Tutankamon’dan Önce Kız Kardeşleri Tahta Geçmiş Olabilir

Firavun Tutankamon’dan önce Antik Mısır’a hükmeden gizemli kadın firavun, aslında Tutankamon’un iki ablası olabilir.

Firavun Akhenaten’ın iki genç kızını gösteren Antik Mısır resminin yeniden üretimi. İki prenses boncuklu kolyeler, bilezikler ve büyük küpeler takıyor. Biri diğerinin yüzünü ona doğru getiriyor. C: Rogers Fund, 1930

Arkeologlar, firavun Tutankamon’un hakimiyetinden önce gizemli bir kadın firavunun antik Mısır’ı yönettiğini biliyordu. Neferneferuaten Ankhkheperure olarak bilinen bu kadın firavunun gerçek kimliğine dair şüpheler sürüyor. Ancak Tutankamon’un o ünlü mezarı, aslında o kadın için yapılmıştı.

Şimdi bir araştırmacı, o gizemli kadının, firavun Tutankamon’un ablaları olabileceğini ve bu konu ile ilgili tartışmaya açık çalışmaların var olduğunu söylüyor.

(Tutankamon’un Mezarındaki Sarı Cam Gizemi Çözüldü)

Tutankomon’un babası Kral Akhenaton öldükten sonra, yaşayan en genç kızı Neferneferuaten’in 12 yaşında Mısır’ı yönetmeye başlaması makul görünüyor. Hatta ilk etapta erkek kılığına büründüğü de düşünülüyor. Neferneferuaten yönetimde kaldığı süre boyunca ablası Meritaten, kendisine iyi bir yol arkadaşı olmuştu.

Ne var ki Meritaten, kendisine atfedilen bu güzel özellikleri çok uzun yıllar taşıyamadı. Montreal Üniversitesi’nde araştırmacı Valérie Angenot, şöyle diyor: “Bir yılın ardından Meritaten de kendini firavun olarak tanımlamaya başladı. Bir firavun ile bir kraliçenin yönetimde söz sahibi olmasına yönelik gelişen geleneği benimsemeyen bu iki kraliçe, antik Mısır’ı birlikte yönetti.”

Öte yandan Mısırbilimciler, Angenot’un bu iki kraliçe ile ilgili görüşlerinin farklı yorumlara açık olduğunu düşünüyor. Çoğu araştırmacıya göre, bu gizemli kraliçe, Kral Tutankamon’un üvey annesi ve Kral Akhenaten’ın ilk eşi olan Nefertiti’den başkası değildi.

Kral Tutankhamon’un cenaze maskesi. C: Shutterstock

Tutankamon’un karmaşık ailesi

Arkeolog Howard Carter, Kral Tutankamon’un mezarını 1922 yılında gün yüzüne çıkarmış olsa da, Tutankamon (MÖ 1341- 1323) herkesi etkilemeye devam ediyor. Kralın ailesinde karmaşık ilişkilerin olduğu biliniyor. Örneğin, Tutankamon’un babası firavun Akhenaton’a göre, antik Mısır’da benimsenen dini ibadetler, güneş diski ile sembolize edilen ve Aten olarak bilinen bir tanrının ışığında gerçekleştirilmeliydi.

Akhenaton’un hükümdarlığının 17. yılında, veba salgını baş gösterdi. Araştırmacı Angenot’a göre, Akhenaton’un üç kızı bu süreç içerisinde veba yüzünden ölmüştü. Angenot, “Böylesi hastalıklar, kralın mevkisini sağlamlaştırma çabasını etkiliyordu. Aynı zamanda, diğerlerinin ölme olasılığını göz önünde bulundurarak, hayatta olan dört çocuğunu yönetime hazırlamaya çalışıyordu. “Böylelikle, yaşça en büyük olan kızı Meritaten ile evlenen Akhenaton, daha küçük olan kızı Ankhesenpaaten ile oğlu Tutankamon’un evlenmesini sağladı. Tutankamon kral olduğunda kızı da kraliçe olarak saygı görecekti. (Aile içinde gerçekleştirilen evlilikler, Mısır’da yaşayan soylular için olağan bir durumdu.)

