Türkiye’nin En İyi 10 Arkeolojik Yeri

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve arkeolojik açıdan oldukça zengin olan Türkiye’nin en iyi 10 arkeolojik yapısı, çeşitli kişilerden oluşan bir jüri tarafından seçildi. Listede Doğu’dan, Batı’ya her bir taraftan tarihi yerler bulunuyor.

Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarını seçen jüride şu kişiler yer alıyor; Doç. Dr. Necmi Karul – İstanbul Ü. – Tarih öncesi, Prof. Dr. Kutalmış Görkay – Ankara Ü. – Klasik Arkeoloji, Doç. Dr. Meltem Alpaslan Doğan – İstanbul Ü. – Hititoloji, Prof. Dr. Rüstem Aslan – Çanakkale Onsekiz Mart Ü. Arkeoloji, Serhan Güngör – Profesyonel rehber, Prof. Dr. M. Sacit Pekak – Hacettepe Ü. Sanat Tarihi, Prof. Dr. Ersin Doğer – Ege Ü. Klasik Arkeoloji, Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur – Ege Ü. Protohistorya, Ahmet Yeşiltepe – Belgesel Yapımcısı, Bünyad Dinç – Fest Travel kültür turları grup lideri – Tarih yazarı

1- Göbekli Tepe – ŞANLIURFA

M.Ö. 10000 yılında yapıldığı düşünülen ve belki de kendinden sonra inşa edilecek birçok yapıya ilham vermiş olan Göbeklitepe, dünyanın “şu an” için bilinen en eski tapınağı olarak kabul ediliyor. Tapınak, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde bulunuyor. Merkezinde iki dikili taş ve çevresinde 20 adet dairesel şekilde yerleştirilmiş taş bloklar ve bunların üzerinde örümcek, akrep, yılan gibi tasvirlerin bulunduğu tapınak son 50 yılın en önemli keşiflerinden birisi olarak kabul ediliyor.

2- Troya – ÇANAKKALE

2700 yıl önce Homeros tarafından İlyada Destanı’nda anlatılan bu kent, sahibi olunmak için 10 yıl savaşılmıştır. 1863 yılından beri süren kazılarda kentin 5000 yıllık bir yerleşim geçmişine sahip olduğu belirlendi. Ayrıca, Troya’da 10 farklı kentin varlığı tespit edildi. Kazı tarihiine bakacak olursak, “bu tarih modern arkeolojinin başlangıcı olarak kabul edilir” desek yanlış olmaz.

3- Çatalhöyük – KONYA

Çatalhöyük, insanlık tarihi açısından oldukça önemli bir bölgedir. Bu bölge insanoğlunun toplayıcılıktan, yerleşik hayata, üretime geçtiği en büyük yerleşim yeridir. Bölgede ayrıca duvar resimleri, ana tanrıça heykelcikleri ve sanatsal gelenekler oldukça önemli yer kaplar. 1960 yılında başlayan kazıların oldukça geniş yankı uyandırdığı bölge, 2013 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiştir.

4- Hattuşaş- ÇORUM

Boğazkale’de bulunan Hattuşaş, M.Ö. 1650-1200 yılları arasında oldukça büyük bir bölüme yayılan Hitit İmparatorluğu’nun başkentiydi. Kentte bulunan saray, şehir suru ve tapınak gibi yapılar, kentin en parlak dönemlerinden kalma mimariler. Hattuşaş, yabancı turistlerin fazlasıyla ilgisini çekiyor. Buradan çıkarılan eserler Boğazkale ve Çorum müzesinde sergileniyor.

5- Sagalassos – BURDUR

Burdur’a bağlı Ağlasun ilçesinin, Akdağ yamacında bulunan bu yapı Roma Dönemi’nin ihtişamını yansıtıyor. Burada seyahate çıktığınızda, sadece eski yapılar görmek yerine “Bir arkeolojik kazı nasıl yapılır? , “Eski yapıların restorasyonu nasıl yapılır?” gibi sorulara da cevap bulabilirsiniz.

6- Hasankeyf – BATMAN

İlk kez, Neolitik dönemde yerleşilmiş ve Artuklular döneminde bölgenin en önemli merkezlerinden birisi olan bu kent baraj suları altında kalmadan görülmesi gereken bir yer. Kayaların içinden geçen konutlar arasında ilerlerken, Hasankeyf ile Dicle nehrinin kesişimine şahit olabilirsiniz.

7- Bergama – İZMİR

Bakırçay Ovası’nda belirgin bir tepeye kurulu bu kent Attalid Hanedanlığı’nın başkentliğini yapmış. Kent, Hellenistik dönemin önemli kültür merkezlerinden birisi olup, heykeltıraşlığın ve mimarinin özgün örneklerini barındırır. Bizans ve Osmanlı’ya kadar varlığını barındıran Bergama, M.Ö.133 yılında vasiyet yoluyla Roma’ya bağlanmış ve Roma’nın Asia Eyaleti’nin başkentliğini üstlenmiştir.

8- Zeugma Antik Kenti ve Müzesi – GAZİANTEP

Helenistik dönemde Doğu ve Batı kültürlerinin kaynaşması için Fırat kıyısında kurulan kent, 90’ların sonunda Bilecik Barajı’nın yapılmasıyla gündeme geldi. Greko-Romen kültürüne ait Roma Konutları’nda ortaya çıkarılan birçok mozaik, fresk Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Zeugma Antik Kenti, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

9- Efes – İZMİR

Efes, Küçük Menderes Deltası üzerinde kurulu olup, Türkiye’nin geçen yıl en çok ziyaret edilen arkeolojik bölgesi. Efes’te, Artemis Tapınağı, Roma döneminde hem kütüphane hem mezar anıtı olarak kullanılan Celsus Kütüphanesi ve Meryem Ana evi oldukça ilgi görüyor.

10- Anavarza – ADANA

Adana’ya 70 km uzaklıkta, Sunbas çayının Ceyhan ile birleştiği yerin 8 km kuzeyinde bir tepe üzerinde bulunan kent hakkında, Roma İmparatorluk Devri’ne kadar herhangi bir bilgi yoktur. Kent topografik açıdan bulunduğu bölge ile oldukça uyumludur. Anavarza, Roma döneminde, ilk iki yüzyıl boyunca pek bir varlık gösterememiş Kilikya başkenti Tarsus’un gölgesinde kalmıştır. Kent siyasi yaşamda sonraları aktif hale gelmiştir. 194 yılında Roma İmparatoru Severus döneminde en parlak zamanlarını yaşamış ve 260 yılında Sasani Kralı Şapur tarafından fethedilmiştir. 525 ve 561 yılında deprem felaketi ve daha sonra gelen veba salgını nedeniyle kent nüfusunun büyük çoğunluğunu kaybetmiştir. Kentin yanı başında Hemite’de doğan Yaşar Kemal İnce Memed romanında, bu kentten, “Zaman gemisinde usulca ilerleyen bir gemi” şeklinde bahsetmiştir.

hürriyet

You must be logged in to post a comment Login