Yeni bir araştırma, bir kaya sığınağının akustik kalitesinin, tarihöncesinde kaya sanatı alanı olarak seçilmesinde önemli bir etken olduğunu ve sanatsal çalışmalar için spiritüel bir önem arz ettiğini gösterdi. Bilim insanları, eş zamanlı yürütülen çalışmalarla, bazı mağaraların sahip oldukları ortam nedeniyle sanatsal alanlar olarak seçilip seçilmediğini belirlemeye çalışıyor.
Barcelona Üniversitesi’nden Prof. Margarita Diaz-Andreu ve Dr. Tommaso Mattioli akustiklerini karşılaştırmak ve akustiğin yer seçimiyle ilişkisini değerlendirmek için Fransa, İtalya ve İspanya’daki kaya sanatı alanlarını iki yıl boyunca inceledi.
Prof. Diaz-Andreu, “Baume Brune (Vaucluse, Fransa) gibi 43 sığınaklı bir uçurumda, yakınlardaki benzer çok sayıda sığınak boş bırakılmışken, neden yalnızca sekiz tanesi boyanmıştır?” diye soruyor.
(Arkeologlar Sessiz Geçmişe Sesini Geri Kazandırıyor)
Araştırmacılar akustiği ölçmek için özel taşınabilir araçlar kullanarak kaya sanatı alanlarının farklı belirgin akustik özelliklere sahip olduğunu kanıtladı.
Boyamaların bulunduğu sığınaklarda akustik çok sayıda yankı veya güçlü titreşimler şeklinde ortaya çıkıyor. Bazı alanlarda, uzun mesafelerden sesler duymak dahi mümkün. Herhangi bir çizim veya boyamanın bulunmadığı sığınaklar ise böylesi özel efektlerden yoksun.
Dr. Diaz-Andreu konu hakkında “Test ettiğimiz tüm alanlarda, insanların boyamak için akustiği iyi olan yerleri seçmiş olduğunu saptadık.” diyor. Araştırma ekibi, özellikle iki alanda, boyanan yerlerde daha fazla yankı oluştuğunu belirledi.
Bu durum, kaya sanatı alanlarının müziğin de dahil olduğu ya da olmadığı ritüeller veya dini törenler için kullanıldığını ortaya koyuyor.
Prof. Diaz-Andreu arkeologlar olarak maddi kültüre takıntılı olduklarını, ancak ses ve müziğin his ve davranışlarımız üzerinde belirleyici rol oynadığını söylüyor. Ayrıca sesin bizi dinsel duyguları kabartan bir ruh haline bürünmeye sevk eden birtakım özelliklere sahip olduğunu da belirtiyor.
BK, York Üniversitesi’nden, kaya sanatının modern kullanımını aydınlatmak için yürütülen bir projede çalışan araştırmacı Dr. Jamie Hampson da kaya sanatının spiritüel bir önem arz ettiği hususunda hem fikir. Konu hakkında, Güney Afrika’daki gruplardan özellikle maddi ve tinsel dünya arasında bir perde oluşturan kayalar hakkında çok sayıda etnografik bilgi elde ettiklerini söylüyor.
(Akustik İllüzyonlar Tarih Öncesi Sanatı Etkilemiş Olabilir)
Prof. Diaz-Andreu ve Dr. Mattioli tarihöncesi insanların dil şaklatma, kamışla vurma ve alkışlama gibi ekolokasyon yöntemlerini kullanmış olabileceğine inanıyor. Ancak, bunu kanıtlamak elbette ki imkânsız.
Prof. Diaz-Andreu parmak şıklatma veya alkışlamanın arkeolojik bir kayıt bırakamayacağını söylüyor.
Kaya sanatı örneklerine tüm dünyada, yüz binlerce alanda rastlamak mümkün. Tarih boyunca, her kesimden insanın kendilerini ifade etmek için kayaları kazıma, oyma ve boyama gibi yöntemlere başvurduğu biliniyor. Kaya sanatı örneklerinin bulunduğu en eski alanların ise en az 65.000 yaşında olduğu tahmin ediliyor.
Araştırmacılar daha önce çalışma kapsamında laboratuvar analizleri için kaya sanatı örneklerinden elle ovalayarak parçalar almak durumda kaldı. Ancak, bu düşük teknoloji, 2-boyutlu ve emek-yoğun yöntemle renk ve kaya içindeki çentiklerin üç boyutlu yapısı gibi önemli bilgiler elde edilemedi.
Fakat şimdi, yeni, zoomlanabilir üç boyutlu dijital modellerin kullanımı bilgi analizi için çok daha iyi bir araç sunarak, arkeologların neden bazı alanların özellikle seçildiğini anlamlandırmasından onlara ışık tutuyor. Modeller ayrıca belirli alanlardaki izlerin insan eliyle mi yoksa doğal olarak mı oluştuğunu belirlemede ve sanatçıların bireysel tarzlarını tanımlamakta da yardımcı oluyor.
