civilta’da muhafaza edildi.
İlk bulunduklarında, kemiklerin bireyin cinsiyetini belirtmesi muhtemel nesnelerle (erkekler için silah, kadınlar için dokuma aletleri vb) gömüldüğü görüldü. Ancak, araştırmacılar bunun problemli bir varsayım olduğunu kabul ediyor. Zira mezar eşyalarından yola çıkılarak varsayılan cinsiyetin bireyin biyolojik cinsiyetiyle uyuştuğuna dair bir garanti yok. Ayrıca, tüm dünyadan birçok kültürün yalnızca erkek ve kadın değil, daha fazla cinsiyetin varlığını kabul ettiği, dolayısıyla ikili (erkek ve kadın) cinsiyete dair varsayımların yanıltıcı olabileceği de bir gerçek.
(Derideki Proteinler Mumyaların Ölüm Sebebini Ortaya Çıkarıyor)
Cavazzuti ve meslektaşları buna rağmen maskülen nesnelerle gömülmüşlerin birçoğunun biyolojik olarak erkek, feminen nesnelerle gömülmüşlerin birçoğununsa biyolojik olarak kadın olduğunu öne sürüyor. Bu varsayımdan yola çıkan ekibin, çeşitli kemikler üzerinde, çenenin kafatasına bağlanan kısmının genişliği ve uyluk kemiği başının çapı gibi 24 ölçüm yaptığı belirtiliyor.
24 ölçümden 21’inde, saptanan cinsiyetin mezar eşyalarından yol çıkılarak varsayılan cinsiyetle uyuştuğu bildiriliyor. Diz kapağının genişliği, önkol kemiği başının çapı ve lunat kemiğinin (el bileğinin ortasında yer alan kemik) uzunluğu da dahil sekiz ölçümünse bireyin cinsiyetini %80’lik bir doğruluk oranıyla tahmin ettiği söyleniyor.
Demografik sorunlar
Jaskulska, yöntemin ilgi çekici olduğunu, ancak Cavazzuti ve ekibi tarafından ölçümlenen, günümüze korunmuş halde ulaşmaları son derece nadir bu kemikler tüm kremasyonlarda bulunmadığı için yöntemin evrensel düzeyde fayda sağlayamayacağını söylüyor.
“Üzerinde çalıştığım, çok iyi korunmuş bir gömüt var” diyen Jaskulska, elindeki örneklerin içinde uzunluğu 5 santime ulaşan birçok kemik parçası olduğunu belirterek, böylesi büyük boyutlu parçalardan dahi anlamlı varsayımlara ulaşmanın epey güç olduğunu belirtiyor.
Jaskulska’ya göre umut vadeden diğer bir yöntem, yakılmış kemik parçalarının mikroskobik seviyede incelenmesi. Kemiğin mikroskobik yapısındaki cinsiyet farklılıkları kimi örneklerde ateşten etkilenmemiş olabilir.
Cavazzuti ve meslektaşları yöntemlerini diğer kalıntılar üzerinde de denemeyi planlıyor. Yakılmış kemikler üzerinde yapılan çalışmalar giderek karmaşıklaşıyor. Bilim insanları artık bazı yanmış kemiklerden strontiyum elementinin izotoplarını çıkarabiliyor.
Bu izotoplar bireyin büyüdüğü yeri, bireyin büyüdüğü yer ise burada yaşayan insanların mobilite yapılarını ortaya çıkarabiliyor. Söz konusu yapıların cinsiyete bağımlı olabileceğini belirten Cavazzuti, “Kemiklerini bulduğumuz insanlar savaşçı, zanaatkâr veya bunların eşleri olabilir. Dolayısıyla bu temel bilgiye sahip olmamız önemli” diyor.
Live Science. 30 Ocak 2019.
Makale: Cavazzuti, C., Bresadola, B., d’Innocenzo, C., Interlando, S., & Sperduti, A. (2019). Towards a new osteometric method for sexing ancient cremated human remains. Analysis of Late Bronze Age and Iron Age samples from Italy with gendered grave goods. PloS one, 14(1), e0209423.
You must be logged in to post a comment Login