(Tutankamon’un Hançeri Meteoritten Yapılmış)

Angenot şöyle diyor: “Neferneferuaten adında küçük bir kızı daha vardı. Hepsi öldüğünde o sadece yedi yaşındaydı. Çocuğu olmadığı için kan bağını ilerletemezdi. Dolayısıyla, kraliyet nezdinde de gerçek bir eş olarak görülmedi. Bu yüzden Akhenaton, kızının bir kraliçeden ziyade bir kral olması gerektiğini düşündü ve onun firavun olarak tanınmasını sağlayarak kraliyetin başına getirdi.”

Tutankamon, tahta geçemeyecek kadar küçük olduğu için Akhenaton öldüğünde yönetimi devralan o gizemli kadın firavun, bu teoriye göre, kralın en küçük kızı olan Neferneferuaten Tasherit idi.

Gizemli kraliçe

Akhenaton’un ölümünden hemen sonra o gizemli kraliçenin Mısır’ı yönetmiş olması, antik Mısır uygarlığını inceleyen uzmanlar tarafından en az elli yıldır biliniyordu. Tutankamon’a ait mezarın detaylı bir biçimde incelenmesi, onun aslında bir kadın için yapılmış olduğunu gösterdi. Örneğin, cenazeye ilişkin ekipmanların üzerinde bir kadının ismi yer alıyordu. Birçok uzman, firavun olma sürecinde ismini değiştiren Nefertiti’nin bu gizemli kadın olabileceğini düşünüyor. Öte yandan, bir başka kesime göre, kadın firavun babasıyla evlenen Meritaten’den başkası değildi. Angenot’a göre, doğum adı Neferneferuaten olan ailenin en küçük kızı, gizemi çözülmeye çalışılan kadındı.

Söz konusu durum, basit bir önsezinin ışığında açıklanmıyor. Kraliyette yer alan kişilerin isimleri, genellikle doğum adlarını da kapsıyordu. Angenot şöyle diyor: ”Doğumlarında kendilerine verilen adlarda Neferneferuaten geçmediğinden, ne Nefertiti’nin ne de Meritaten’in kral ya da kraliçe olabileceği ihtimalini hiç düşünmedim.”

Angenot ekliyor: ”Doğumundan itibaren bu ismi taşıyan tek kişi, prenses Neferneferuaten idi. Kraliyette yer alan diğer çocuklarla kıyaslandığında prenses Neferneferuaten’in en genç olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla, hiçbir araştırmacı onun taht konusunda kardeşlerinin üzerinde böylesi bir hakimiyet kurmuş olabileceğini kabul etmiyor.”

Ne var ki birçok araştırmacı ile görüş ayrılığı yaşayan Angenot, Mısır’a özgü sanat eserlerinde yer alan kanıtlara ulaştı. Söz konusu kanıtlara göre, bu gizemli kadın firavun aslında prenses  Neferneferuaten idi. Sanat tarihine yönelik çalışmaları da olan Angenot’a göre, daha önceden Akhenaton ya da Nefertiti’yi sembolize ettiği düşünülen heykel başları, özünde genç prensesi işaret ediyordu.

Aynı zamanda sembollerin ve işaretlerin anlam kazandığı semiotik alan ile gerçekleştirilen analizler, Mısırlılara ait vücut dilinin özelliklerini ortaya çıkardı. Dolayısıyla, Akhenaton ile Nefertiti’nin kızlarını resmeden o eserlerde yer alan belli başlı hareketler, jest ve mimikler anlam kazandı. Çeneyi nazikçe okşama, bu özelliklerden biri. Böylesi bir jest, iki soyluyu gösteren o yarım kalan anıtta da görülebilir. Bu anıt, hem firavunlara yönelik önemli bilgiler sağlayan hem de soylularla ilgili olan sembolleri kapsıyor. Semboller incelendiğinde şu tablo ortaya çıkıyor: Neferneferuaten yönetimi ele geçirdiğinde ablası Meritaten de onun yanında yer almıştı.

Tutankamon’dan sonra hakimiyetini kurmaya çalışan kral, kadınların iş birliğine dayanan yönetim biçimini desteklememiş gibi görünüyor. Dolayısıyla, kız kardeşlerin bu saltanatını ve ona dair her ne varsa yok etmişti. Angenot, bu noktada şöyle diyor: ”Ölümlerinin hemen ardından kardeşlere ait olan her şey imha edildiğinden onlara yönelik bilgimiz çok az.”

