Uluslararası Uzay İstasyonu’nda İlk Arkeolojik Araştırma Yapıldı

Arkeoloji ve uzay, pek ilişkili gibi gözükmese de, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda ilk kez uzayda bir arkeolojik araştırma gerçekleştirildi.

Arkeologlar, astronotların uzayı nasıl kullandığını anlamak ve bu tekniklerin uzaktan da uygulanabileceğini göstermek amacıyla tekniklerini Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) uyguladılar.

Bu araştırma, insanların Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) nasıl adapte olduklarına dair yeni bilgiler sağlarken, arkeolojinin uzak ve aşırı ortamları incelemek için nasıl kullanılabileceğini de gösteriyor.

Arkeoloji ve uzay, bilim kurgu dışında pek bağdaştırılamayacak iki alan gibi görünse de, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda ilk kez uzayda bir arkeolojik araştırma gerçekleştirildi.

Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), 1998’de fırlatıldığından beri 23 ülkeden 270’ten fazla ziyaretçiyi ağırlayan, şimdiye kadar var olan en büyük ve en yoğun yerleşim görmüş uzay istasyonu. Bu yapay ortamın tuhaflığı – izolasyonu, dar alanları ve mikro yerçekiminin etkileri – insanların evrim sürecinde deneyimlemeye alışkın olmadığı bir şey.

Mikro yerçekimi, ortamın deneyimlenme şeklini değiştirerek 360 derece hareket etme ve Dünya’da yapılamayacak deneyler gerçekleştirme fırsatları sunuyor. Ancak düşük yerçekimi, nesnelerin etrafta süzülmesine neden olduğundan, en rutin aktiviteler bile dikkatlice planlanmalı ve teknolojik müdahaleler gerektirebiliyor.

(İlgili: Uzayda İlk Arkeolojik Deney Gerçekleştiriliyor)

Bu garip ortamlara insanlar nasıl adapte oluyor? Son yirmi yılda, mürettebat üyeleriyle yapılan röportajlar, bireylerin bu deneyimle nasıl başa çıktığına dair bazı ipuçları verse de, röportajlar her şeyi yakalayamıyor.

Bu “minidünyada mikrotoplumun” doğasını anlamak için araştırmacılar, Uluslararası Uzay İstasyonu Arkeoloji Projesi’ni başlattı. Bu proje, uzay istasyonundaki alanların nasıl kullanıldığını anlamak için arkeolojik bir çerçeve kullanarak, materyalleri birer eser olarak değerlendiriyor.

“Mürettebat üyeleriyle deneyimleri hakkında röportaj yapmak mümkün olsa da, maddi kültüre odaklanan bir yaklaşımın değeri, muhatapların ifade edemediği veya ifade etmek istemediği daha uzun vadeli davranış ve ilişki kalıplarının belirlenmesine olanak sağlaması” diye açıklıyor ekip.

ISS çalışması için seçilen örnek lokasyonlardan biri- bu Bakım Çalışma Alanı’ndaki Kare 03’tü. C: Walsh et al., 2024, PLOS ONE

Araştırmacılar, aynı zamanda, uzak, aşırı veya tehlikeli ortamlardaki diğer yaşam alanlarını incelemeye olanak tanıyan arkeolojik teknikler geliştirmek istediler.

2022’de ISS üzerindeki ilk doğrudan çalışmalarında, geleneksel bir arkeolojik strateji olan “kürek testi çukuru” adı verilen bir yöntemi uyarladılar. Bu teknik, küçük çukurlar kazarak eserlerin nasıl dağıldığını değerlendirmek için kullanılıyor. Araştırmacılara, daha kapsamlı kazılara odaklanacakları alanları belirlemede yardımcı oluyor.

Bu durumda, ISS üzerinde kazı yapmak ne kolay ne de tavsiye edilir olduğundan, arkeologlar mürettebattan istasyonun altı farklı yerini belgelemelerini ve her konumun günlük fotoğraflarını 60 gün boyunca çekmelerini istedi.

“Arkeolojik alanımızı bizzat ziyaret etmek çok maliyetli ve zor olduğundan, temel soruları yanıtlamak için geleneksel arkeolojik yöntemleri yaratıcı bir şekilde yeniden hayal etmeliyiz” diye açıklıyor ekip.

Araştırmacılar, şimdi altı örnek alanın ilk ikisinin sonuçlarını yayımladı. Bu alanlar arasında ekipman bakımı için belirlenmiş bir alan ve tuvalet ve egzersiz ekipmanlarının yakınında bir alan vardı.

Her iki alandaki fotoğrafların analizi, ekip tarafından geliştirilen yeni bir açık kaynaklı görüntü platformu kullanılarak gerçekleştirildi ve yazı gereçleri, Post-it notları ve artırılmış gerçeklik başlığı gibi çeşitli amaçlarla kullanılan 5.438 “eser” örneği tespit edildi.

Sonuçlar, ISS’deki belirli alanların amaçlanan ve gerçek kullanımı arasındaki tutarsızlıkları gösterdi. Fotoğrafların astronot aktivite raporlarıyla karşılaştırılması, egzersiz ekipmanı ve tuvalet yakınındaki alanın, tuvalet malzemeleri, tekrar kapanabilir torbalar ve nadiren kullanılan bir bilgisayar için bir depolama alanı olarak kullanıldığını, ancak bu amaca resmi olarak tahsis edilmediğini ortaya koydu.

Ekipman bakım alanı da çoğunlukla depolama için kullanılmış, çok az ya da hiç bakım faaliyeti gerçekleştirilmemişti.

Sonuç olarak bu çalışma, arkeolojik tekniklerin uzak yerler, örneğin Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) gibi, incelemek için nasıl kullanılabileceğini ve uyarlanabileceğini gösteriyor. Ayrıca, gelecekteki uzay misyonlarının tasarımcılarının, bir istasyon veya benzeri bir uzay yapısının belirlenmiş alanlarının öngörülen işlevlerine göre net bir şekilde tanımlanmasını dikkate almaları gerektiğini ortaya koyuyor.

Yazarlar yaptıkları açıklamada, “Bu deney, Dünya dışında gerçekleştirilen ilk arkeolojik çalışma. Bir alanı örneklemek için çok geleneksel bir yöntemi tamamen yeni bir arkeolojik bağlama uygulayarak, ISS mürettebatının uzay istasyonunun farklı alanlarını tasarım ve misyon planlarından farklı şekillerde nasıl kullandığını gösteriyoruz. Gelecekteki uzay istasyonlarının mimarları ve planlayıcıları bu çalışmadan değerli dersler çıkarabilirler” diye ekliyorlar.


IFL Science. 8 Ağustos 2024.

Makale: Walsh, J. S. P., Graham, S., Gorman, A. C., Brousseau, C., & Abdullah, S. (2024). Archaeology in space: The Sampling Quadrangle Assemblages Research Experiment (SQuARE) on the International Space Station. Report 1: Squares 03 and 05. PLOS ONE, 19(8), e0304229.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login