Sibirya’nın Altay Dağları’ndaki Denisova mağarasında bulunan taş bileziğin türünün en eski örneği olduğu belirtiliyor. Bileziğin yapım teknolojisine modern insanın ancak neolitik dönemde ulaştığını söyleyen bilim insanları, bu nedenle Denisovalıların modern insandan daha gelişmiş olduğunu öne sürüyor.
Rus Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’nden Anatoly Derevyanko ve ekibi, mağaradaki Denisova tabakalarına, daha yukarıdaki tabakalardaki sonraki insan kalıntılarının karışmadığını düşünüyor. İki parçaya ayrılmış bileziğin etrafındaki toprağın oksijen izotopu analizi, 40,000 yıl öncesine tarihlendiğini gösteriyor. Bileziğin yanında bir de yüzük bulundu fakat bu yüzük hakkında detaylı bilgiler henüz açıklanmadı.
Bölgeye özgü olmayan ve uzaktan gelen klorit taşından yapılan bilezik, oldukça kırılgan. Bileziğin sadece özel günlerde, bir elit kadın ya da çocuk tarafından takıldığı düşünülüyor.
Bileziğin dikkat çekici özelliği ise yapım tekniğinin, Neolitik gibi çok daha geç bir dönemde yaygın olması. Denisova insanlarının bileziği nasıl yaptığı hala kesin olarak bilinemiyor. Klorit taşı mağaranın yakınlarında bulunmuyor, ve buraya en az 200 km uzaktan getirildiği düşünülüyor. Bu da klorit taşının o zamandaki öneminin bir göstergesi olarak görülebilir.
Derevyenko The Siberian Times’a yaptığı açıklamada “Bu eski usta, daha önce Paleolitik dönemde görülmeyen yaylı matkap kullanımı, delik açmak için törpü kullanımı, farklı oranlarda tabaklanmış deriyle cila ve zımparalama tekniklerinde oldukça becerikliydi” diyor.
“Bilezik büyüleyici! Güneş ışığında güneş ışınlarını yansıtırken, geceleri ateş yanında koyu yeşil bir renk alıyor. ”
Arkeoloji Enstitüsü müdür yardımcısı Mikhail Shunkov, bu keşfin, günümüzde yok olmuş olmalarına rağmen Denisovalıların, Homo sapiens ve Neandertallerden daha gelişmiş olduğunu gösterdiğini belirtti.
Mağarada 2000 yılında bir genç bireye ait diş bulundu. Bileziğin bulunduğu 2008 yılında ise “X Kadını (X woman)” adı verilen çocuk bir Denisovalılaya ait bir parmak kemiği keşfedildi. Alanda yapılan incelemeler diğer buluntuların 125,000 yıl kadar eskiye gittiğini ortaya çıkardı.
“Bir Denisova kemiği bulduğumuz seviyede böyle ilginç buluntularla da karşılaştık. Daha önce böyle buluntuların, Homo sapiens’in ortaya çıkışının alamet-i farikası olduğu düşünülüyordu. Çünkü bunlar, takı tarzı sembolik buluntulardı. Taş bilezik ve mermerden yapılan bir yüzük bu buluntulardandı” diyor Shunkov.
Dr Derevyanko bileziğin hasar gördüğünü de belirtti. Bileziğin dış yüzeyinde, çıkıntılar ve bazıları sonradan zımparalanmış gibi görünen çizikler görüldü. Uzmanlar ayrıca bileziğe takılı olan başka takı ve süs eşyaları olduğunu da düşünüyor.
“Dış yüzeydeki deliğin yanında, yumuşak organik bir maddeyle yoğun temas içinde olduğu için parlatılmış kısıtlı bir alan olduğu açıkça görülüyor” diyor Derevyanko. “Biliminsanları bunun ucunda bir çeşit nazarlık/tılsım bulunan bir deri kayış olduğunu ileri sürdü. Bu tılsım da oldukça ağırdı. Parlatılmış bölümün yeri, bileziğin üst ve alt kısımlarını belirleyebilmemizi sağladı. Böylece sağ kola takıldığını anlayabildik.”
Bilezik Altay Dağları’ndaki ünlü Denisova Mağarası’nda bulundu. Denisova Mağarası, ismini verdiği Denisova insanının dönemine kadar tarihlenen paleontolojik buluntularıyla ünlü. Denisovalılar, modern insandan ve Neandertalden genetik olarak farklı olarak bilinen bir homo türü. Bu tür günümüzden 600,000 yıl öncesine kadar tarihleniyor. Mağaranın en ilginç buluntusu olan Denisova kalıntıları yanında, içinde tüylü mamutun dahil olduğu 66 memeli türü ve 50 kuş türü bulundu.
The Siberian Times
Belirtilmeyen fotoğraflar: Anatoly Derevyanko ve Mikhail Shunkov
You must be logged in to post a comment Login