3-D-PITOTI projesini BK, Nottingham Üniversitesi’nden, Valcamonica’daki birçok kaya sanatı alanlarının tam interaktif sanal replikalarını geliştiren Dr. Sue Cobb yürütüyor.
(Antik Yunan Tiyatrosunun Mükemmel Akustiğini Koltukları Etkilemiş)
Cobb’un söylediğine göre arkeologlar, üzerinde çalıştıkları içeriği daha detaylı ve farklı yollarla analiz etmek için yöntemler arıyor. Arkeologlar ayrıca farklı kaya sanatı figürlerine ait küçük detayları görüntüleyebilmek, bunları birbirleriyle karşılaştırmak, figür gruplarını tanımlamak ve üç boyutlu kaya sanatını kamu ve diğer meslektaşları için erişebilir kılmanın daha iyi yollarını da bulmak istiyor.
Proje ekibi, modeller oluşturmak ve kaya yüzeyindeki imgeleri toplamak için tamamiyle yeni bir tarama cihazı geliştirdi. Kaya sanatındaki rengi ve karmaşık detayları birebir oluşturmak için özel tasarlanan bu cihaz aynı zamanda oldukça hafif ve ulaşılması zor alanlara dahi kolaylara taşınabilir durumda. Bu özellikleri nedeniyle cihaza “yürüyen çubuk tarayıcı” adı verilmiş.
Tarama cihazı öylesine güçlü ki yüzey noktalarını 0.1 milimetrelik bir uzamsal çözünürlükle yeniden oluşturabiliyor.
Tamamlanmış üç boyutlu modeller 3 boyutlu çoklu kullanıcılı dokunmatik tablet, 3 boyutlu çoklu kullanıcılı projeksiyon veya kişisel tabletler aracılığıyla görüntülenebiliyor. Kaya sanatı örnekleri bazı noktalarda erişilemez ve hasara karşı dayanıksız olduğundan turistlerin modelleri müzelerde veya ziyaret noktalarında kullanmaları da mümkün.
Detaylı 3 boyutlu modeller, zamanla rüzgâra, yağmura ve kara maruz kalmaktan yok olması muhtemel kaya sanatı örneklerinin aslına sadık bir kaydını sunmalarının yanı sıra, bilim insanlarına belirli bir yerin sahip olduğu manzaranın bu yerin boyama için seçilmesinde etken olup olmadığını belirleme gibi konularda da yardımcı oluyor.
Dr. Cobb arkeologların farklı alanlarda yer alan kaya sanatı örneklerini karşılaştırabildiğini, kaya sanatı örnekleri ve bunların bulunduğu alanlarda, bu alanların o dönemde neden özellikle seçilmiş olduğunu kavrayabilmede yardımcı olacak anlamlı herhangi bir şey olup olmadığına dair araştırmalarını sürdürdüğünü belirtiyor.
Kaya sanatı alanları turistler için önemli bir destinasyon, bilim insanları turistlere sunulan deneyimin en iyi nasıl iyileştirilebileceğini araştırıyor. York Üniversitesi’nden Dr. Jamie Hampson turistlerin kaya sanatına dair algılarının ve Güney Amerika, Avustralya ve Birleşik Devletler’deki kaya sanatı alanlarının kontrolünün alanlarda görev alacak, yöreden tur rehberleri ve elemanlarla daha da iyileştirilebileceğini savunuyor.
Dr. Hampson’un bildirdiğine göre kendilerine bilgili ve yöreden bir rehber eşlik ettiğinde turistlerin gezi deneyimleri daha da anlamlı hale geliyor.
Birçok yerli kimse için, kaya sanatının sembolik ve spiritüel bir anlam taşıdığı biliniyor. Ancak, kaya sanatı örnekleri turistlerin dikkatini çekecek dekoratif objelerde çoğu kez ilgili yerlilerden izin alınmaksızın kullanılıyor. Yerlilerce kutsal sayılan bazı resimlerin dekoratif objelerde kullanılması hoş karşılanmıyor.
Dr. Hampson resimlere saygı duyulmasının ve bunları kullanmadan önce yerlilerden gerekli iznin alınmasının son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Dr. Hampson’un ROCKART projesi kaya sanatı alanlarında daha fazla yöreden insanın işe alınmasını ve resimlerin kullanımına ilişkin farkındalığın artmasını sağladı. Proje ayrıca Avustralya’da birçok Aborjin derneğine, uzak alanlardaki girişimciliği destekleyerek, kendi kaya sanatı ziyaret noktalarını kurma ve işletme hususunda da yardım sağladı.
Phys.org. 1 Mart 2018.
You must be logged in to post a comment Login