Angenot’a göre, hem Neferneferuaten hem de Meritaten taç giyme töreninde aynı ismi almışlardı. Aynı zamanda Mısır’ın daha önce Hatşepsut ve Sobekbeferu tarafından yönetildiği biliniyor. Dolayısıyla, kadın firavunların hakimiyet kurması yeni bir fikir de değildi.

Nefertiti’nin kral soyuna sahip olmaması, onun gizemli kadın firavun olduğunu iddia eden teorileri yerle bir ediyor. Kralın kız kardeşleri ve kız çocukları, ”kadın firavun” sıfatına sahip olabiliyorken Nefertiti kralın sadece eşiydi.

Peki, bir sonraki aşama nedir?

Angenot, gerçekleştirdiği araştırmaları bir konferansta yirmi dakikayı geçmeyen bir konuşma ile açıkladı. Çalışmalarını detaylı bir biçimde ele alıp bilimsel bir dergiye makale şeklinde de sunacak. Antik Mısır Medeniyeti’ni araştıran birçok uzman, heyecanla bu makaleyi bekliyor. Böylelikle, bu sıradışı teori ile ilgili daha fazla detay elde edebilecekler.

Bu uzmanlardan biri de Stephen Harvey. Angenot’un konuşmasını dinleyen Harvey, şöyle diyor: ”İsmini hala bilmediğimiz o prensese yönelik yapılan tüm heykelleri inceleyip benzerlikleri ortaya koyduğu için Angenot’un gerçekleştirdiği çalışmalar önemli. Aynı zamanda Angenot, 3.000 yıllık Mısır Medeniyeti ile ilgili daha önce hiç duyulmayan bir yönetim sisteminden bahsettiği için argümanlarını nasıl geliştireceğini de merak ediyorum.”

Diğer araştırmacılar ise böylesi bir iddiayı kabul etmiyor. Bristol Üniversitesi’nden profesör Aidan Dodson da aynı konferansa katıldı. Dodson’a göre, söz konusu teorilere inanmak çok güç.

Hem çeneyi okşayan o el, hem de buna benzer davranış örüntüleri ile 18. yüzyılda yaşamış prensesler arasında kurulan bağlantılar oldukça ilginç. Dodson, anıtta gözlemlenen bu işaretten yola çıkarak iki kadın firavunun Mısır’ı yönettiğini belirtmenin zorlama bir yorum olduğunu düşünüyor. Şu sıralar Dodson, Nefertiti’nin o gizemli kadın firavun olduğunu tartışan bir kitap yazıyor. 

Tamamlanmamış bu anıta soylu üç kişinin daha adı yazılabilir; çünkü isimlerin yazıldığı üç oval alan tamamen boş bırakılmış. Kralın ismi için iki oval alan ayrılıyorken kraliçe için bir oval alan yeterliydi. Dolayısıyla, anıtta bulunan boşluklar bu sisteme birebir uyuyor. Angenot, iki prensesin taç giyme töreninde aynı ismi paylaştığını ve dolayısıyla üç oval alanın ”Neferneferuaten Ankhkheperure Meritate” adına tekabül edebileceğini söylüyor. Öte yandan, Dodson şu şekilde belirtiyor: ”Söz konusu işlem, Mısır’da ne daha önce ne de daha sonra uygulandı. Bu işleme yönelik herhangi bir kanıt da yok.”

Aynı zamanda Dodson, Akhenaton ile evlenen Nefertiti’nin Neferneferuaten ismini evliliği sayesinde aldığını söylüyor. Dolasıyla, kralın ölümünden hemen sonra bu ismi firavun sıfatıyla kullanmaya başlamış olsa dahi ani bir değişiklikten ya da bulunduğu konumdan bir başka konuma  yükselmesinden bahsetmek çok sağlıklı değil.


Live Science. 8 Mayıs 2019.

Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı. Bölümün kendi dergisinde editör olarak görev aldı. Halen özel bir okulda İngilizce öğretmeni.

You must be logged in to post a comment Login